Müminlerin Emîri’nin (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Mukaddes Ziyaretgâhı, Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şahadeti ziyaretçileri ile dolup taştı…

Velayetin Başkenti Necef-i Eşref şehri, Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şahadeti hatırası taziye ziyareti için Irak’ın muhtelif eyaletlerinden ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen ziyaretçilerle dolup taştı. Bunların yanı sıra geçen hafta yâd edilen Erbain ziyareti sebebiyle Irak’ta bulunan yabancı ziyaretçiler de munasebeti yad etmek için Mukaddes şehre akın etti.

Müminlerin Emîri’ne (Allah'ın selâmı üzerine olsun), kardeşi ve amcaoğlu Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şahadeti hatırası sebebiyle taziye sunmak üzere Mukaddes şehre yürüyen devasa büyüklükteki ziyaretçi akınına hizmet için şehirdeki tüm hükümet kurumları ve sivil kuruluşlar seferber oldu. Aynı şekiğlde Necef-i Eşref Polis Kuvvetleri Komutanlığı da ziyarete özel güvenlik planını uygulamaya başladı.

Huseynî hizmet grupları Mukaddes şehre götüren yol kenarları boyunca hizmet çadırları kurarak Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ziyaretçilerine hizmet etti. Bu grupların büyük çoğunluğu Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Erbain ziyareti boyunca ziyaretçilere yardım etmişti. Mukaddes Kerbelâ’ya kurdukları çadırlarını kaldırıp doğruca Necef-i Eşref şehrine götüren yolların kenarlarına kurdular ve hizmet etmeye başladılar.

Bu seneki ziyaret; hem genelde, hem de detay bazında geçmiş yıllardaki ziyaretlerden farklıydı.Bunun birçok sebebi vardı. En önemli sebeplerden bazıları; Irak güvenlik güçlerinin ziyaretçilerin koruma gücününün ivmeli bir şekilde gelişmesi sebebiyle güvenlik açısından istikrarın sağlanması, şehirdışı ve şehir içi yollarında tam bir hakimiyet altında oluşu ve Irak hükümeti tarafından ziyarete özel sağlanan vizenin kaldırılması kolaylığıydı.

Sahabi Enes bin Malik’ten şöyle naklolunmuştur: “Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) defnini bitirdiğimizde Fatıma (O'na selâm olsun) bana gelerek şöyle dedi:

“Allah Resûlu’nun yüzüne toprak dökmeye yürekleriniz nasıl elverdi?!”

Sonra ağlayarak şöyle dedi:

“Canım Babam, İcabet etti kendisini davet eden Rabbi’ne”
“Canım Babam, yaklaştı yaklaştıkça Rabbi’ne”
“Canım Babam, O’nun ağıdını yakıyoruz Cebrail’e”

Muteber bir rivayete gore de bir avuç tıprak alıp şu beyitleri okudu:

“Ahmed’in toprağının kokusunu koklayan”
“Hiç bir zaman pahalı koku koklamasa ne olur”
“ Toprağın tabakaları altında gizlenene de ki: ”
“Duyuyorsan feryatlarımı ve nidalarımı”
“Öyle musibetler döküldü ki üzerime”
“Eğer gündüzlere dökülseydi dönüşürdü gündüzlere”
“Muhammed’in gölgesinde himayet altındaydım”
“Zulümden korkmuyordum, korumamdı benim”
“Bugün alçağın baskısındayım, zulümden sakınıyorum”
“Bana zulmedeni örtümle def ediyorum”
“Kumru geceleri, ağaç dallarının altında ağlıyorsa”
“Ben gün ışığında gündüzleri ağlıyorum”
“Senden sonra hüznü sırdaş edineceğim”
“Sana gözyaşımı (sarıldığım) şalım kılacağım”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: