Seyyid Safî’nin bu sözleri, Necef-i Eşref’teki Yüksek Miras Enstitüsü’nün açılış konuşmasında yer aldı.
Seyyid Safî’nin konuşmasında ayrıca şunlar yer aldı: “Irak (tarihi boyunca) birçok faktörle karşılaşmıştır. Şeyh el-Kuleynî’nin (k.s.) gelişinden beri Bağdat düşünce ve medeniyetin başkenti olmuş; bunun yanı sıra Şeyh et-Tusî’nin gelişiyle taçlanmıştır. Ardından devran döndü ve ilim Necef-i Eşref’e yerleşti. Akabinde de nehir kenarındaki güzel diyar Hille’ye doğru yola çıktı. Sonrasında da Kerbelâ’ya gitti ve onun ardından da Necef’e yerleşti. Bu süreçte memlekette bazı ilim irfan yuvaları oluştu, buralarda ilim kimi zaman çiçek açtı, kimi zaman da memleketteki koşullara bağlı olarak (durgun bir safhaya girdi).”
“Başka memleketlerin de bu aydın fikirden nasibi olmuştur. Mukaddes Kum ve Meşhed kentlerine ek olarak Yemen de Ehlibeyt (a.s.) mirasını korumayı sürdürmektedir. Bu da farklı memleketlere gidip yerleşen ulemamızın aracılığıyla giden Ehlibeyt (a.s.) mirasını göstermektedir.”
“Irak’ı kasıp kavuran şartlar fikri açıdan bir istikrarsızlığa yol açmıştır. Irak siyasi ve toplumsal açıdan sürekli bir hareketlilik ve değişim halinde oldu. Şu anda mirası yaşatma konusunu ele almaya yönelik gerçek bir ihtiyaç vardır.”
“Hz. Abbas (a.s.) Türbesi bu mirası toprağın altından çıkarmak için elinden ne geliyorsa yapmaya çalışmıştır. Bunu yapabilmek için araçlara ihtiyaç vardır. Yüce Allah’a hamdolsun; Hille, Basra ve Kerbela Miras Merkezleri gibi merkezleri kurduk. Bu merkezlerde miras bilfiil vardır. Daha önce de dediğimiz gibi buralar yapıdan ibaret değil, fikri miras ile ilgilienen merkezlerdir.”
“Yüksek Miras Enstitüsü’nün kurulması fikri yeni bir fikir değildlir. Altı yıl önceye aittir. Mukaddes Hz. Abbas (a.s.) Türbesi tarafından kurulan diğer üniversite ve fakülteler gibi kendi alanında yerini alacak resmi bir enstitü kurulmasını ön gören bir vizyonun bir parçasıdır.”
relatedinner
“Şeyh Tûsî, Güney, Kerbela, Basra, Sadıkeyn ve Hille gibi bağımsız merkezlerin kurulmuş olması; bu merkezlerin birbiriyle çakışacağı anlamına gelmez. Aksine bize birikmiş deneyim ve uzmanlıklar katar. Bir merkez başarısız olursa diğer merkezlere etki etmez. Akabinde bunları bir başlık altında örgütleriz. Yüksek Miras Enstitüsü’nü inşa ettiğimizde de işte bu olmuştur. Bu enstitü aracılığıyla bir yandan her bir merkezin kendine özgü çalışmalarını muhafaza ederken öte yandan da merkezi (bir işleyiş) elde etmeye çalışıyoruz.”
“Mirasın daha önemli olan bazı kısımları halen keşfedilmiş değil. Halen onu elde etmek için emek, uğraşı ve başka memleketlere seyahat gerektiren büyük bir miras grubu vardır. Çünkü bazı eserlerin başka bir nüshası bulunmamaktadır, eşsiz eserlerdir.”