“Sekiz günlüğüne hizmetkâr olmam yetmez ki!...”

Hacı Ebu Alî. Sadece böyle diyebiliyoruz çünkü ismini açıklamayı kabul etmedi. İsminin, Hz. Peygamber-i Ekrem’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Kızı’nın Oğlu Seyyid-i Şuhedâ Ebî Abdillah Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hizmetçileri divanında yazılması için Allah-u Teâlâ’ya dua etmekle yetindi ve sadece künyesi olan “Ebu Ali”yi bizimle paylaştı.

Ebu Alî, altmışlı yaşlarında. Ak sakalı, heybetine heybet katıyor. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte; Mukaddes Kerbelâ’ya Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Erbain ziyareti ibadetini eda etmek için yürüyen ziyaretçilere hizmetle müşerref olmak için Basra’daki Şatt-ul Arab’ın üzerinden geçen köprüye otururuyor.

Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ziyaretçisi iseniz ve yolunuz oradan geçiyorsa; sizi durduruyor ve size hizmet ile Allah-u Teâlâ’ya yaklaşmanın şerefine nail olmak için yalvarıyor.Bazen de elinde Arap (kültürünün) köklü misafirperverliği geleneğinin bir parçası da olan kahve ikramı yapmak için elinde cezve ve fincanlar ile yol üzerinde bekliyor.

Soruyoruz. Şöyle diyor: “Sabahtan ertesi günün sabahına kadar, sekiz gün boyunca böyle bekliyorum. Hiç yorulmadan ve usanmadan. Ben cennetin yolundayım; nasıl öyle şeyler hissedebilirim ki?! Ancak bu sekiz günün ardından, doğup yaşadığım şehir olan Basra şehrindeki ziyaretçi hareketi bitmiş oluyor. Ben de bu hizmeti yitirmekle büyük bir kayba girdiğim hissine kapılıyorum.”

“Bu yüzden kararlılıkla devam edip eşyalarımı topluyorum ve ziyaretçilerin yolunun düştüğü başka bir yere doğru yola çıkıyorum. Allah-u Teâlâ çok üstün bir nimet ile bana minnette bulunmuştur. Bana Necef ile Kerbelâ arasındaki ziyaretçilerin yolunda bir yer hazırlamıştır. Basra ahalisine bağlı Hz. Zehra (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Huseyniyesi’nde (yer alan bu yerde); bir kez daha bu ilahi feyz ile şerefleniyor ve o bölgeden son şahıs geçinceye kadar Hz. Ebî Abdillah Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Efendimiz’in ziyaretçilerine hizmet ediyorum.”

“Safer-i Hayr ayının yirmisi olduğu zaman da Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Erbain ziyaretini gerçekleştirmek üzere Mukaddes Kerbelâ’ya doğru yola çıkıyorum ve semaların Rabbi’nin meleklerinin hizmetiyle müşerref olduğu o Pâk Kabre gidiyorum. Ziyareti eda ediyorum ve Yüce Allah’tan, bu hizmetle ve bu büyük zaferle bir kez daha müşerref olabilmem için ömrümü uzatmasını niyaz ediyorum.”

Ebu Ali, sadece ileri yaşın sıkıntılarıyla mücadele etmiyordu. Ayağından aldığı bir sürekli yara, onu uzun süre ayakta durmaktan alıkoyuyordu. Ancak Ebu Ali Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) velayetine bağlı oluşu ve gerçek Muhammedî İslam’ın uzantısı olan Ehlibeyt (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) yoluna sıkı sıkıya bağlı. Bu da ona gençlik ruhunu geri getiriyor ve Huseynî davanın vefâkâr bir hizmetkârına dönüştürüyor…

Uluslar arası El-Kefîl Ağı, milyonların katıldığı ve dünyanın daha önce hiçbir benzerini görmediği Erbain ziyaretini belgeselleştirmek üzere; gazetecilerin ve Irak’tan ve Arap ülkelerinde gelen beş fotoğrafçının da aralarında bulunduğu özel bir medya heyetini görevelendirerek Irak’ın güney eyaletlerine yolladı. Uluslar arası El-Kefîl Ağı böylece, Irak’ın en uzak noktasından Mukaddes Kerbelâ’ya kadar olan yürüyüşü takip eden ilk elektronik ağı olacak. Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) aşkıyla yola çıkan bu vefa selinden yeni öyküler ve yeni karelerle karşınızda olacağız inşa’Allah.

Bizi takip edin!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: