Hz. İmam Sâdık (Allah'ın selâmı üzerine olsun) neden İmamet için beş kişiye vasiyet etti ve neden Mansur da onlardan biriydi?

Tıpkı diğer Ehlibeyt İmamları’nın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yaşadığı gibi İmamımız, Hz. İmam Sâdık’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da Mansur ed-Divanîkî’nin eliyle şehit oluncaya kadar birçok olay yaşadı.

Efendimiz, mezhebimizin İmamı ve hakikatleri açığa çıkaran İmam Hz. İmam Sadık’ın (Allah'ın salât-u selâmı üzerine olsun) başından geçen işte böyle bir olay aktaracağız.

Şeyh Kuleynî, Şeyh Tusî ve Şeyh İbn-i Şehraşûb Ebu Eyyub-i Nahavî’den Hz. İmam Sadık (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti öncesi yaptığı vasiyet hakkında şöyle naklediyor: “Ebu Cafer-i Mansur gece ortalık zifiri karanlık iken beni çağırttı. Ben de gittim ve yanına çıktım. Bir sandalyenin üzerine oturuyordu. Karşısında bir mum vardı ve elinde de bir mektup vardı. Selam verdim. Mektubu bana attı ve ağlamaya başladı.

Şöyle dedi: “Bu Muhammed bin Suleyman’ın mektubu. Bize Cafer bin Muhammed’in öldüğünü haber veriyor. İnna lillah ve inna ileyhi Racîun (Ancak Allah’a aitiz ve O’na geri döndürüleceğiz – üç defa bunu tekrar etti). Cafer gibisi nerede var?”

Sonra bana “Yaz” dedi. Ben de kitabın mukaddimesini yazdım. (*) Şöyle dedi: “Eğer bir adama vasiyet etmişte ona doğru git ve boynunu vur diye yaz”

Sonra cevap geldi: (Mektupta Cafer’in) beş kişiye vasiyet ettiği, onlardan birinin Ebu Cafer-i Mansur’un kendisi olduğu ve diğerlerinin ise Muhammed bin Suleyman, Abdullah, Musa ve Hamîde olduğunu yazıyordu.

Allame Meclisî (Allah O'na rahmet eylesin) şöyle diyor: “Hz. İmam (Allah'ın selâmı üzerine olsun), İmamet ilmi ile Mansur’un vasisini katledeceğini biliyordu. Bu yüzden de onu göstermelik olarak bu kişileri (vasilerine) ortak etti ve Mansur’un adını onların başına yazdı.Ancak vasiyet ile kastedilen diğerleri değil Hz. İmam Musa bin Cafer (Allah'ın selâmı üzerine olsun) idi. Ebu Hamza-ı Sumâlî’nin rivayetinde de geçtiği gibi ilim ehli bunu biliyordu… Şöyle rivayet olunmuştur: Ebu Hamza-ı Sumâlî gibi Şia alimleri bunu duyunca (işin iç yüzünü anladılar). Şöyle dedi: “İlk ikisine gelince onlar takiyye için. (Abdullah) Eftah ise eftah (kambur) olduğu için (fiziksel) eksikliği vardı ve İmam (fiziksel, zihinsel ya da ruhsal) hiç bir şekilde eksik olmaz. Bununla birlikte (Abdullah) şerî hükümler konusunda cahildi. (Hamide ile ilgili olarak da) kadın İmam değildir. O halde imamete Musa Kâzım tayin edilmiştir.” Ebu Hamza işte bu anlamı bildiği için vasiyeti duyunca şöyle demişti: “Hidayete bizi erdirip büyüğün ayıplarını bize açığa vuran, küçüğe işaret eden ve yüce bir işi gizleyen Allah’a hamdolsun”

Hz.İmam Sâdık (Allah'ın selâmı üzerine olsun) H. 148 senesi 25 Şevval günü şehit olmuştur. En meşhur rivayete göre Mansur’un ona yedirdiği zehirli üzüm sebebiyle şehîd olmuştur. Şehîd olduğu zaman altmış senelik bir mubarek ömür yaşamıştı. Bakî Kabristanlığı’nda, Dedesi Hz. İmam Zeynelâbidîn ile Babası Hz. İmam Muhammed Bâkır’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yanına defnedilmiştir. Şeyh Kuleynî Hz. İmam Musa Kâzım’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şöyle buyurduğunu nakletmiştir “ Ben babamı iki Şatvî (Mısırlı) elbise ile kefenledim. İhramını onlarla yapardı. Bir de gömleklerinden bir gömlek, Ali b. Huseyn’e (O'na selâm olsun) ait olan bir sarık ve (Hz. İmam Sadık’ın - Allah'ın selâmı üzerine olsun) kırk dinara satın almış olduğu bir bürde (Arap hırkası) ile (kefenledim)”

(*) Bizim bugünkü tabirle resmi yazışmalarda kullanılan antetli kağıdın nereden geldiğini belirten “antet” bölümünü yazdı. Editör
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: