Rebiulâhir ayının onuncu gününü, viladeti vesilesiyle nur ve bereket ile dolduran Hidayet Önderi’nin anısına…

Hicri 233 senesi Rebiulahir ayının onuncu gününde Medîne-i Münevvere; cemali dolunaydan güzel, nuru ise şimşekten parlak bir Nubüvvet Hanedânı ferdiyle daha şereflendi: Hz. İmam Ebu Muhammed Hasan-ı Askerî (O'na selâm olsun)

Melekler bu mubarek gününde Vahiy hanedanına tebrik için indi durdu,Pâk Hanedân Ehlibeyt’in (Hepsine selâm olsun) ve aşıklarının kalpleri sevinçle doldu taştı. Pâk Hidayet Önderlerinden biri daha bu aleme teşrif etmişti…

Uluslar arası El-Kefîl Ağı olarak, Çağımızın İmamı Sahibuz-Zamân Hz. İmam Mehdî’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun ve pek kutlu ortaya çıkışını yakınlaştırsın) başta olmak üzere, yüce mercîîlerimize ve İslam ümmetine, On birinci Nur Hz. İmam Ebî Muhammed Hasan-ı Zekî-i Askerî (Allah'ın çokça salatı ve selamı üzerine olsun) mubarek viladeti münasebetiyle tebriklerini sunar; Yüce Mevla’dan sizleri ve bizleri O’nun yolundan giden ve geri dönüş gününde O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şefaatine nail olanlardan kılmasını niyaz ederiz! Şüphesiz O Semî-i Mucîb’dir!

Hz.İmam Hasan-ı Askerî (Allah'ın selâmı üzerine olsun)

Pek müşerref nesebi: Ebu Talib oğlu Ali’nin oğlu Huseyn’in oğlu Ali’nin oğlu Muhammed’in oğlu Cafer’in oğlu Musa’nın oğlu Ali’nin oğlu Muhammed’in oğlu Ali’nin oğlu Hz. İmam Hasan’ın (Allah’ın selâmı hepsine olsun) künyesi Ebû Muhammed’dir.

Başlıca lakapları Askerî (Asker’li), Sirac (fener), Halis, Samit (Sessiz), Takî (Pek takvalı), Zekî (Pek tezkiye edilmiş), Nakî’dir (Pek saf ve temiz) ve en meşhuru Askerî’dir..

Allah'ın salât-u selâmı başta Hz.Muhammed ve Ehlibeyti olmak üzere tüm Peygamberlere ve Pâk aile efradlarının üzerlerine olsun.

Aziz Babası: Künyesi “Ebul Hasen” olan ve “Nakî” lakabıyla da bilinen Hidayet Önderlerinin Onuncusu Hz.İmam Ali Hadî (Allah’ın selâmı üzerine olsun)

Muhterem Validesi: Hz.Ümmü Veled’dir. Mağrib’li (Faslı) Sewsen, Manğûse, Reyhane ve Selîle olarak da bilinir. Eşi Hz.İmam Hadî (Allah’ın selâmı üzerine olsun) O pâk Hanımefendi hakkında; “Zararlardan, bozukluklardan, günah kirlerinden ve necasetlerden (kılıcın kınından çekilip kurtarıldığı gibi) çekilip (kurtarılmıştır)” buyurmuşlardır. Hazret pek yüce bir makama sahip arifelerden ve salihalardandı.

Dünyada geçirdiği ömrü şerîfleri 28 senedir ve İmametinin süresi 6 yıldır.

Evlatları: Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât etsin) ismini taşıyan, Zamânımızın İmamı ve Beklenen Kurtarıcı Hz.İmam Mehdî (Allah-u Teâlâ pek yüce ve pek kutlu ortaya çıkışını yakınlaştırsın). Hz.İmam Hasan-ı Askerî’nin (Allah’ın selâmı üzerine olsun) ne gizli saklı kalan, ne de aşîkârda bilinen başka hiçbir evlâdı yoktur.

Muhterem Zevceleri: Hz.Nergis Hanımefendi. Rum Sezarı’nın (imparatorunun( kızı. Bu pek değerli Hanımefendi’nin kerametlerinden biri de çok önemli rüyasıdır. Zira rüyasında; Hz.Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât etsin) O’nu Hz.İsa Mesîh'ten (Allah’ın selâmı üzerine olsun) Evladı Hz.İmam Hasan Askerî'ye (Allah’ın selâmı üzerine olsun) istediğini, Hz.İsa Mesîh’in (Allah’ın selâmı üzerine olsun) da takipçisi olan bu pek muhterem Hanımefendi’yi evlendirdiğini görmüştür. Nikahın gerçekleşmesinin ardından Hz.Resûlullah (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât etsin); O Pek Aziz Hanımefendi’yi, doğu ve batısıyla yeryüzünü zulüm ve zorbalıkla dolmasının ardından adalet ve hak ile dolduracak bir evlatla müjdelemiştir.

Şemâîli: Hz. İmam Hasan-ı Askerî (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Efendimiz esmer tenliydi. Ne orta, ne de çok uzun denebilecek; çok güzel bir boydaydı. Mubarek bedeni yapılıydı. Heybeti ve celalinin tesirini dost düşman herkes ikrar eder; faziletlerini, zahitliğini, iffetini, keremini ve ibadetini düşmanları bile itiraf ederdi. Hz. İmam Hasan-ı Askerî (Allah'ın selâmı üzerine olsun) tıpkı babası ve ataları gibi alimlerin ustadı, Hak yoldan gitmek isteyenlerin rehberi, siyasetin önderi ve döneminin hak İmamı’ydı. Parmakla gösterilen bir otorite olduğu gibi gönüllerin de sultanıydı. Temiz kalpler O’nun (O'na selâm olsun) varlığı ile sukunet ve aşkıyla da hayat bulurdu. Üstünlüğünü dostları kadar düşmanları ve karşıtları da itiraf ederdi.

Ahmed bin Ubeydullah bin Hakan da onlardan biriydi. O’nun (O'na selâm olsun) insanlara olan etkisini ve insanların ona sevgisini anlatırken şöyle diyordu: “Surre-men Rea’da (şimdiki adıyla Samarra) Hidayeti, sukuneti, iffeti, asaleti ve Ehlibeyti (Hane halkı) ile Haşim oğullarının nezdindeki yeri ile; Alevîlerden (Hz.İmam Ali’nin (O'na selâm olsun) evlatlarından) Hasan bin Ali bin Muhammed bin er-Rıza gibi birini hiç görmedim. O’nu kendi yaşlılarının, hatır sahiplerinin (üstünde tuttukları gibi) ordu komutanlarının, vezirlerin ve halkının da üstünde tutar, öncelik verirlerdi. ”

Ehlibeyt İmamları (Hepsine selâm olsun) Allah-u Teâlâ’ya kul oluşları, ihlasları, Allah-u Teâlâ’ya sımsıkıya bağlı oluşları, ve O’ndan (Azze ve Celle) başkasından hiçbir güce dayanmayıp tamamen Allah-u Teâlâ’ya tevekkül edişleri ile de insanlığa örnek olmuşlardır. Hz. İmam Hasan-ı Askerî (O'na selâm olsun) hapse atıldığı zaman; yaşadığı dönemin en kötü ve en zorba isimlerinden olan iki kişi ona eziyet etmek üzere görevlendirildi. Ancak O’nun (O'na selâm olsun) nurani varlığı ile dönemlerinin üstün şahsiyetlerine dönüştüler. Onlara: “Vay halinize, sizin bu adamla ne işiniz?!” denildiğinde şöyle cevap verdiler: “Gündüzünü oruçla, gecesinin tümünü namazla ve ibadetten başka hiçbir şey ile meşgul olmayan bir adam için ne söyleyebiliriz ki? Bize baktığı zaman tir tir titrerdik ve içimizi öyle bir korku sarardı ki kendimize hakim olamazdık!”

Şeyh-i Tusî, Hz. İmam Hasan-ı Askerî’den (O'na selâm olsun) mazmunu şöyle olan bir rivayet nakletmiştir: “Samarra’daki kabrim; her iki taraftan olanlar için de belalardan ve musibetlerden emandır (güvencedir).” Allame Meclisi (Allah O'na rahmet eylesin) bu “iki tarafın” sünniler ve şiiler olduğunu belirtmiştir. Nitekim bereketleri dostu da düşmanı da kapsamıştır. Tıpkı ataları Hz. İmam Musa Kazım ve Hz.İmam Muhammed Cevâd’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) Pâk kabrinin Bağdat sakinlerine güvence olduğu gibi.

Selâm olsun sana Ey Efendimiz ve Ey İmamımız; ey Hasan-ı Zekî-i Askerî!

Doğduğun günde, Abbasilerin zulmüyle zehirlenerek şehit edildiğin günde ve yeniden dirileceğin günde Sana ve Pâk atalarına; selamların en güzeli, en büyüğü ve en çoğu ile Selâm olsun!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: