Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hizmetkârları savaş cephesinde…

Yüce Dini Merceiyet’in çağrısına icabet edip eğitimlerini tamamlayan Hz. İmam Huseyn’in ordusunun Komutanı’nın (Hz.Ebulfazl Abbas’ın Allah'ın selâmı üzerine olsun) hizmetkârları; Yüce Dini Merceiyet’in vatan ve mukaddes değerler müdafaası çağrısına icabet eden mücahit kardeşlerinin yanına, tekfirci cani çetelere karşı mücadele cephelerine gidiyor. Haşimoğulları’nın Dolunayı’nın(Allah'ın selâmı üzerine olsun) hizmetkârları; O’ndan ilham aldıkları azim, kararlılık ve sebat ruhuyla dolu bir şekilde; ilk istasyonları olan Mukaddes Kerbelâ’nın batısına, Nuhayb bölgesine giderek mevzileniyor.Hz. Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hizmetkârları; burada daha önce almış oldukları eğitimin gerçek hayattaki uygulamasını görme ve mücahitlerin yaşadığı, sıcak hava koşulları ya da diğer şartları bizzat yaşayarak tecrübe edinme fırsatı buluyor.

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Genel Sekreteri Vekîli Beşîr Muhammed Casim Rubeyî; sözünü ettiğimiz “(mücahitlerle) birlikte yaşam” kursları ve hedefi hakkında Uluslar arası El-Kefîl Ağı’na bazı açıklamalarda bulundu: “Yüce Dini Mercîi Seyyid Alî Huseynî Sistanî’nin (Allah bereketli ömrünü uzatsın) yayınladığı tarihi kifai cihat fetvasının etkisiyle Irak halkının evlatlar,; bu vatanın toprağını ve mukaddes değerlerini korumak için (savaş meydanlarına) koştu. Açıkçası Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’ndeki bizler için; (başkalarından önce) bizim mensubumuz bu ortamlarda olması gereklidir. (Mukaddes Türbe mensubu toplum için örnek oluşturduğundan dolayı). Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Genel Sekreteri Sn. Seyyid Ahmed Safî’nin düşüncesi bu konuyu bilfiil gerçeğe taşımak ve (Mukaddes Türbe) mensubunun savaş atmosferinin olduğu bölgelerden birinde hazır bulunması şeklindeydi. Seçilen bölge de Nuhayb bölgesi idi. Diğer bölgelere kıyasla savaş bölgesi sayılıyor ve düşmanla karşı karşıya gelinen bir yer. Savaşçıların özellikle şiddetli sıcak günlerinde ve mubarek Ramazan ayı günlerinde muzdarip olduğu sıkıntıların aynısı orada da var. O sebeple; daha ne kadar süreceğini bilmediğimiz bu savaşta savaşçılara cihat konusuna dair özel bir manevi destek sunma adına bu düşüncenin uygulanması fikri ortaya çıktı.”

“Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi mensuplarının yer aldığı bölgede sınır bekçilerinin yerlerinde sabit durması zorunlu değil. Bir bölgeden diğerine intikal ediyorlar. Bugün Nuhayb’deler; yarın Beled’de, Curf-en-Nasr’da ya da başka bölgelerde. Tüm vaktini ayırdığı cihad ve sınır bekleyerek geçiren savaşçı, Mukaddes Türbe’nin mensubunu yanında görüp ona destek çıktığını gördüğünde ona yönelik bir desteğin varlığını ve onu harekete geçiren bir manevi (faktör) olduğunu hissedecektir. “Birlikte yaşam” süresi iki hafta ile sınırlıdır. Ancak bu motivasyonu, bu hazır bulunuşluğu ve Mukaddes Türbe mensubuna ona her yere gitmeye hazır kılan ehilliği veriyor.”

“Cihad fetvasının kifai vacip olduğu (yani farz-i kifaye, farz-ı ayn değil) olduğu doğrudur. Ancak bunun karşılığında da herkes hazırlıklı olacaktır.Savaşçının düşmanla savaşmaya en üst hazırlık seviyede hazır kalması için bu duruşa destek sağlanıyor. Çünkü Irak, DAİŞ (DAEŞ, IŞİD) terörüne karşı savaşta dünyayı temsil ediyor. Zira DAİŞ’in ortadoğudaki merkezi Irak ve Suriye. Bu yüzden de daha önce belirttiğimiz gibi “birlikte yaşam”, (Mukaddes Türbe) mensubunun daha bilinçli ve daha hazırlıklı olmasını sağlıyor. Bu mesele de, Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nin bir yerlerden uyarladığı bir mesele değildir. Bir tek Mukaddes Hz. Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi,“birlikte yaşam” düşüncesini benimseyip gerçek hayatta bilfiil uygulamıştır.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: