Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Şahadeti – II. Bölüm

Ümeyyeoğulları’nın Hz. İmam’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Katledilmesine Ortak Oluşu…

Hz. İmam’ın (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) katledilmesi komplosu sadece Haricîler ile sınırlı değildi. Aksine Ümeyyeoğulları; planlamasından maliyetinin karşılanmasına ve altyapısının hazırlanmasına varıncaya kadar İslam’ın başına gelen ve küfür ile nifakın yararlandığı bu fecî olayda aktif bir role sahipti. Emevîlerin Hz. İmam’ın (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) katledilmesine ortak olduğuna dair çok sayıda delil vardır. Onlardan bazıları şunlardır:

İlki: Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dostu Ebul Esved-i Du’elî; Hz. İmam’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) katledilişi sonrası bir mersiye şiiri yazmış ve Hz. İmam Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) katledilmesine Ümeyyeoğulları’nın ortak olduğunu belirtmişti. Şiirin bir bölümünde şöyle geçiyor:

Muaviye’e bin Harb’a bildiriyorum

Hüznümüze sevinenlerin gözü aydın olmasın!

Tüm insanların hepsinin en hayırlısının

(katli) ile faciasını,

Hem de namazın ayında mı yaşatıyorsunuz?!

Bineğe binen, onu süren

Ve gemiye binenlerin en hayırlısını katlettiniz!

Bu beyitlerin anlamı; insanların en hayırlısının Hz. İmam’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) olduğu, O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) katli faciası yaşatanın Muaviye olduğu ve O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) kanının dökülmesinden Muaviye’nin sorumlu olduğudur. Hiç kuşku yok ki; Ebu Esved, ancak iyice emin olduktan sonra bu suçtan Muaviye’yi sorumlu tuttu. Zira Ebu Esved, o sözü o zamanda ve şartlarda söyledikten sonra son derece ağır sıkıntılar yaşayacağını bildiği halde; aslı astarı olmayan bir iddia için durduk yere o eziyetin altına girmezdi. Zaten yalan söylemeye de ihtiyacı yoktu.

İkincisi: Bu komploda aslan payının Emevîlere ait olduğuna neredeyse kesin gözüyle bakmamızı sağlayan bir diğer husus da şudur: İbn-i Mülcem, meslek olarak Kur’an öğretirdi ve bu öğretiminin karşılığı olan rızkını da Beytulmal’dan (Devlet Hazinesi’nden) alırdı. Yani bugünkü tabirle devletten maaş alıyordu ve bu yüzden de geniş bir maddi imkana sahip değildi. O halde Hz. İmam’a (Allah'ın selâmı üzerine olsun) suikast düzenlemek için bin dinara kılıç alacak ve bin dinara da zehir alacak parayı nereden bulmuştu? Ayrıca Kutam’a üç bin dinar mehir, bir köle ve bir cariye alacak para ona nerden gelmişti? Bu nokta, bizlere onun Hz. İmam’a (Allah'ın selâmı üzerine olsun) karşı suikast düzenlemek için Emevîlerden maddi destek aldığını düşündürmektedir.

Üçüncüsü: Bazı Emeviler, esirler kervanı Şam’da Muaviyet oğlu Yezid’in (Allah lanet etsin) sarayına girince şöyle diyerek böbürlenmişlerdi:

“Ali’yi ve Ali evlatlarını öldüren biziz;”

“Hind’in kılıçları ve mızraklarla (öldürdük).”

“ Onların kadınlarını da Türkler gibi esir ettik,”

“Tos vurduk onlara, hem de ne tos!”

Bu, Vasîlerin Efendisi’nin (Allah'ın salât-u selâmları O’nun üzerine olsun) katledilmesinde asıl payın Emevilere ait olduğunun en açık delilidir. Zira kendi ağızlarıyla itiraf etmektedirler.

Vasîlerin Efendisi (Allah'ın selâmı üzerine olsun) için gökyüzünün kan ağlaması…

İbn-i Abbas şöyle diyor: “Müminlerin Emîri (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) Kufe’de katledildiği zaman üç gün gökten kan yağdı”

Said bin Museyyeb’den de şöyle rivayet olunmuştur: “Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın salât-u selâmları üzerine olsun) canı alındığı zaman yeryüzündeki hangi taş kaldırılırsa kaldırılsın altından ABİT kan bulunuyordu.”

İbn-i Şihab da şöyle demiştir: “Şam’a gittim. Gâzâ’ya gitmeye niyetlenmiştim. Abdulmelik’e selam vermek için yanına gittim. Onu bir çadır içinde, bir yatağın üzerinde otururken buldum. Kahyası ve halk yanından sus pus geçip gidiyordu. Ona selam verip yanına oturdum. “Ebu Talib’in oğlunun öldürüldüğü sabah Beyt-i Makdis’te ne oldu biliyor musun?” dedi. “Evet” dedim. “Gel” dedi. Halkın arkasından geçip çadırın arka yerine geçtim, o da yüzünü çevirip bana doğru eğildi ve “Ne olmuştu?” dedi. “Beyt-i Makdis’teki hangi taş kaldırılırsa kaldırılsın altında kan bulunuyordu” dedim. “Bunu senden ve benden başka bilen kalmayacak. Senden duymayacaklar” dedi. Ben de o ölünceye kadar hiç kimseye anlatmadım.”

Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti öncesi yapmış olduğu bazı vasiyetleri…

Ebu Cafer Muhammed bin Cerîr-i Taberî, “Tarih” adlı kitabında Ebul Ferece-i İsbahanî’nin “Mekâtil-ut-Talibiyyîn” kitabından şöyle naklediyor:

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın İsmi ile…

Bu Müminlerin Emîri, Ebu Talib oğlu Ali’nin vasiyetidir: Vasiyet ederim ki; Allah’tan başka ilah yoktur ve O’nun hiçbir ortağı yoktur, Muhammed de O’nun kulu ve Resûludür. O’nu Müşrikler hiç istemese de dinini tüm dinlere egemen kılmak için hidayet ve hak din ile göndermiştir. Ondan sonra ““Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun hiç bir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’am 162-163)

“İkinize de Allah'tan çekinmeyi, dünya sizi arasa, istese bile onu aramamayı, istememeyi vasiyet ederim. Ona ait bir şeyi elde edemediğiniz, elinizdekini yitirdiğiniz için de hayıflanmayın. Gerçeği söyleyin; âhiret ecri için iş görün; zâlime düşman olun, mazlûma yardımcı kesilin.”
“İkinize, bütün evladıma, ehlibeytime ve bu yazımın ulaştığı müminlere; Allah'tan çekinmeyi, işlerinizi düzene koymayı, aranızı uzlaştırmayı vasiyet ederim. Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun, Ceddinizden duydum, derdi ki: İki kişinin arasını bulmak, bütün (nâfile) namazlardan, oruçlardan üstündür.(Akraba arasında) kin (ve düşmanlık) ise dini tıraş eder.” Allah’tan başkasından güç yoktur. Akrabalarınızı gözetip sıla-i rahim yapınız; (yaparsanız) Allah sizlere hesabı kolaylaştıracaktır. Allah için, Allah için yetimleri koruyun, bâzı kere aç, bâzı kere tok bırakmayın onları; siz varken onlar kayıp (kimsesiz çocuklar) olmasın. (Yetim çocukların kimi kimsesi olun). Resûlullah’ın – Allah’ın salât-u selâmı O’na ve Ailesi’ne olsun- “Yetime o muhtaç olmayıncaya kadar bakan kimseye Allah cenneti farz kılar; tıpkı yetimin malını yiyen kimseye ateşi farz kıldığı gibi” dediğini işittim. Allah için, Allah için Kur’ân’a riayet edin; onunla amel etmekte başkaları sizi geçmesin. Allah için, Allah için; komşularınızı görün, gözetin bu, Peygamberinizin vasiyetidir; komşular hakkında öylesine tavsiyede bulundu ki onlar da mîrâsa girecekler sandık. Allah için, Allah için Rabbinizin evini ziyâreti, haccetmeyi bırakmayın; siz hayatta bulundukça boşlamayın o evi; çünkü o ev, terkedilirse mühlet bile verilmez sizlere; azap gelir çatar. Allah için, Allah için namazı gözetin; çünkü o, amellerin en hayırlısıdır ve o dininizin direğidir. Allah için, Allah için mallarınızla, canlarınızla, dillerinizle Allah yolunda cihad edin. Zira ancak iki kişi Allah yolunda cihad edebilir; biri hidayet İmamı, bir diğeri de hidayete üzere O’na uyan kimse. Allah için Allah için Peygamberiniz’in soyunu gözetiniz; sizin aranızda iken onlara zulmedilmesin. Allah için, Allah için; (dinde) bir şey uydurmayan ya da uyduranı aralarında barındırmayan ashabını gözetiniz! Zira Resûlullah (Allah’ın salât ve selâmı O’na ve ailesine olsun) onları vasiyet etmiş, içlerinden ya da başkalarından olup da (dinde) uydurma bir şey ortaya atanları ya da uyduranları aralarında barındıranları lanetlemiştir! Allah için, Allah için fakir ve miskinleri gözetiniz; geçiminize onları da ortak ediniz (geçim kaynağınızdan onlara da bir pay ayırınız). Allah için, Allah için kadınları gözetiniz; Resûlullah’ın (Allah’ın salât ve selâmı O'na ve Ailesine olsun) son sözleri şöyleydi “Sizlere iki zayıfı vasiyet ediyorum: kadınlarınız ve cariyeleriniz.” Sonra da şöyle dedi: “Namaz, namaz! Allah (yolunda) bir kınayıcıdan korkmayınız, O size sizin için (kötülük) isteyen ve size karşı zulmedenlere karşı yetecektir. İnsanlara, Allah’ın (Azze ve Celle) emrettiği gibi güzel konuşunuz. İyiliği buyurmayı, kötülükten nehyetmeyi bırakmayın; sonra kötüleriniz başınıza geçer; sonra da duâ edersiniz, icâbet edilmez size.Birbirinizi dolaşmanızı görüp gözetmenizi, birbirinizin ihtiyâcını gidermenizi, birbirinizden yüz çevirmemenizi, birbirinizden ayrılmamanızı vasiyet ediyorum. İyilikte ve takvada yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah'tan sakınınız, şüphesiz Allah; cezası pek çetin olandır. (Maide 2) Allah sizin gibi Ehlibeyt’i korusun, sizinle de Peygamberini korusun! Sizlerle en hayırlı veda ile vedalaşıyorum. Sizlere Allah’ın selâmını okuyor ve Allah’ın rahmeti il bereketlerinin üzerinize (olmasını niyaz ediyorum)!”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: