Nübuvvet Hanedânı’nın kızı ve Hz. İmam Huseyn’in can paresi Hz. Sekîne’nin (Onlara selâm olsun) anısına…

Vahyin indiği yuva Pâk Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) Hanedânı için H. 117 senesinin 5 Rebiulevvel günü bir başka keder günüydü. Çünkü Nübuvvet Hanedânı’nın evladı, Peygamber Efendimiz’in kızı Hz.Fatıma Zehra’nın (Allah-u Teâlâ Onlara ve Pâk Hane halklarına salât etsin) torunu, Hz. İmam Ali’nin (O'na selâm olsun) pâk şeceresinin bir dalı ve Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) yavrusu, canparesi Seyyide Sukeyne (Allah O'ndan razı olsun) dünya hayatına veda etmişti.

Annesi Şam’da Emirlik yapmış olan Evsoğlu Adiy oğlu İmriul Kays’ın kızı Seyyide Rubab’dır. Hz. Sekîne’ye (Allah O'ndan razı olsun) Hz. Resûlullah’ın pek muhterem validesi Hz. Amine bint-i Veheb’in (Allah-u Teâlâ Hz.Peygamber Efendimiz’e ve Pâk Ailesine salât-u selâm etsin) adı olan “Amine” adı verildi. Daha sonraları güzel ve özel huyundan dolayı annesi tarafından “Sekîne” lakabı ile çağrılmaya başlandı. “Sekîne” kelimesi; dinme, yatışma ve barışçıllık gibi anlamlara gelen “sukunet” sözcüğünden türemiştir ve gibi anlamlara gelir. Bu yüzden de doğru okunuşu; yaygın olarak bilinen ve küçültme manası da barındıran “Sukeyne” değil“Sukûnet sahibi kız/kadın” gibi anlamlara gelen “Sekîne” şeklinde okunmasıdır. Mubarek varlığı ile babası Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) Nebevî kanı ve annesi Hz. Rubab’ın (Allah O'ndan razı olsun) Arap krallarının soyundan gelen kanı bir araya gelmiş oldu.

Hz. Sekîne (O'na selâm olsun) H. 47 senesinde, Dedesi Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadetinden yedi sene sonra dünyaya gelmiştir. Babası Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) şahadeti faciasının vuku bulduğu H. 61 senesinde Kerbelâ’daydı ve on dört yaşındaydı. Babası Şehitlerin Efendisi’nin (O'na selâm olsun) ve kardeşi Hz. İmam Zeynelabidîn’in (O'na selâm olsun) riayeti altında yetişti. Masumların doğrudan terbiyesinin onun kişiliğinin inşasındaki çok açık etki her alanda görülüyordu. İlim,din,ahlak ve hatta hilkat (yaratılış, fıtrat) bakımından da Onlar’ın (Hepsine selâm olsun) izlerini yansıtıyordu. Hiç kuşkusuz birçok masumu bir arada barındıran bir çevrede yetişmiş olmasının da üstün bir ilim, marifet ve edep düzeyine varmış olmasında büyük etkisi vardı. Henüz ömrünün ilk yıllarında iken bile “Sekîne” lakabı ile çağrılmaya başlandı. Çünkü gönüller O’nu ve kemalini görünce yatışıyordu. Çok güzel bir kız çocuğuydu ve tertemiz gülüşüyle, latafeti ve zekasıyla babasının gönlüne sukünet verirdi. Gerçekten de çok zekiydi; algısı çok güçlüydü ve çok çabuk kavrardı. Hem bilgindi, hem de edebiyatı çok iyi biliri. Arap edebiyatının titiz hususlarını, belagatin ve beyanın sırlarını çok iyi bilirdi. Kadınlar içerisinde dini ilimler zaten O’ndan ve diğer Ehlibeyt (O'na selâm olsun) hanımlarından sorulurdu.

Kendi döneminin hanımlarının efendisiydi. Ahlakı en güzel, zahitliği (dünyadan yüz çevirişi) ve ibadet en çok, fasih konuşan ve beyanatı çok iyi bilen, sireti pek güzel, keremi pek çok, aklı herkes tarafından itibar gören bir mubarek Seyyide idi. Asil sıfatları, güzel davranışları, huyunun cemaliyle vasfedilirdi. İbadetine ve teheccüdüne Babası Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) şahitlik etmekte ve şöyle buyurmaktadır:


“Sekîne’ye gelince; O çoğunlukla Allah-u Teâlâ’nın maiyetine dalıp gitmiştir.”

Hz.İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) torunu bu yüce Seyyide, Annesi Hz. Rubab (Allah Onlardan razı olsun) ve Babası Şehitlerin Efendisi (O'na selâm olsun) ile birlikte kanlı Kerbelâ Faciası’nda hazır bulundu. Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) yaşadığı zulmü ve Hz. Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) sesinin dünyaya ulaşmasına ortak oldu. Babasına, amcalarına, Haşimoğulları’nın geri kalanlarına ve Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) dostlarına yapılanları gördü. Kufe’den Şam’a ve oradan da Medine’ye kadar olan esaret kervanı boyunca yaşanan musibetlere ortak oldu. Kardeşi süt emen Hz. Abdullah (Ali Asgar olarak da bilinir - O'na selâm olsun) boğazlandığı zaman yaşadığı şiddetli şaşkınlık sebebiyle Babası Hz. Huseyn’i (O'na selâm olsun) uğurlayamadı. Çünkü Vahyin Kerîmeleri ve Nübuvvet Hanedanı’nın hanımefendileri O’nun (O'na selâm olsun) etrafını sarmıştı. O da olduğu yerde kalıp ağlamaya başladı. Şehitlerin Efendisi (O'na selâm olsun) O’nun bu halini farketti ve durup O’na sabır vermek için şu sözleri söyledi:

Sekîne bil ki; uzayacak benden sonra

Ağlayışın, ölüm bana gelip çattığında

Yakma yüreğimi hasret gözyaşlarınla

Canım bedenimde durdukça

Eğer katledilirsem sen daha iyi bilirsin

Yapılması gerekeni ey hanımların hayırlısı

Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) katledildikten ve atı çadırlara doğru eyeri boş geldikten sonra Hz. Sekîne (Allah O'ndan razı olsun) çıkarak şöyle feryat etti:

“Vah Katledilmiş’e! Vah Babacığım’a! Vah Hasan’a! Vah Huseyn’a! Vah Yalnız kalmış’a! Vah yolculukluğun uzaklığına! Vah felakete!”

Haremin geri kalanı sesi duyunca dışarı çıktı ve atın boş olduğunu gördü. Yüzlerine vurmaya ve şöyle feryat etmeye başladılar:

“Vah Muhammed’e!”

(Vah bir musibet ifadesidir. “Eyvahlar olsun” ifadesindeki “Ey Vah” de burden türemiştir. Musibete uğrayanların feryadıdır. “Vay başıma gelen” gibi.)

Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) katledilmesinden sonra bölgeyi terk ederken savaş meydanına uğradılar. Hz. Sekîne (Allah O'ndan razı olsun) babasının cesedini kızgın kumların üzerinde görünce kendini üzerine attı. Yaşadığı musibetleri ve yüreğinde biriken dertleri Babası’na (O'na selâm olsun) döktü ve tarihin en yürek burkan vedalaşmalarından birini yaşadı.

Bu yüce ve mazlum Seyyide’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yaşadığı zulüm tarihin en büyük faciasını yaşamış olmakla kalmamış; Babası Hz.Ebi Abdillah İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) adını kirletmek isteyen bazı şer yazarları tarafından uydurulmuş bir dizi iftira ve yalanlara da maruz kalmıştır. Ancak şu anda yerimiz buna musait değildir. Hz. Sekîne (Allah'ın selâmı üzerine olsun) emsalsiz olay Kerbelâ Faciası’nın gerçekleşmesinden 56 yıl sonra, H.117 senesinde Medîne-i Münevvere’de vefat etmiştir.Başka bir deyişle mubarek ömrü yetmiş seneden fazlasına vefa etmedi.

Selâm olsun yüce Alime Seyyide’ye!

Pek güzel ve pek pâk bir şekilde dünyaya geldiğin günde; razı olmuş ve razı olunmuş bir halde Rabbi’nle buluştuğun günde ve Hz. Muhammed’in Hanedânı Âl-i Muhammed (Allah-u Teâlâ hepsine salât etsin) ile birlikte yeniden diriltileceğin günde sana Selâm olsun ey Hz. Sekîne Efendimiz!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: