Hz.Fatıma Zehra’nın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) viladeti münasebetiyle: Bir çıplağı giydiren, bir fakiri zengin eden, bir köleyi serbest bırakan ve sahibine geri dönen bereketli gerdanlık…

Hz.Peygamber Efendimiz’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şöyle buyurmuştur: “O’na Fatıma (sütten kesen) denmiştir.Çünkü O’nu ve O’nun zürriyetinden tevhid ve benim getirdiğim (dine) iman üzere Allah ile buluşanları; Allah (sütten keser gibi) ateşten alıkoymuştur.”

Hz.Peygamber Efendimiz’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) parçası ve iki yanı arasındaki ruhu, Nübuvvetin ve İmametin kucaklaştığı kutup Sıddîka-i Tahire Hz. Fatıma Zehra’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) mubarek doğum günü, 20 Cemaziyelâhir günüdür. Bu mubarek münasebeti yad etmek üzere olduğumuz şu günlerde bir menkıbesini sizlerle paylaşmak istiyoruz:

Cabir bin Abdullah El-Ensari (Allah Ondan razı olsun) şöyle anlatıyor: “Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bize ikindi namazını kıldırmıştı. Namazı bitirdiğinde bir bedevi gelip O’na şöyle dedi: “ Ben açım beni doyur Ya Resûlallah! Çıplağım da; beni giydir! Bir de fakirim; beni zengin yap!” Hz.Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) da şöyle buyurdu: “Senin için bir şey bulamıyorum. Ama hayrı gösteren onu yapan gibidir. Fatıma’nın evine git.” Hz. Fatıma’nın evi de Hz.Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) evine bitişikti. Bilal de Fatıma’nın evine götürdü.Adam da söylediklerini bir kez daha ona söyledi. Fatıma da Hasan ile Huseyn’in üzerinde uyuduğu koç postundan başka bir şey bulamadı. Postu alıp fakire verdi ve “Sat bunu işini hallet” dedi. Adam: “Ey Muhammed’in kızı, ben sana açlıktan şikayet ettim. Koç postunu ne yapayım?” (Yani adam verileni yeterli görmüyor ve daha fazlasını istiyordu) Bu sözleri duyunca etkilenip Amcasının kızı Fatıma bint-i Hamza’nın ona hediye ettiği kolyesini çıkardı ve fakire uzatıp şöyle dedi: “Bunu sat. Ola ki Allah, O’nun yerine sana daha iyisini verir.” Bedevi de gerdanlığı alıp Mescid-i Nebî’ye gidip Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) olanları anlattı. Mescitte bulunanlara gerdanlığı satın almak isteyen olup olmadığını sordu. Ammar bin Yasir kalkıp Hz. Resûlullah’tan (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) gerdanlığı satın almak için izin istedi. Hz. Peygamber (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) de O’na şöyle buyurdu. “Ey Ammar, onu satın al. Onun satın alınmasına tüm insanlar ve cinler bile ortak olsaydı; Allah onlara azap etmezdi. O da onu satın aldı ve bedeviye onu zengin edecek kadar para verdi. Sonra da adamı alıp evine götürdü. Ona yemek yedirip onu giydirdi. Ammar sonra da kolyeyi alıp bir yemen bürdesine sardı ve yanına da güzel bir koku koydu. Sonra da bunları “Sehm” isimli bir köle ile birlikte Hz. Peygamber’e (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) yolladı ve ona şöyle dedi: “Sen de, kolye de, Hz. Resûlullah’a (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) aitsiniz.” Hz. Peygamber (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) de kolyeyi aldı. Kolyeyi ve köleyi de yanına alıp Fatıma’ya gitti ve olanları anlattı. Fatıma da kolyeyi alıp Yüce Allah’ın vechi (*) için köleyi serbest bıraktı. Bunun üzerine köle güldü. Fatıma da ona “Seni güldüren nedir, ey çocuk?” diye sordu. Şöyle dedi: “Bu kolyenin muazzam bereketi beni güldürdü. Bir açı doyurdu, bir çıplağı giydirdi, bir fakiri zengin yaptı, bir köleyi serbest bıraktı, sonra da sahibine geri döndü.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: