Pâk hidayet önderleri arasından en genç yaşta şehîd olanın anısına...

Hz.İmam Muhammed Cevâd (O’na selâm olsun)...

Hz.İmam Muhammed Cevâd(O’na selâm olsun) Hicri 195 yılında Receb-i Şerîf ayının 10. gününde Medine-i Münevvere’de dünyaya gelmiştir. Halkın İmameti vazifesine küçük yaşlarda (7 ya da 8)geçmiş olup 25 yaşında şahadet şerbetini içinceye kadar 17 sene boyunca mukaddes vazifesini eda etmiştir. Meşhur lakaplarından bazıları şunlardır:


“Cevâd/hakkedene de etmeyene de bağışı bol olan”,
“Takî/pek takvalı olan”,
“Zekî/Tezkiye edilmiş, arıtılmış, ilahi yolla beslenmiş olan”,
“ Kâni/Kanaatkâr”,
“Bâbul Murâd/Murad kapısı”...


Keramet ile başlayan İmamet Dönemi

Hz. İmam Cevâd’ın (O'na selâm olsun) gerçekleştirdiği mucizelerden biri de; babası Hz.İmam Rıza’nın (O'na selâm olsun) şahadetinden kısa bir süre önce, bulunduğu Medine-i Münevvere’den Horasan’a göz açıp kapayıncaya kadar gitmesi ve babasının gusül, kefen ve defin işlemleri sonrası aynı şekilde geri dönmesidir. Hz. İmam Rıza’nın (O'na selâm olsun) hizmetkârı Eba Salt-ı Hirevî şöyle anlatıyor: Hz. Rıza (O'na selâm olsun) zehri yedikten sonra onunla birlikte evine girdik. Bana kapıyı kapatmayı emretti, ben de kapattım. Evin orta yerine geri dönünce çok heybetli bir erkek çocuk gördüm. Hz. İmam Rıza’nın oğlu (Onlara selâm olsun) oğlu olabilir diye düşündüm, çünkü daha önce O’nu görmemiştim. Hz. Rıza (O'na selâm olsun) ile bir müddet oturdu, birbiriyle konuştular. Ne konuştuklarını duyamıyordum. Sonra Hz. İmam Rıza (O'na selâm olsun) O’nu bağrına bastı. Ardından Hz. İmam Rıza (O'na selâm olsun) yatağın üzerine uzandı. Oğlu Muhammed de O’nun (Onlar’a selâm olsun) üzerini bir örtüyle örttü ve şöyle dedi:

“Ya Eba Salt! Allah, “(İmam) Rıza” hakkındaki ecrini yüce kılsın*, O artık (bu diyardan) göçmüştür!”

Ben de ağlamaya başladım. Bana “Ağlama, su getir ki; yıkanmasını yapabilelim” dedi. Ardından dışarı çıkmamı emredip yıkama,kefenleme ve hanutlama işlemlerini tek başına gerçekleştirdi. Tüm vefat merasimlerini eda edip bitirene kadar devam etti ve aynı gece Medine’ye geri döndü.

*(Bu bir baş sağlığı duasıdır. Yaşadığı musibet dolayısıyla Allah-u Teâlâ'dan yaslı kimsenin sevabını artırması için dua edilir.)

Tartışmasız ilmî üstünlüğü

Hz. İmam Muhammed Cevâd’ın (O'na selâm olsun) hayatı hakkındaki dikkat çekici bir husus da; kısa süren hayatı boyunca O’na (O'na selâm olsun) göneltilen soruların çokluğudur. Hz. İmam (O'na selâm olsun) bir günde yüzlerce soruya cevap veriyordu. Bu sorular Hz. İmam’ı (O'na selâm olsun) tanıma sevgisi ve O’nu sınama (O'na selâm olsun) arzusundan kaynaklanıyordu. Aynı şekilde Hz. İmam’ın (O'na selâm olsun) İmametine muhalif olanlar da, Hz. İmamımız (O'na selâm olsun) ile yaşı küçük olduğu için alay etmeye çalıştı ve büyük alimlerini karşısına getirip münazara ettirdi. Farklı alanlardan birçok alim gelip onunla var gücüyle münazara etmeye kalktı. Ama eninde sonunda hepsi onun ilimde bitmez tükenmez bir derya olduğunu görüp acziyetini itiraf etmek zorunda kaldı.

Hz. İmam Rıza’nın (O'na selâm olsun) babasının şahadetinin ardından Hz. Resulullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) minberine çıkıp şöyle dediği naklolunmuştur:

“Ben Ali Rıza Oğlu Muhammed’im! Ben Cevâd’ım! Ben insanlar (henüz) sulblerde iken (onların) neseblerini bilenim! Ben gizleyip sakladıklarınızı, aşikarda ortaya döktüklerinizi ve nereye doğru gitmekte olduğunuzu biliyorum! Tüm yaratılanların yaratılışlarından önceye ve gökler ile iki yeryüzü yokoluncaya kadar ilmi bağışlanmıştır bize. Batıl ehlinin düşmanlığı (propagandası), dalalet ehlinin devleti ve şüphecilerin atlamaları (fevri sıçrayış) olmasaydı; öncekileri de sonrakileri de şaşırtacak bir söz söylerdim!”


Şahadeti...

Hz.İmam Muhammed Cevâd (O’na selâm olsun) 220 senesinde zehirlenerek şehit olmuştur. Kendisine düzenlenen bu karanlık suikast, Abbasi devleti yöneticilerinden Mutasım’ın (doğru okunuşuyla yazılırsa Mu’tasım) emriyle olmuştur. Hz.İmam Cevâd’ın(O’na selâm olsun) eşlerinden biri olan Ümmü fazl aracılığıyla gerçekleşmiştir. Mutasım Ümmüfazl’ın kardeşi Cafer bin Memun ile iletişime geçmiş ve Cafer de, zehir gibi sözleriyle yavaş yavaş Ümmüfazl’ı etkisi altına almıştır. Bu etki altına alma sürecinde de Ümmüfazl’ın; Hz.İmam Ali Hâdi’nin (O’na selâm olsun) annesi olan Hz.İmam Cevâd’ın (O’na selâm olsun) diğer eşine karşı duyduğu şiddetli kıskançlıktan çok çok yararlanmıştır. Sözleriyle Ümmüfazl’a iyice tesir eden Cafer bin Memun, suikastın tüm detaylarını iyice netleştirdikten sonra ona etkisini hemen gösteren öldürücü bir zehir vermiştir. Ümmüfazl da Hz.İmam’ın (O’na selâm olsun) yemeğine bu zehri katmıştir. Zehirli yemeği yiyen Hz.İmam Cevâd’ın(O’na selâm olsun) mübarek bedenini bir anda sancı ve ağrılar kaplar. Durumu gören Ümmüfazl, yaptığından pişman olup ağlamaya başlar, ama iş işten geçmiştir artık. Hz.İmam Ali Hadî (O’na selâm olsun) de onu b halde görünce; bu üzüntünün boşuna olduğunu tasdik eder mahiyette şöyle buyurmuştur:

“Vallahi; öyle bir fakirlik vuracak ki seni, ondan kurtuluş yoktur ve öyle bir belâ (çatacak ki sana), ondan örtünme (saklanma) yoktur!”

Nitekim öyle de olmuştur. Öyle bir hastalığa düçar olmuştur ki; şifa bulmak için neyi varsa neyi yoksa tüketmiş ve en sonunda dilenmeye başlamıştır. Ancak ne iyileşebilmiştir ne de kendisini utanç içerisinde bırakan bu hastalığı gizleyebilmiştir. Cafer bin Memun da, derin bir kuyuya düşmüş ve ölü halde o kuyudan çıkarılmıştır. Hz.İmam Muhammed Cevâd (O’na selâm olsun) ise, atalarıyla “Kudreti her şeye yeten Melîk’in (ve Her Şeyin Yegâne Sahibi’nin) katında, sıdk tahtında” (Kamer 55) yerini almıştır.

“İnna lillah ve inna ileyhi raci’ûn/ Şüphesiz biz Allah’a aitiz ve Şüphesiz O’na geri döndürüleceğiz.”

H.220 senesi Zilkade ayının sonunda vuku bulan şahadetinin ardından binlerce insan Hz. İmam Muhammed Cevâd’ın (O'na selâm olsun) teşyi törenine katılmıştır. Cenazesi o kadar kalabalık olmuştur ki, Bağdat’ta o zamana dek böylesine kalabalık bir cenaze katılımı yaşanmamıştır. Halk Hz. İmam’ın (O'na selâm olsun) faziletlerini yâd edip durmuş ve göçüp gitmesi ile yaşanan dev kayıp için ağıtlar yakmıştır. Hz. İmam Muhammed Cevâd’ın (O'na selâm olsun) yıkanması, kefenlenmesi, hanutlanması, cenaze namazının kılınması ve defin işlemlerinin hepsi; oğlu Hz. İmam Ali Hadî (O'na selâm olsun) tarafından eda edilmiştir. Hz. İmam Muhammed Cevâd için, Dedesi Hz. İmam Musa Kâzım’ın (Onlar’a selâm olsun) kabrinin yanı başına kabir açılmış ve oraya defnedilmiştir. O dönemde Bağdat’ta “Kureyş mezarlığı” adı verilen bu yerin bugünkü adı “Kazımiyye”dir.

İşte böylece; Müminler bir kez daha öksüz kalmıştır, Müslümanlar yine bir hidayet meşalesinin liderliğini bir kenara bırakıp zorbalara uymuş ve en sonunda da, Yüce Allah’ın ümmete kendi katından lütuf olarak gönderdiği yüce nimetlerinden birinin daha kendilerinden almasına sebep olmuşlardır…

Allah’ım Âl-i Muhammed’in dokuzuncu nuru; kendi katından seçerek yeryüzünde hüccetin olmasını takdir buyurduğun, Kereminin bir mazharı olarak engin keremle donattığın, hak ehline yolu aydınlatan ve yolu kaybedenlere yolu bulduran pek takvalı önder Hz.İmam Muhammed Cevâd’a ve her türlü manevi kirden arındırdırdığın Pâk Hanedan Ehlibeyt’e; en başta Hz.Resûlullah olmak üzere, cümleten salât-u selâm eyle! Allah’ım Onlar'ın katillerinı ve ıslahı mümkün olmayan düşmanlarını da, katındaki en çetin cezayla cezalandır! Şüphesiz sen bağışı pek bol olduğun gibi, cezası da pek çetin olansın!

Allah-u Teâlâ siz değerli Ehlibeyt (Allah’ın salât-u selâmı üzerlerine olsun) Dostlarına; Hz.İmam Cevâd’ın (O’na selâm olsun) şahadeti musibeti sebebiyle bağışladığı ecirleri daha da çoğaltsın ve daim etsin! Şüphesiz O Kerem sahiplerinin en keremlisidir!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: