“Biz seni unutmadık ya Ebâ Abdillah; Sen de bizi unutma…”

Tuwerîc bölgesinde Hz. Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’na doğru yürüyerek giden ziyaretçiler arasında ilerliyordum. Ziyaretçi bir hanımın yürürken söylediği bir cümle kulağıma çalınınca hıçkırıklara boğuldum:

“Ya Eba Abdillah (Ey Abdullah’ın Babası); biz seni unutmadık, sen de bizi unutma!”

Bu öyle bir hal ki; en usta kalemler bile anlatmaya kalksa yine de bir noktada aczini itiraf etmek zorunda kalır. Umudun arzu ile bilinçaltında birbirine karıştığı çok özel bir hal.
Bir yanda, aşığın maşukunun ilgisinden kaybolmama arzusu…Öte yanda da boğulmak üzere olan birinin, kurtaracağınden kesinkes emin olduğu bir ipe tutunması ile birlikte yaşadığı umut…

Efendisi’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) onu; o upuzun yolu kat ederken duyduğuna, koruduğuna ve sürekli onunla ilgilendiğinden gerçekten tam anlamıyla emin olan biri olarak konuşuyor. Şayet böyle olmasaydı; onca yorgunluğa göğüs gerip o upuzun yolu yürümezdi.

Zaten bizler de Efendilerimiz Ehlibeyt’in (Allah-u Teâlâ'nın en üstün salât-u selâmı, başta Hz.Peygamberimiz olmak üzere hepsine olsun) ziyaret dualarında şunları söylemiyor muyuz:

“Şahadet ederim ki; elçilerin ve halifelerin diridirler, senin katında rızıklandırılmaktalar, bulunduğum yeri görmekteler, sözlerimi işitmektedirler ve verdiğim selama cevap vermektedirler! (Ve şahadet ederim ki) Sen; onların sözlerini işitmeme engel koydun ve onlara yaptığım münacatların lezzetiyle anlama kapılarımı açtın!”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: