Hz. Ebulfazl Abbas (O'na selâm olsun) Efendimiz’in isminin anlamı ve bereketleri…

Hemen hemen her ismin bir anlamı ya da bir esin kaynağı vardır.

Lisan-ul Arab kitabında şöyle yazmaktadır:

“Abbas”da arslanların kendisinden kaçtığı arslana verilen addır. Bu yüzden de erkeğe Abbas ismi adı verilir.

Bir diğer kitapta da aynı konuyla ilgili olarak şunlar yazılıdır: “Abbas ve Abûs; mübalağa sigasındadır.(*) Yüzünü çok asan demektir. Her ikisi de arslanların adlarındandır.”

“Muntehal- Arb” kitabında da: “Abbas, mubalağa sigasında (kelimelerdendir). Cesur, atılgan, çok çetin savaşan ve düşmanın üzerine üzerine …. Demektir. Arslan anlamına da gelir.

Bu sebeple Hz.Abbas’ı (Allah'ın selâmı üzerine olsun) savaş meydanında öfkeli arslan olarak vasfetmişlerdir.

Aynı şekilde şu da söylenmiştir: el-Abbas arslan demektir. Hz.Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) amcasının ismi ve Müminlerin Emîri’nin (O'na selâm olsun) evlâdının ismidir. Benî Kelb’li Huzam’ın kızı olan hanımından dünyaya gelmiştir. Müminlerin Emîri, Hz. Sıddîyka Fatıma Zehra’dan (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) - şahadetinden- sonra onunla evlenmiştir. Müminlerin Emîri’nin oğlu Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) çok cesur ve atılgandı. Savaşlarda arslanlar gibi düşmanların üzerine üzerine gittiği için “el-Abbas” olarak adlandırılmıştır.

Tureyhî’nin “Muntehab" kitabında şöyle geçmiştir: Abbas bin Ali (O'na selâm olsun) yüce bir cebel gibiydi. Kalbi devasa bir dağ gibiydi. Cesur ve asil bir süvari, savaş meydanlarında mızrak ve kılıç darbelerine cesurca saldıran arslan (gibi) bir kahramandı.

Başka bir kaynakta da şöyle yazmaktadır: “Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun); cesaretini, yiğitliğini ve savaşta hem piyade, hem de atlı olarak nasıl hamle ettiğini bildiği için O’na (O'na selâm olsun) “Abbas” adını vermiştir. Düşmanlar Hz.Abbas (O'na selâm olsun) savaşta üzerlerine doğru atıldığında bedenleri tir tir titrer, yürekleri korkuyla dolup taşar korkudan sapsarı kesilirlerdi. Savaş ve gazalarda, düşmanın kahramanlarıyla çarpışır onları cansız bir şekilde boylu boyunca yerde uzatıncaya kadar yırtıcı bir arslan gibi onlarla savaşırdı. Devasa büyüklükte, yapılı ve çok yakışıklıydı. Çocukluğundan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadet gününe kadar yankılanan üstün şecaati ve gözüpekliğinden dolayı düşmanların kalplerine korku salardı.”

“Mekâtilut - Talibiyyin” da şöyle yazmaktadır: “Abbas, yakışıklı ve güzel (yüzlü) bir erkekti. İhtişamlı bir ata binerdi. Bindiğinde (boyunun uzunluğundan) ayakları yere temas eder,iz bırakırdı.

Başka bir kitapta da şöyle geçmiştir: “Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) ile katledilenlerin; hepsi cesaretin ve yiğitliğin en yüksek mertebelerindeydi. Ancak (onlar içerisinde) en üstün, en şerefli ve en yüksek makam; Hz.Ali oğlu Abbas’a (Selâm olsun Onlar’a) aitti. Nurlarından iktibas edilmekte, meyvelerini ve nurunu vermektedir. Yaratılmışların en cesuru,yiğitlikte en yüksek mertebede olanlarının kaburgalarından (soyundan), Alevî (Hz.Ali (O'na selâm olsun) ailesi) ravzanın ulu ağaçlarından ve mubarek nuranı zeytûnî şecerenin dallarından biri olması da cabasıydı.”

İşte böyle; nerede olurlarsa olsunlar, Efendimiz Hz.Abbas’ın (O'na selâm olsun) ismi hep İslam ve insanlık düşmanlarının başına çakan bir şimşek olagelmiştir. Ne mutlu; yüce ölümsüz şahsiyetlerden bahseden tarihin aydınlık sayfalarına adı kaydedilen o eşsiz komutana! Babası Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun), Hatem-ul Enbiya Hz. Muhammed Mustafa’dan (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) sonra yaratılmışların efendisiydi. Ağabeyleri; İki İmam, Cennet Gençlerinin Efendileri, izzet ve hamiyet sahipleri Hz. Hasan ile Hz. Huseyn (Selâm olsun Onlar’a) idi. Hz.Abbas’ın (O'na selâm olsun) cesareti ancak Babası’nın ve Ağabeyleri’nin cesareti kıyaslanırdı. Babası da O’nu, Ağabeyi Hz. İmam Huseyn’in (Hepsine selâm olsun) canıyla, kanıyla ve her şeyiyle yardım edeceği gün için saklamıştı.

Hz. Ebulfazl Abbas (O'na selâm olsun) Efendimiz'in isminin bereketlerinden…

“Muntehab-ut Târih” kitabının içeriğinde şu yer almaktadır:El-Abbas’ın (Hz.Abbas’ın (O'na selâm olsun)) isminin harfleri ebced hesabı ile elif ile lam (yani “el” kısmı) dışarıda bırakılarak hesaplandığında sonuç 133’tür. Lakabı “Bab-ul Huseyn /Hz. Huseyn’in kapısı (Selâm olsun Onlar’a)” da, aynı şekilde ebced ile, elif ile lam (-ul- kısmı yani) dışarıda bırakılarak hesaplandığı zaman sonuç yine 133’tür.”

Dertlerin giderilmesi, başarıyla sorunların atlatılması ve sıkıntıların çözülmesi için çok denenmiş ve çok sonuç alınmış hatimlerden biri de Hz.Abbas’ı (O'na selâm olsun) Allah katında vesîle ve şefaatçi kılarak, adının harflerinin ebcedî sayısı kadar, yani 133 defa şöyle demektir:

“Ya Kaşifel-Kurbe an wechî Ekhîk-el Huseyn (Aleyhisselâm), İkşif kurbî bihakki Ekhîk el-Huseyn (Aleyhisselâm)”

“Ey Ağabeyi Huseyn’in (O'na selâm olsun) yüzünden dertleri gideren; Ağabeyin Huseyn’in (O'na selâm olsun) hakkı için (yüzü suyu hürmetine) benim de yüzümden derdi gider!”

(*) Yani Arapçanın abartı kalıbında kelimelerdir. Ç.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: