Kızıl sancaklar indi, Kara sancaklar dalgalandı; Mukaddes Kerbelâ’da “Hüzünler Mevsimi” başladı

Mukaddes Hz. İmam Huseyn ve Hz. Ebulfazl Abbas (Onlara selâm olsun)Türbeleri; 25 Ekim 2014 (30 Zilhicce 1435) günü kılınan yatsı namazının ardından, geleneksel Sancak değişim Törenleri’ni düzenleyerek H. 1436 yılı Muharrem-i Harâm ayının ve “Huseynî Hüzünler Mevsimi”nin başladığını ilan etti.

Hz.İmam Huseyn’e (O'na selâm olsun) ve Hz. Ebulfazl Abbas’a (O'na selâm olsun) ait Kubbe-i Şerîfeler’in tepesinde bulunan kızıl sancaklar sırayla düzenlenen törenlerde indirildi ve yerlerine özel kara renkteki matem sancakları göndere çekildi.

Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) dostlarının Mukaddes Türbeler ile Beynel-Haremeyn Meydanı’nı hıncahınç doldurduğu törenlere çok sayıda din adamı, kültür adamı ve siyasetçi de eşlik etti.

İlk tören Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) Mukaddes Türbesi’nde düzenlendi. Mukaddes Türbeler Kurrasından Hacı Mustafa Sarraf’ın hazin Kur’ân-i Kerîm tilavetiyle kızıl sancak indirildi. Ardından Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) dostlarının “Lebbeyke Ya Huseyn!” nidaları ve Minare-i Şerîfe’lerden yayınlanan “Ya Şehr-i Aşûr” mersiyesi eşliğinde kara sancak göndere çekildi.

(Söz konusu mersiye, Irak’ta ölümsüzleşmiş tarihi mersiyelerinden biridir. Şeyh Hadî el-Kerbelâî tarafından yazılan Mersiye, Irak’ın en ünlü mersiyehanlarından biri olan merhum Hamza Ziğeyyir tarafından okunmuş ve gönüllerde büyük yer etmiştir . Merhum mersiyehan, Hz. İmam Huseyn’e (O'na selâm olsun) matem tutmayı yasaklayan ve bu matemleri tutanlara işkenceler edip katleden devrik Baas diktatörlüğü dönemi boyunca;o zorlu şartlarda matem tutan Huseynîlerin ilham aldığı güçlü seslerden biri olmuştur.)

Ardından Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’na doğru geçilerek oradaki Sancak Değişim Töreni’ne başlandı. Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’ndaki Sancak Değişim Töreni ile benzer şekilde gerçekleşen törende bu kez “Lebbeyke Ya Abbas” nidaları ile Mukaddes Kerbelâ inledi. Törende bir de beş yıldır devam eden bir gelenek yaşatıldı. Geleneğe göre her sene; Irak’ın farklı bir eyaletindeki Huseynî matem gruplarından Hz. Ebulfazl Abbas(O'na selâm olsun) sancağı getirilerek Zarîh-i Şerîf’in üzerinde yükseltiliyor. Bu yıl bu şeref, Diyale eyaletindeki Hz.İmam Huseyn (O'na selâm olsun) aşıklarına aitti. Sancağı getirip Mukaddes Hz.Abbas (O'na selâm olsun) Türbesi Genel Sekreteri Seyyid Ahmed Safî’ye teslim etmelerinin ardından matem meclisi başladı. Dünyaca ünlü meşhur Iraklı Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) meddahı ve mersiyehani Hacı Basim Kerbelâî’nin okuduğu mersiylerle Sahn-ı Şerîf (ana avlu) Huseynî nidalarla coştu.

Şii Vakfi Başkanı Salih Hayderî de konuşmasında Hz. İmam Huseyn’in, Ehlibeyti ve dostlarıyla (Allah-u Teâlâ'nın çokça salât-u selâmı hepsine olsun) birlikte ıslah için gerçekleştirdiği, dev fedakarlıklarla dolu mukaddes devriminden ilham alınması ve dersler çıkarılması gerektiğine değindi. Seyyid Hayderî ayrıca Hz. Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) sahip olduğu yüce makama değindi ve meşhur lakapları olan “Sancaktar (Alemdar)” ile “Sekkâ”nın O hazret’e (O'na selâm olsun) veriliş öykülerini anlattı. (Lakapların öyküleri için şuraya tıklayarak “lakapları” bölümüne tıklayabilirsiniz)

“Curf-un Nasr” dan mesaj var…

Mukaddes Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) Türbesi Genel Sekreteri Vekîli Seyyid Efdal eş-Şamî de merasimlerle ilgili bir konuşma yaptı:

“Efendim! İşte aşıkların bugün karşında duruyor! Geçtiğimiz yıllarda; düşmanları senden, atalarından ve ziyaretçilerinden kovuşturmak için şu anda savaş cephelerinde duran aşıkların da onlarla birlikte duruyordu! Efendim; onları muzaffere ederek unut(ul)ma(dıklarını göster), şehitlerini kendi yanında kabul et ve yarânlarından kıl! Şüphesiz kanları İlliyîn’e yücelmiştir! Onlar sana bir mesaj iletmek istiyor. Şöyle diyorlar: “Bizler şu anda savaş cephelerindeyiz; bize dua et Efendimiz! “Curf-un- Nasr” daki zaferimizi sana hediye ettik!” Düşmanlara karşı kazandıkları zaferden sonra (Curf-us-Sakhar’a) bu ismi verdiler.”

(Curf-us-Sakhar: Kayalık Yamaç ya da Kayalık Uçurumu demektir. “Curf-un Nasr” ise Zafer Yamacı ya da Zafar Uçurumu demektir.)

Mukaddes Hz.Abbas (O'na selâm olsun) Türbesi Genel Sekreteri Seyyid Ahmed Safî de merasimlerle ilgili konuşma yaptı:

“Hz.Ebi Abdillah el- Huseyn’in (O'na selâm olsun) burcu kokusunu kana kana içen ve en derin bir şekilde soluyanlara selâm olsun!”

“Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yaranlarına karşı başlatılmış vahşice saldırıyla Allah yolunda savaşarak mücadele edenlere selam olsun!”

“Kanlarına karışıp damarlarına karışıncaya kadar Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) aşkını kana kana içenlere; her nerede bulunurlarsa bulunsunlar, selâm olsun!”

“Toplanmış bulunduğumuz bu pâk mekanda, Hz. Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) Kabr-i Şerîflerinde, Yüce Allah’tan; siz sevgili kardeşlerimi; her zaman razı olduğu (amelleri yapmaya) muvaffak kılmasını ve salih amellerinizi kabul etmesini, niyaz ederiz!”

“Taff vakıası (Kerbelâ olayı) hala her gün yeniden yaşanmaya devam ediyor kardeşlerim! Yine, halen her gün; Hz. Huseyn’e (O'na selâm olsun) ait bir program büyüyor ve Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) düşmanlarına ait bir program başarısız oluyor! Taff Vakıası’nda bir Şimr vardı ise, bu gün (yerine) bin Şimr geri geldi! Taff Vakıası’nda bir Harmele vardı ise, bu gün (yerine) bin Harmele geri geldi! Ancak Taff Vakıası’nda bir tane Zuheyr bin Kayn vardı ise; bu gün (yerine) on bin tane Zuheyr bin Kayn geri geldi! Taff Vakıası’nda bir tane Habib bulunmuş olsa da; on bin Habib doğurtmuştur!”

“Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) okulu üreten bir okuldur. O’nun (O'na selâm olsun) dostlarını (üretmiş) olması bir yana dursun - ki O (O'na selâm olsun) haklarında onlar gibi dostlar bilmediğini buyurmuştur- O’nun dostları (üretmiştir). Seyyiduş-Şuhedâ’nın (O'na selâm olsun) kendi bereketleri bir kenara, Dostları’ndan (O’na ve hepsine selâm olsun) bahsediyoruz. Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostları bereketleriyle ürettiler,ürettiler, ürettiler…Doksanlı yaşlarda bir adam şu anda savaş meydanında. “Ey şeyh (büyüğümüz), geri dön!” diyoruz. “Hayııır” diyor! Kim öğretti O’na?”

“Habîb (bin Mezahir), Muslim bin Avsece! Taff Vakıası’nda savaştığı zaman yaşı o kadar ileriydi ki kaşlarını(n gözüne inmesine) engel olmak için alnını bağlıyordu.”

“Bir delikanlı, savaş cephesinde.Yaşı küçük! “Yaşın kaç” diyoruz. Söylemeye korkuyor. Söylese “yaşın küçük geri dön cepheden” denmesinden korkuyor. Kim öğretti ona bunu? O Hz. Huseyn’e (O'na selâm olsun) giden ve Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) geri gönderdiği küçük çocuk öğretti. Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) “Ola ki annen henüz sana doymamıştır” buyurmuştu. Annesine gitti. Annesi giydirip kuşandırdı ve kınını bağladı (sonra da geri gönderdi). Büyük görünsün diye. Mahrum kalmasın diye. Gerçekten de bu, büyük bir okuldur…”

“Dün dedik: Kardeşlerim; Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun); Peygamber olmayan kimsedir, (ama yaptığı çağrı) Peygamberler çağrısı ve (davranışları) Peygamberlerin davranışlarıdır !”

“Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) “Yok mu, bize yardım eden?” çağrısı; Hz. Nuh’un (Aleyhisselâm) çağrısıdır, Hz. İbrahim’in (Aleyhisselâm) çağrısıdır, Hz. Musa’nın (O'na selâm olsun) çağrısıdır, Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) çağrısıdır! Bu yüzden Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) programı manâ alemi ile Peygamberlerle bağlantılıdır!”

“Allah Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) düşmanlarını çirkin etsin! Nasıl bir cinayet işlediler! Ne yaptılar! Ne istediler ve ne gerçekleşti! Bunların gerçekten de aklı yoktur! Taff Vakıası’nda din kisvesine büründüler. Onlardan biri şöyle diyordu: “Huseyn’i katletmekte çabuk davranın ki, cemaati kaçırmayalım!”

“Bugün de geri döndüler! Din kisvesiyle, hilafet kisvesiyle, sapkın dava kisvesiyle ve nifak kisvesiyle Hz. Huseyn’e (O'na selâm olsun) saldırmayı hedefliyorlar! Topluluk aynı topluluk! Sizler de kardeşlerim, oğullarım, kızlarım; Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile olduğunuz ve Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile ol olduğumuz müddetçe, bize korku yoktur! Bu bizim ölümsüzlüğümüzdür! Bu bizim dünyadaki ölümsüzlüğümüzdür!”

“On dört asır! On dört asır! Bazı insanlar bir ay önce ölür, unutulur. Bir hafta önce ölür, unutulur. Sevenlerinde bir sıcaklık kalır, çabucak biter.Ama bu büyük Huseynî azamet; büyüyor, büyüyor, büyüyor! Sırrı ne? Neyl ilişkili?...”

“Hz.İmam Huseyn (O'na selâm olsun) her şeyini Allah için verdi; hiçbir şeyi kendine saklamadı. Allah da O’na (O'na selâm olsun) öyle bir menzilet bağışladı ki; (hakkında) Hz. İmam Sadık (O'na selâm olsun) şöyle buyuruyor: “Hepimiz kurtuluş gemileriyiz! Ancak Ceddim Huseyn’in gemisi daha hızlıdır!” (Başka bir rivayete göre de “daha geniştir”)

“İşte bu Hz. Huseyn (O'na selâm olsun); nesillerin öğretmenidir! İşte bu Hz. Huseyn (O'na selâm olsun); (ilahi) terbiye verendir!”
“Ben O’nun (O'na selâm olsun) dostlarından bahsediyorum şu an. Kendisi’ne ve Ehlibeyti’ne (Onlara selâm olsun) (değinmedim bile, çünkü) ben şahsen; Hz. Abbas’ın (O'na selâm olsun) (mahiyetini) idrak etmeye gücüm yetmiyor. Öyleyse Hz.Abbas’ın (O'na selâm olsun) İmamı Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) (mahiyetini) nasıl idrak edebileyim? Gerçekten anlamaya gücüm yetmiyor. İşte karşınızda da hatla yazılmış yazıda Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun), Hz. Abbas’a (O'na selâm olsun)

“Bin (atına) kardeşim, canım feda olsun sana!”

“Canımı sana feda ederim” diyor! Hz. Abbas’ın (O'na selâm olsun) nasıl bir menzileti var ki, Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) böyle buyuruyor!

Hz.Huseyn (O'na selâm olsun), Hz.Abbas’a (O'na selâm olsun) ne feyzler ihsan etti; bilmeye gücüm yetmiyor!”

“ Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostları, ölümü müjde olarak alıyorlardı! Ölümü seviyorlardı!”

“(İçlerinden biri şöyle diyordu): “Sadece bir gece (kaldı)!”

“ Onuncu gecede!”

“Sadece bir gece (kaldı)! Sonra şunlar kılıçlarıyla bize hamle edecek, biz de onlara hamle edeceğiz; sonra da Hûr-ul İyn’e (Cennetteki eşlerimize) sarılacağız!”

“(İçlerindeki) güvene dikkat ediniz, kardeşlerim! Basîretlerine dikkat ediniz!”

“Hz.Abbas (O'na selâm olsun) basîret penceresidir; ona söz yok (zaten)!”

“Hz. Huseyn’e (O'na selâm olsun) bakıp, O’ndan (O'na selâm olsun) iktibas eden dostlar(a dikkat ediniz)!”

“(Bir de) Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) göğsüne oturmuş olan o canîye* (bakınız.); hiçbir şey anlamaz, hiçbir şey akledemez!”
*(Şimr; Allah O’na sonsuza kadar lanet etsin)

Bu yandaki, hidayete ermek isteyen için ışıyan bir nurdur! Öte yandaki yarasalar da, önüne set çekilemez nuru; bir örtüyle örterek engellemeye çalışanlardır!”

“Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) güçlüdür!”

Biz her sene bu ifadeyi yeniden getiriyoruz.

Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) tüm dünyanın sahibidir. (Çünkü) şu anda karalar sadece şehirlerimizde değil! Sancaklar sadece ülkemizde yükselmiyor! Her yerde “Huseyn” buluyorsun! Galiba bu ismin hem mümin olana, hem de kafir olana özel bir etkisi var! Mümin, itminan hissediyor! Kafir de titreme hissediyor!

Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yolu, tağutlar için – eğer algılayabilirlerse- ibrettir! Sizin gibi müminler için de bir hıçkırıklı gözyaşıdır (“abret”tir)! Bu sıcaklık kalplerimizde kalmalıdır! Bu hararetle direniriz,savaşırız, fedakarlık ederiz ve münafıklara Aşurâî, Kerbelâî dersler veririz! Kalpler, zırhların üzerine giyilmiş (canlar siper edilmiş) olduğu sürece; hiçbir şeyden korkmayın!

Kim öğretti bunu bize? Şehitlerin Efendisi (O'na selâm olsun)

Kardeşlerim, Bacılarım! Yüce Allah’tan temennim; biz ve sizlerin, Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) gerçek dostlarından olabilmemizdir! Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yanına gelince çok düşünen ve (değişmiş kimselere olarak) yanından ayrılabilmemizdir!

Zuheyr bin Kayn; Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile gitmek istemiyordu.Başlarda Hz. Huseyn’e (O'na selâm olsun) katılmamak için uzak bir yere gitmişti. Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) bir kere oturdu onunla.(Sonrasında Zuheyr) karısına “seni boşadım” dedi!

“Noldu?”

“Hz. Huseyn’e (O'na selâm olsun) eşlik edeceğim” dedi. Eşi de (ondan ayrılmayı) reddetti. “Ben de sana eşlik edeceğim” dedi.

Zuheyr, şimdi izzetle dolu bir zirve!

Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) sadece birkaç dakika oturmuştu onunla…

Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yanı başına geldiğimizde düşünmeliyiz; ziyaret öncesi başka, ziyaret sonrası başka (bir hal üzere) olmalıyız! Bu tevfiktir kardeşlerim! Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yanı başında edepli bir talebe olarak oturan kimse muvaffak kılınır!

Savaş meydanlarındaki kardeşlerimiz sizlerden dua bekliyor!

Onlarla Yüce Allah (kötülüğü) defediyor! Bu müminlerin, yiğitlerin, mücahitlerin pazuları vesilesiyle gerçekten de Allah-u Teâlâ Irak’tan (kötülüğü) defediyor!

Ben tüm yetkililere özetle diyorum ki; onlara ihtimam göstersinler. Devletteki her yetkili onlara ihtimam göstermekle yükümlüdür. Müdafaa için atıldılar, çağrıya icabet ettiler, ihtimam gösterdiler; üstelik meselenin ne zaman biteceğini bilmiyorlar. Biz de bilmiyoruz. Ama kısa süreceğini ve bu kardeşlerin zaferinin çok keskin olacağını ümit ediyoruz. Merceiyet’in emirlerini yerine getiren o kalpler var ya; işte o kalpler Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) emirlerini yerine getirmiştir! Ülkelerine yönelik sergiledikleri bu sadık bağlılıkları sebeble Allah-u Teâlâ onları muvaffak kılar ve onları destekler!

Aziz bir ferdini, bir şehîdini yitiren hanımlar;sizin üstün bir örneğiniz var! Sizin Hz. Zeyneb’iniz (O'na selâm olsun) var ve biz Aşûrâ'dayız!Sizin Hz. Zeyneb’iniz (O'na selâm olsun) var! Hz. Zeyneb(O'na selâm olsun) de tekrarlanmayan bir örnektir! Ancak o örneği önümüze koyup ona doğru ilerleyebiliriz! O’ndan (O'na selâm olsun) öğreniriz, O’ndan (O'na selâm olsun) güçlü (durmayı) ilham alırız! Hz. Zeyneb (O'na selâm olsun) tarif edilebilenin üstünde bir kadındır! Tam anlamıyla bir kadındır!Dikkat edinizdir; Hz. Huseyn (O’na selâm olsun) itimat etmiştir O’na (Allah’ın selâmı ikisine de olsun)! Hz. Huseyn (İkisine de selâm olsun) herhangi birine itimat etmez!

Şahadet kanıyla bulananlara ne mutlu!

Müdafaayı sağlayabilmek için savaş meydanında çarpışan ve yaşadıkları şartların zorluğuna göğüs gerenlere ne mutlu!

Şimdi onlara, sizler aracılığıyla hitap ediyorum:

“Kardeşlerim, bereket sizde! Siz ne iyi bir madensiniz, ne iyi dostlarsınız! Siz ne iyi kardeşlersiniz! Haksızlığa dayanıyorsunuz; sıkıntılara katlanıyorsunuz, açlığa , susuzluğa, hepsine tahammül ediyorsunuz! Hepsi Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) okulunda okumuş olduğunuz için! Ne mutlu size! Aşıklarsınız! Siz Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) aşıklarısınız! Bu kardeşleriniz size dua etmek için geldi! Bu kardeşleriniz, sizleri matem ibadetlerine ortak ediyor! Bu kardeşleriniz, bu hanîf mezhebe ne hizmet ederlerse sizlere hediye edecek ve sevaplarına sizleri ortak kılacak! Sizler Allah yolunda (mücadele edenlersiniz), gözleriniz aydın olsun! Kardeşleriniz dua edilen yerlerde ve özellikle de Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yanı başında sizi unutmuyor! Ki; O’nun (O'na selâm olsun) Kubbesi’nin altında edilen dua icabet olunan duadır!”

“Yüce Allah’tan bu tevfiki bizlere daim kılmasını ve asrın Şimr’leri, Harmele’leri, Şibis bin Rebî’leri olan şunların yokoluşunu hızlandırmasını niyaz ederim!”

“Hz. Huseyn’in ashabının (Hepsine selâm olsun) ve köklü yolunun bereketleriyle; (Şimr, Harmele, Şibis bin Rebî ve diğerleri) bir şey olarak bile sayılmıyorlar!”

“Yüce Allah’tan vatanımızı her türlü kötülükten korumasını; siz kardeşlerimi muvaffak kılmasını, desteklemesini ve bu amelleri, amel defterinizde kılmasını niyaz ederim!”

“Ve son duamız;Alemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun’dur”

“Allah-u Teâlâ, Hz. Muhammed ile Pek Pâk ve Pek güzel olan Ehlibeyti’ne salât etsin!”


Çok sayıda uydu kanalı tarafından canlı verilen tören; yerli ve uluslar arası yazılı,görsel, işitsel ve elektronik medya organları tarafından büyük ilgi gördü.

Hz.Ebulfazl Abbas'ın (O'na selâm olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı'ndaki töreni izlemek için Uluslar arası El-Kefîl Site Ağı'nın Arapça bölümünde yer alan şu linke tıklayabilirsiniz.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: