Kadir gecesi ve Kur’ân-i Kerîm’in indirilmesi: II.Bölüm

Kadir Gecesinin Belirlenmesi

Kur’ân-i Kerîm, Kadr gecesinin hangi gecede olduğunu açıkça belirtmemiş; O’nun Ramazan ayında olduğunu beyan etmiştir. Ancak bu gecenin hangi gecede olduğunu rivayetler ve hadisler belirlemiştir. Hassan bin Ali yoluyla Hz. İmam Sadık’tan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) naklolunan bir rivayette şöyle anlatılmaktadır: “İmam Sadık’a (O'na selâm olsun) kadr gecesini sordum. Bana “O (geceyi) on dokuzuncu,yirmi birinci ve yirmi üçüncü (gecede) iste” dedi.”

Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yoluyla nakledilen hadisler; bu gecenin her sene tekrar edildiği, Ramazan ayında olduğu ve bu üç geceden birinde olduğu konusunda ittifak halindedir (görüş birliği üzeredir). Bu yüzden Şia o üç geceyi “Kadr geceleri” olarak adlandırmışlardır.

Zurare’den şöyle nakledilmiştir: “İmam Bakır’a (O'na selâm olsun) Kadr gecesini sordum. “İki gecededir; yirmi üçüncü ve yirmi birinci gecede” buyurdu. O’na “İkisinden birini seç benim için” dedim. Bana “Ne mecburiyetin var ki; (kadr gecesi) iki geceden biri iken ikisinde birden amel etmeyesin?” dedi.

Hz. İmam Sadık’tan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da böyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Takdir kılınış on dokuzuncu gecede, ibram ediliş (kındırma) yirmi birinci gecede ve imzalanış da yirmi üçüncü gecededir.”

Yine Hz. İmam Sadık’tan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da böyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) son on geceye giriliğinde kemerini sıkar, kadınlardan uzak durur, geceleri ayakta geçirir ve ibadet etmekle meşgul olurdu.”

Ali b. Ebî Hamza’dan şöyle rivayet olunmuştur: “Ebi Abdillah’ın (Hz. İmam Sadık’ın O'na selâm olsun) yanındaydım. Ebu Basîr O’na şöyle dedi: “Sana feda olayım! Arzuların gerçekleşmesinin umulduğu gece hangisidir?”. O da “Yirmi birinci ve yirmi üçüncü gecedir” dedi.”

(Ebu Basir) de “Peki ya ikisine birden gücüm yetmezse?” diyince “İstediğin (şeyler) için iki gece istemen ne kadar kolaydır!” dedi. Ben de “Belki biz kendi yanımızda görürüz de başka birisi gelir ve bunun başka bir toprakta böyle olmadığını söyler?” dedim. “İstenen (şeyler) için dört gecede istemek ne kadar kolaydır” dedi.Ben de “Sana feda olayım, yirmi üçüncü gece için “Cuhenî gecesi” diyorlar” dedim. “Bu söylenen (bir şeydir)” dedi. “Sana feda olayım! Suleyman b. Halid on dokuzuncu gecede hac ziyaretçilerinin (hacca gideceklerin) yazıldığını rivayet ediyor” dedim.

“Ey Ebu Muhammed! Hacc kervanı Kadir gecesinde yazılır; ölümler, belalar ve rızıklar gibi gelecek (yılda olacak) olanlar (bu gecede yazılır). O halde onu yirmi birinci ve yirmi üçüncü gecede iste; her birinde yüz rekat kıl. Eğer yapabilirsen ışığa (tanyerinin ağarmasına) kadar ihya et (uyumadan ayakta kal ve ibadet et).O iki (gecede) de guslet!”

“Ben de: “Peki ya ayakta (namaz kılmaya) güç yetiremezsem?” dedim. Bana “O zaman oturarak namaz kıl”. Ben de “Peki ya buna gücüm yetmezse?” diye sordum. “O zaman yatağında (kıl)”. “Peki buna (da) gücüm yetmezse?” diye sordum. “(O halde) gecenin başında kısa bir uyku ile gözlerine sürme çekmende senin için bir (sakınca) yoktur.Semâların kapıları Ramazan ayında açılır; şeytanlar zincirlere vurulur ve ameller kabul olunur. Ramazan ayı ne de güzel bir aydır. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) döneminde ona “merzûk- rızıklanmış (ay)” denirdi.”

Ayetlerin çoğundan ortaya çıkan büyük ihtimal yirmi üçüncü gecenin kadir gecesi olduğu yönündedir.

Günahların Ramazan’da işlenmesi hafife alınmasın, insanlar ibadet için uğraşıp çaba harcasın ve itaatin ayı Ramazan ayında o geceyi yakalamak için tüm gecelerini ihya etsin (ibadetle ayakta geçirsin) diye; vakti tam olarak belirlenmeyip gizli tutulmuştur. Tıpkı Allah-u Teâlâ’nın beş namaz içinde “orta namaz”ı, duaların icabet bulduğu saati Cuma saatinde vb. gizlemiş olması gibi…

Kadir gecesinin özellikleri

Kadir gecesinin özelliklerinden biri de havasının güzel oluşudur. Eğer hava soğuksa ılıklaşır, sıcaksa da serin olur. O gecenin sabahında güneş doğduğunda (rahatsız edici bir şekilde) ışımaz. Hz. Hasan’dan Hz.Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Kadir gecesi hakkında şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “O cömert bir gecedir; ne sıcaktır,ne soğuk. Onun sabahında güneş, ışımadan doğar.”

Kadir gecesinin fazileti:

Kadir gecesinin faziletine dair çok sayıda rivayet nakledilmiştir.

1-Hz.Resûlullah’tan (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Kadir gecesini imanla ve sevabını umarak ayakta (uyumadan) geçiren kimsenin Allah geçmiş günahlarını bağışlar.”

2-Hz.Resûlullah’tan (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Şeytan bu gecede gün ışıyıncaya kadar çıkmaz; bu gecede ne bir kimseyi delirtebilir, ne hasta edebilir, ne de bozgunculuğun herhangi bir türünü yapabilir. O (gecede) hiçbir büyücünün büyüsü de tesir edemez.”

Bu gecede Allah’ı anan müminlere nimetler, bereketler ve ihsanlar iner; noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah O’ndan bir rahmet olarak, kullarına bu gece yapmış oldukları iyilikleri ve hayırları kat kat artırır. O gece tanyeri ağarıncaya kadar bir esenliktir.

3- Noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah’a edilen senaları, Kur’ân-i Kerîm’i, duaları ve diğer zikirleri dinlemek ve ibadet eden, dünyadan yüz çeviren ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah’ın izniyle –yani emriyle- O’nun kitabını okuyan müminlere selam vermek üzere; Melekler ve Ruh – yani Cebrail (Allah'ın selâmı üzerine olsun) - bu gecede yeryüzüne iner.O gece Allah’ın velîlerine ve Allah’a itaat ehli için selâmdır (barış, huzur ve esenlikle doludur); Melekler Allah’ın velîleri ve Allah’a itaat ehliyle her karşılaştıklarında onlara selâm verir.

Kadir gecesinin amelleri:

Bu pek mubarek gece hakkında çokça müstehap amel rivayet edilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

Gusul, Kur’ân-i Kerîm okumak, Allah-u Teâlâ’yı zikretmek, Cevşen-i Kebîr ve Ref-i Masahif (Mushafların baş üstüne konulduğu) dua gibi rivayet edilmiş duaları okumak, Hz. İmam Huseyn’i (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ziyaret etmek, tanyeri ağarıncaya kadar Allah-u Teâlâ’ya karşısında alçalıp nefsini hakîr görmek ve zelîl bir köle olarak ibadet etmek…

Kur’ân’ın nazil oluşu

Birçok ulemaya göre Kur’ân-i Kerîm Hz. Peygamber’e (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) iki defa inmiştir:

Birincisi: Kadir gecesinde topyekün olarak inmiştir.

İkincisi: Hz.Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ümmeti ile ilahi vazifesinin başından şahadetine kadar olan geçirdiği müddet boyunca aşama aşama ve detaylı bir şekilde inmiştir.

Topyekün olarak inmekle kastedilen; Kur’ân’ın içerdiği marifetlerin ve Kur’ân’ın büyük sırlarının Hz.Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) kalbine inerek Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ruhunun Kur’ânî marifet nuruyla dolmasıdır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz biz onu kadir gecesinde indirdik.”

Detaylı iniş ile kastedilen ise; Kur’ân-i Kerîm’in belirli lafızlar ve birbirinin peşi sıra gelen ayetler halinde inmesidir. Bu lafız ve ayetler bazen; ilahi risaletin döneminde yaşanan ve yaşanacak olan olay ya da gerçeklerle bağlantılıdı. Tıpkı şu ayet-i kerîmede buyurulduğu gibi: “Elif, Lam, Ra. Bu kitab, ayetleri kesinleştirilmiş, sonra da Hakîm ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından uzun uzadıya açıklanmıştır.” (Hûd 1)


Kur’ân’ın aşama aşama inişinin özellikleri

İlki: Yirmi üç sene boyunca Hz.Peygamber Efendimiz’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) başından çok farklı olaylar geçmiştir. İslam’a davet döneminin başında yaşanan çok şiddetli sıkıntı ve zorluklar; daha sonrasında zaferler ve büyük ilerleyişler doğurmuştur. Her sıradan insan bu şartlardan ve sebeplerden etkilenecek; yaşananlar hem sözlerine hem de fiiliyatına yansıyacaktır. Ancak Kur’ân-i Kerîm; zayıflıktan güce, zorluktan kolaylığa ve hezimetten zafere kadar birbirinden farklı tüm şartlarda olayları takip edip üstün bir çizgide durdu. Olayların ve şartların tüm iniş ve çıkışlılığına rağmen bu tip durumlarda verilen sıradan ve gündelik insani tepkilerin hiçbiri Kur’ân-i Kerîm’e yansımadı. Birbirine zıt olan tüm şartlara rağmen hiç sapmayan ve eğilip bükülmeyen çizgisi; Allah kelâmı olduğunun bir diğer apaçık göstergesidir.

İkinci özellik: Kur’ân-i Kerîm’in aşamalı inişi Hz. Peygamber’e (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) devamlı bir manevi destekti. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Küfre sapanlar, “Kur'an ona bir defada indirilmeliydi” derler. Oysa onunla senin kalbini sağlamlaştırıp pekiştirmek için onu azar azar indirir ve onu ağır ağır okuruz.”

Eğer vahy her olayda yenilenirse kalbi çok daha kuvvetlendirecek ve elçiyi çok daha fazla destekleyici olacaktır. Bunun beraberinde elçiye bir meleğin inecek; ahdi tazelenip zafer umudu güçlenecek ve hak yolda maruz kaldığı ceza, eziyet, zorluk ve problemler elçinin gözünde küçülüp sineye çekilmeleri kolaylaşacaktır.

Bu sebeple Kur’ân Hz. Peygamber’i (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bazen sabretmekle emretmiş: “Onların söylediklerine karşı sen sabret ve onlardan güzel bir ayrılma tarzıyla kopup ayrıl.” (Muzzemmil Suresi 10. Ayet, Kadri Çelik meali) ve bazen de hüzünlenmekten alıkoymuştur: “Küfre sapanların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz güç ve izzet tümüyle Allah'ındır. O, işitendir, bilendir.” (Yunus Suresi 65. Ayet, Kadri Çelik Meali)

Üçüncü özellik: Kur’ân-i Kerîm eğitim ve bilimsel araştırma amacıyla yazılmış kitaplara benzemez; o insanı aklıyla, ruhuyla ve iradesiyle birlikte topyekün eksiksiz olarak değiştirmeye yönelik bir değişim operasyonudur. Temel hedefi ümmet yapmak ve uygarlık inşa etmektir. Bu işin de sadece bir kerede olması mümkün değildir, doğal olarak aşamalı bir şekilde gerçekleşmesi gerekir.

Bu yüzden de Kur’ân-i Kerîm’in aşamalı bir şekilde inişi zorunluydu. Böylelikle inşa sürecini yönetecek; temelleri tek tek inşa ederek cahiliyyenin köklerini ve birer hikmet sanılan uydurmalarını kökten yok edecektir. Şarabın yasaklanış öyküsü de bunun en iyi örneklerinden biridir.

Dördüncü özellik: İslam risalesi müşriklerin yönelttiği birbirinden farklı şüphe, itham ve sorularla karşı karşıya geliyordu. Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) tüm bunlara karşı uygun bir duruş ve yorum ile mukabelede bulunmasına ihtiyaç vardı. Bu da ancak aşamalı bir şekilde mümkün olabilirdi. Çünkü sergilenen bu düşmanca duruş ve etkinlikler aşamalı bir doğaya sahipti. Bu yüzden de saha içerisinde sürekli devam eden bir çözüm operasyonuna ihtiyaç vardı.

Belki de Allah-u Teâlâ’nın şu buyruğunun ardındaki bi hikmet de budur: “Onların sana getirdikleri hiç bir örnek yoktur ki biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.” (Furkan 33, Kadri Çelik meali)

Kur’ân-i Kerîm’in Kadr gecesinde inişi

Daha önce de tanımını yapmış olduğumuz gibi, Kadir gecesi; her bireye uygun bir biçimde insanlığın bir tam yıl boyunca yaşayacaklarının takdir kılındığı gecedir. Kur’ân-i Kerîm de insanlığın geleceğini ve varış yurdunu belirleyip insanlığı onu mutlu ve doğru yolda götüren kılavuz kitap olduğu için Kadir gecesinde inmelidir. Zira O gecede gelecek tayin edilir. Kur’ân-i Kerîm ile kadir gecesi arasındaki bu ilişki ne de güzeldir!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: