Uluslar arası Risaletin Baharı Kültür Festivalinin bir diğer etkinliği: “İnsan uygarlığı ve halklar kültüründe dinler arası diyalog” konulu seminer

Hz. Resûlullah’ın ve torunu Hz. İmam Cafer-i Sadık’ın (Allah-u Teâlâ Hz. Peygamberimiz’e ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Mevlid-i Şerîfleri münasebetiyle Mukaddes Hz.Huseyn ve Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Türbeleri tarafından düzenlenen 9. Uluslar arası Risaletin Baharı Kültür Festivalinin bir diğer önemli etkinliği de Akademisyenler Konferansıydı. Bu yıl sekizincisi düzenlenen ve sloganı “Nubuvvetin yolundan beraberce yaşam ve barışı ilham alıyoruz” olan Konferansın son seminerinin başlığı “İnsan uygarlığında ve halkların kültüründe dinler arası diyalog” oldu.

Ülke içinden ve dışından seçkin konukların katıldığı seminerde dinler arası diyalog konusuna dair dört çalışma yer aldı. Dünyada barışın yayılması, savaşların ve şiddetin durdurulması, çevrenin korunması ile insanın saygınlığının korunması hususunda semavi dinler arası işbirliği ve mücadeleyi hedefleyen çalışmalar; farklı dinlere mensup insanlar arasında pozitif işbirliğinin nasıl olabileceği ya da olması gerektiği üzerinde durdu.

İlk çalışma Beyrut’taki Saint-Joseph Üniversitesi UNESCO Kürsü Başkanı Dr. Anton Meserre’ye aitti. Dr. Meserre’nin çalışmasında şunlar yer aldı.

“İçinde bulunduğumuz dönemde elimizde bir korkmuş dinler diplomasisi ve bir de korkunç dinler diplomasisi var. Bugün ayrıca; komünizm,kapitalizm ve sosyalizm gibi bilindik ideolojilerin gerilediğini görüyoruz. Bu da insanın siyasi çatışmaların dolduruşa getirme yöntemlerine dair daha bilinçli olduğu anlamına geliyor. İdeolojiler, otoriteyi sağlamada bir dolduruşa getirici haline geldi. Bu noktada korkmuş dinler ortaya çıktı. Maalesef bugün bu bağlama sürüklenmiş Arap cemaatler var. Aşırılıktan ve taassuptan korkar haline gelmişler. Bu da (taassuptan korku) onların mirası ile bağdaşmıyor.”

Akabinde kürsüye Lübnan Üniversitesi Siyasi, İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi Hukuk Yüksek Fakültesi Doktora Bölüm Başkanı Dr. Corc Ataullah kürsüye çıktı. “Dinler arası diyalog günümüzde nasıl olur? Örnek olarak savaşlardan birini ele alacağız. Bu örnekten yola çıkarak kriz ve hatta savaş zamanlarında bile bu devamlı sürekli diyalogun nasıl olacağını açığa çıkaracağız” diyen Dr. Ataullah; Lübnan savaşından örnekler vererek Lübnanlıların farklı dini inançlara sahip olmalarına rağmen birbirleri ile nasıl dayanışma içerisinde ülkelerini savunduklarını anlattı ve “bu da, Lübnan’da yaşanan savaşların Lübnanlı değil yapay olduğuna delildir” dedi.

Ardından kürsüye Bağdat Üniversitesi İbn-i Rüşd Eğitim Fakültesi’nden Dr. İyad Muhammed Ali çıktı. Dr. Ali çalışmasını sunarken şunları söyledi: “Kur’ân-i Kerîm ve müşerref sünnet barışçıl ortak yaşamın temellerini atmıştır ve bu temeller de üçtür. İlki; insan Allah’ın yeryüzündeki halîfesidir. O halde Halîfesi Olduğu Kimse’nin sıfatlarını yakalamalıdır. O’nun (Azze ve Celle) sıfatlarından bazıları da Rahman, Rahîm ve Selâm (oluşudur).İkinci temel ise, insanın sorumlu oluşudur. Bu mesele (mesuliyet) insanı başıboş bir şekilde ne isterse yapmaktan alıkoymaktadır. O halde insan kendini küçük büyük yaptığı her işte gözetmelidir. Bu da barışçıl ortak yaşama götürme rolü oynayacaktır. Üçüncü temel de, insan haklarına saygıdır. Bu mesele son derece önemlidir. Haklardan bri de yaşama hakkıdır. Kimsenin, Allah’ın şeriatı dışında başka bir insandan yaşama hakkını almaya hakkı yoktur.”

Ardından soru cevap bölümü açılarak netleşmeyen konulara konuşmacılar tarafından açıklık getirdi ve sorulan sorular yanıtlandı.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: