Hz. Ebulfazl Abbas’ın (Aleyhisselâm) yanı başında “silah” kullanan müminler!…

Mukaddes avluda dua
Şaşırmış olabilirsiniz. Zira fotoğrafta ne kimse askeri kamuflaj giymiş, ne kimsenin üzerinde zırh var, ne kimsenin boynundan kurşun dolu şeritleri sarkıyor, ne de kimsenin elinde bildiğimiz türden silahlardan var…

Aksine en yalın halleriyle duruyorlar. Nara bile atmıyorlar. Bazısı gözyaşları halinde. Teslimiyet dolu bir manzara.

Savaşmak olarak tanımladığımız durum neyse, onun tam tamına zıttı bir görüntü.

Evet. Burada gördüğünüz müminler silah kullanıyorlar! Hem de belki de en güçlüsünü! Üstelik o öylesine bir silah ki; onlardan, yani mümin olmayanlar o silahı hiç kullanamaz!

Zira Hz. Resûlullah’tan (Sallallahu Aleyhi we Âlihi) şöyle naklolunmuştur:

“Müminin silahı, duadır.”

Onların o anlarda kullandığı silah, işte o silahtır.

DUA - ZAFER BAĞLANTISINA DAİR

Yüce Allah; muhkem olan Kitabı Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurmuştur:

“De ki: 'İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?'… ” (Furkan Suresi,77.Diyanet meali-eski)

“Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim…” (Bakara Suresi, 186. A.g.e.)

Hiç şüphe yok ki duanın sayısız fazileti ve bitmez tükenmez meyveleri vardır. Sadece ibadet olmuş olması bile başlı başına yeter.

Dertlerin ve gamların giderilmesi, iç alemimizdeki “daralma”ların ferahlığa kavuşması ve işlerin kolaylığa kavuşması dua iledir.

Hz. Peygamber Efendimiz’den (Sallallahu Aleyhi we Âlihi) şöyle naklolunmuştur:

“Dua, ibadetin beynidir.”

Şu anda Irak’ta verilen mukaddes müdafaa da hiç kuşkusuz bir ibadettir. "Dua ibadetin beyni" olduğuna göre, duasız veya duaya önem verilmeden yapılan müdafaa; beyinsizce ve akılsızca yapılmış bir savaş olacaktır. İnsanın beynini kullanmadan şuursuzca yapacağı işler, bazen zahiri olarak onu belli başlı sonuçlara götürebilir. Ama bu esnada ya sonuç yolunda ya da alınan sonuç sonrasında çok daha büyük felaketlere bulaşması kaçınılmazdır.

İnsanlar için savaş denince hemen silahlara, asker sayılarına ve stratejilerin önemi doğru kaysa da; müminler için durum bunun benzeri olmamalıdır. Müminler duanın zaferi getirecek sebepleri getirme hususunda ne kadar güçlü, etkili ve son derece olduğunu unutmamalıdır. Hatta “ne kadar güçlü” demek bile ifade etmeye yeten bir tabir değildir. Zira şifa, ilim, nur, iman ve bunun gibi başka her şeyde olduğu gibi; zafer de Allah’ın elindedir. Allah’ın elinde olanı Allah’tan başkası veremeyeceğine göre; O’nun kapısı çalınmalı ve O’ndan istenmelidir.

Dua işte bu yüzden çok önemlidir. Üstelik dua, müminden başkası kullanamayacağı için de “ne kadar güçlü” olmasının da ötesinde “en güçlü, en etkili ve en tehlikeli” silahtır.

Şayet öyle olmasaydı; insanlığın en büyük düşmanı melun Şeytan, insanı duadan yüz çevirtmek ya da duasını bozmak için her an ve her yerde bin bir türlü oyun çevirmez, ardı arkası kesilmeyen tuzaklar kurmaz ve dur durak bilmeden uğraşıp durmazdı.

Bu elbette ki; ne kimse savaşmasın ya da kimse savaşı bıraksın sadece elini açıp dua etsin demek de değildir. Zaten İslam böyle bir din değildir. Zaten İslam savaşırken bile dua etmeyi öğreten bir dindir. Bunun örneği İslam literatüründe mevcuttur.

Şimdi duaya geri dönelim. Duanın icabetinde büyük önemi olan mukaddes zaman ve mubarek mekân şartları; Ramazan-ı Şerîf ayında Mukaddes Hz.Abbas (Aleyhisselâm) Türbesinde bir araya geliyor.

Mukaddes Ziyaretgâh’a gelen müminlerin ziyaretlerinde derdi ve ihtiyaçları ne olursa olsun; müminlerin dualarına hep “Allah’ım Irak’ı ve Iraklıları koru” cümlesini ekleyerek taçlandırıyorlar. Bu duruma sıklıkla müşahade ediyoruz.

Bizler de onların dualarına “amin” diyor ve bizi okuyan müminleri Irak’taki kardeşlerimize dua etmeye çağırıyoruz…
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: