Seyyid Safî; Curf-es-Sakhar bölgesinin teröristlerden temizlemesine önemli katkılar sağlayan “Hz. Abbas (O'na selâm olsun) Tümeni” savaşçıları ile bir araya geldi

“Fakîh’in veyahut bir Şer’î Hakîm’in şemsiyesi altında savaşan kimse, Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) sancağı altında savaşmış gibidir”

Buluşmadan bir kesit
“Hz. Abbas (O'na selâm olsun) Tümeni”nin kahraman savaşçıları ile bir araya gelen Mukaddes Hz.Abbas (O'na selâm olsun) Türbesi Genel Sekreteri, bazı önemli mesajlar verdi.

Bilindiği üzere Curf-en-Nasr (Curf-es-Sakhar) bölgesinin teröristlerden temizlenmesine yönelik operasyonlarda büyük başarı kaydeden savaşçılar; izne ayrılır ayrılmaz, evlerine bile gitmeden ve üzerlerinde henüz savaşın tozlu üniforması bulunuyorken ilk iş olarak soluğu Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) ve Hz. Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) Mukaddes Türbeleri’nde almıştı. (Yaşananlar için tıklayınız)

“Hz.Abbas (O'na selâm olsun) Tümeni” yiğitleri, ziyaretleri esnasında Mukaddes hz.Abbas (O'na selâm olsun) Türbesi Genel Sekreteri Seyyid Ahmed Safî ile de bir araya geldi.

Seyyid Safi sözlerine; Hz. İmam Huseyn’in, Ehlibeyti’nin ve Dostları’nın (Allah'ın selâmı hepsinin üzerine olsun) şahadeti faciasının vuku bulduğu Aşûra gününün yıldönümü ve “Hz.Abbas (O'na selâm olsun) Tümeni” şemsiyesi altında çarpışan ve Curf-en-Nasr bölgesinde şehit düşen arkadaşlarının şahadeti sebebiyle taziyelerini sunarak başladı.Seyyid Safî şehitler için “Allah-u Teâlâ onların kanlarını, Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarının kanıyla birlikte yoğursun” dedi. Ardından elde edilen zaferde oynadıkları kahramanca rolden ötürü savaşçıları kutladı.

“Her dönemde iki ordu kampı vardır. Biri Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) ordu kampıdır, diğeri de ona karşı olanınkidir. Biz de buna Yezid’in ordu kampı ya da Ubeydullah İbni Ziyad’ın ordu kampı ya da Şimr’in ordu kampı ya da Şibis bin Rebîî’nin ordu kampı ya da Harmele bin Kahil’in ordu kampı deriz. Bu isimlerden herhangi birisi(ni kullanırız). Sonuç olarak tüm detaylarıyla Batıl’ın ordu kampı’dır (bu).”
“Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) projesi vardı. Her projenin de onu başarıya taşıyacak etkenlere ihtiyacı vardır. O etkenlerden biri de dostlarıydı. O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) nezdinde özel bir konuma sahiptiler ve onları projesinin kapsamına altına almıştı. Mesela, bir ev inşa eden herkesin inşaat için iyi malzemelere ihtiyacı vardır. Projesinin tamamlanması ve belirli bir müddete ulaşabilmesi için iyi malzemeler seçer. Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) de çok uzun vadeli bir projesi vardı. Hiç şüphe yok ki böyle bir şey için malzeme gerek. İlk – tabiri caizse- malzeme; Hz. İmam Zeynel Abidîn’di ve O’na(Allah'ın selâmı üzerine olsun) düşen; Babası’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadetinin ardından ümmetin önderliği ve din kisvesine bürünen Yezid ile yandaşlarının gerçek yüzünü ortaya çıkarmaktı. O –tabiri caizse- malzemelerden biri de Hz. Seyyide Zeyneb’di (Allah'ın selâmı üzerine olsun). Çok büyük ve çok önemli bir maddeydi. O tağutların yalanlarını ifşa etmek için meydana indi. Yezîd’in karşısında durup ölümsüzleşen sözlerini söyledi: “Fekid Keydek/Öyleyse kur bakalım tuzağını!...” ve (sonra da) yemin etti. Yemin ettiği zaman da şöyle buyurdu: “Vallahi asla bizim anılmamızı ortadan kaldıramayacaksın!”

Taff Vakıası’nda (Kerbelâ Olayı’nda) başka malzemeler de vardı. Bunlardan biri de; ilmi, şecaati, gücü ve heybetiyle tanınmış olan Hz. Abbas’tı (O'na selâm olsun). Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) çocuklarına ve ailesine güven hissi aşılıyor; O’nun gölgesinde ayakta olduğu müddetçe selamette olduklarını hissettiriyordu.

Bu malzemelerden biri de Hz.Ali Ekber’di (Allah'ın selâmı üzerine olsun). Konuşması ve davranışları tıpkı Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) gibiydi. Sonra da sıra Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dostlarının rolüne geldi. Eşsiz bir kaliteye sahiptiler. Tıpkı Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Ehlibeyti’nin (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) eşsiz bir kaliteye sahip oluşları gibi, dostları da öyleydi. Kendisi (Allah'ın selâmı üzerine olsun) onlar hakkında “Şüphesiz ben dostlarımdan daha vefalı ve daha hayırlı dostlar bilmiyorum!” buyuruyor.. Bu O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dostlarına yaptığı bir şahitliktir. Bu söz O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dostlarına bir sertifikalandırmadır.”

“Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) önderliğini ettiği ilahi projenin devam etmesi irade olundu. O da bu projenin uzun sürmesini sağlayacak unsurları seçti. Bugün yaklaşık 14 asır sonra;projesi meyveler vermeye devam ediyor ve yer kürenin dört bir yanında Taff Vakıası’nın (Kerbelâ Olayı’nın) yaşanmasıyla enine,Aşûra Ziyaret-i Şerîfesi’nin eda edilmesiyle de boyuna ilerliyor.* Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarıyla oluşturduğu okul, Taff toprağını verimli kıldı ve birbirini takip eden devrimleri miras bırakarak; “Keşke sizinle birlikte olsaydım” sözünün ehli; güçlü kuvvetli çetin savaşçı canları ortaya çıkardı.”

“Canîler sizin vermeyi başardığınız dersi asla unutamayacak. Size Hz. İmam Huseyn’den (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bir örnek: Maktel erbabı bir meselenin altını çizmektedir. “Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) düşmana saldırdığı zaman çekirge sürüsü gibi dağılıyorlardı” Bu düşmanların kaçışmasını anlatan çok dakik bir tabir. Hile hurda yolundan başka karşısına geçecek güce sahip değiller.Sizler de şimdi onlarla aynı kalıptan çıkmış insanlarla savaşıyorsunuz. Korkaktırlar; hiçbir değer ya da ahlaka sahip olmadıkları gibi cesaret sıfatını da taşımazlar. Sadece hile, ihanet, bomba kurmak vb hiçbir cesaret anlamı ifade etmeyen şeyler.Yola devam etmeye yönelik sergilediğiniz ısrar, meydanda güçlü ve yetkin kimseler olarak kalmış olmanız ve kalplerinizde Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bulunması (vesilesiyle); zafer –inşa’Allah- sizinle olacaktır inşa’Allah. Bu Muharrem-i Harâm ayı tüm kederine rağmen üretken bir aydır. İnsanı her zaman Hz. İmam Huseyn’i (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hatırlatan biri kılar ve O’ndan azim (ilham) almasını (sağlar).”

“Yüce Allah, i Hz. İmam Mehdî’nin (Allah'ın salât-u selâmı üzerine olsun ve pek şerefli ortaya çıkışını daha erken kılsın) görmekle gözlerimize (nurlu) sürme çekilmesinden mahrum bırakmıştır. Ancak kuşkusuz bizi O’nun (Allah'ın salât-u selâmı üzerine olsun) halefleri ve vekilleri olan ve (Huseynî) yolculuğu devam ettirmekte olan Yüce Mercîilerimizden mahrum bırakmamıştır. Kişi Fakîh’in ya da Şer’î Hakim’in şemsiye altında savaştığı zaman, Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şemsiyesi altında savaşmış gibidir. Savaşta dökülen bu kanlar bizim için aziz kanlardır; ancak aynı zamanda da (olgun) kanlardır. Bu toprakları sulayacaklar ve çok sayıda kahraman dünyaya getirteceklerdir. Sizler bu azminizle çok sayıda kardeşinizin başını dik tuttunuz. Ne mutlu size, yiğitlikler sergilediniz (hepsi size hayır olsun) inşa’Allah daha da fazla kahramanlıklarla pekiştirirsiniz. Hz. İmam Huseyn’de (O'na selâm olsun), Ehlibeyti’nde ve Dostları’nda sizin için güzel örnekler vardır. Size herhangi bir görev verildiği zaman, Taff’taki (Kerbelâ olayındaki) her bir sembolü aklınızda tutun. Hiç kuşku yok ki Hz. Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) muzafferdir (zafer O’nunladır). Sizler de; değerli kalplerinize O’nun sevgisi yerleşmiş olduğu müddetçe muzaffersiniz. Taff Vakıası’nı (Kerbelâ olayını) anmak; bize azim ve irade bağışlar. Bu araç, zaferin anahtarlarından biridir. Her biriniz; yaptıklarınızı ve gördüklerinizi yazmaktan sorumlusunuz. Böylece; geri kalan nesiller için müşerref bir tarih olacaktır. Yüce Allah’tan sizleri korumasını, ömürlerinizi uzatmasını, zalimlerin ömürlerini kısaltmasını, kalplerinizi pekiştirmesini, ayaklarınızı sabit kılmasını, mücrimlerin tuzağını onlara geri çevirmesini ve semaların, yerin, meleklerin ve tüm insanların lanetinin onların üzerinde olmasını kılmasını niyaz ederiz.”

Seyyid Safî ardından, kahramanların Curf-en-Nasr’da (Curf-es-Sakhar’da) görüp yaptıklarını dinledi. Anlatılanlar, bir yandan gerçekten de şan ve şeref dolu birer kahramanlık hatırasıydı; bir yandan da, onlara zafer bağışlanmış olmasının sebeplerinden birinin de yiğitlerin kalplerinde yatan iman, cesaret ve azim olduğunu söylüyordu.

(Buradaki enine ve boyuna benzetmesinden maksat; hem merasimlerle yaşatılması, hem de ziyaret-i Aşûra duasının okunması suretiyle gönüllerde hayat bulması olarak anlaşılabilir)
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: