Geleneksel olarak ölen kimsenin vefatından kırk gün sonra “kırkı” denilen anma düzenlenir. Kırkıncı günde vefat eden şahsın kabrine gidilir ve bir anma töreni gerçekleştirilir. Peki Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) “kırkı”nın yani “Erbain”i nasıl anlayacağız?
Bilindiği üzere rivayetler Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) şahadetinden sonraki kırk gün boyunca semânın (manâ aleminin) ve yeryüzü ehlinin karalara bürünüp O’nun için ağladığı, güneşin da O’nun için kızıl tutulma gerçekleştirerek ağladığı (yas tuttuğu) belirtilmiştir. Milyonların katıldığı bu ziyarete Erbain (kırk) ziyareti denmesinin sebebi; Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) şahadeti günü olan On Muharrem’den kırk gün sonra, yani yirmi Safer’de gerçekleştirilmesi. Bu günde ayrıca; Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) hane halkından geri kalanlar, Hz. İmam Zeynelabidîn (O'na selâm olsun) eşliğinde Şam’dan Medîne’ye dönüş yolunda Kerbelâ’ya gelmişlerdi. Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) Erbain ziyareti işte buradan başlamıştır. Bu günde Ehlibeyt (Hepsine selâm olsun) şehitlerinin mubarek başları Kerbelâ’ya getirilip defnedilmiştir. Bu günde ayrıca Medîne-i Münevvere’den Hz. Huseyn’i (O'na selâm olsun) ziyaret etmek için gelen Cabir b. Ensari (Allah O’ndan razı olsun) Kerbelâ’ya ulaşmıştır. Yani O’nu (O'na selâm olsun) ilk ziyaret eden kişi, büyük sahabî b. Ensari (Allah O’ndan razı olsun) olmuştur. Kabr-i Şerîf’in başında durunca hıçkırıklar içerisinde ağlamış, üç defa “Ya Huseyn!” demiş ve sonra da şöyle demiştir: “Seven sevdiğine cevap vermiyor! Nasıl cevap versin ki! Şah damarlarından akan kan taşmış (bedenini) boyamış, başın bedeninden ayrılmış! Şahitlik ederim ki sen Peygamberlerin Sonuncusu’nun evladısın, Vasîlerin Efendisi’nin oğlusun, takvanın halîfi (*)oğlusun,hidayetin evlâdısın, Abâ ehlinin beşincisisin,nakîblerin (ümmetin efendilerinin) Efendisi’nin oğlusun ve Hanımların efendisi Fatıma’nın oğlusun! Böyle olmaman mümkün mü! Elçilerin Efendisi’nin eli seni beslemiş, takvalıların kucağında yetişmişsin, imanın göğsünden süt emmişsin ve İslam ile sütten kesilmişsin! Diri iken pek iyi (pek pâk) idin, ölü iken de (öylesin)! Ancak müminlerin kalbi senden ayrılmakla hiç iyi (bir halde) değildir ve senin seçkinliğinden de asla kuşku duymamaktadır. Allah’ın selâmı ve rızvânı (hoşnutluğu) senin üzerine olsun. Şahadet ederim ki sen; Ağabeyin Muctebâ’nın onun üzere göçtüğü (şey) ile göçüp gittin...”
İşte bu yüzden H. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) ziyaretinin sayılıp dökülemeyecek kadar fazla faziletleri ve yüce bir sevabı vardır. Hz. İmam Sâdık’ın (O'na selâm olsun) açıkça ilan ettiği gibi Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) ziyaretçilerinin ziyaret ederken geçirdikleri günler onların ecellerinden sayılmaz. Bu sebeple Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) dostu müminler Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) ziyaretini ve özellikle de Erbain ziyaretini da etmek için birbirleri ile yarışıp rekabet etmektedir.
Hz. İmam Hasan-ı Askerî (O'na selâm olsun) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Müminin alametleri beştir: Elli bir rekat (**) namaz, Erbain ziyareti, sağ ele yüzük takmak, yüzünü (secdede) toprağa sürmek ve “Bismillahirrahmânirrahîm”i sesli söylemek.”
Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) katledilişinin yıldönümünden kırk gün sonra ziyaret edilmesinin ne kadar sevimli bir amel olduğuna işaret eden en açık ve en meşhur rivayet muhtemelen budur.Rivayet bu ameli müminin alametlerinden biri kılmaktadır. Bu başlı başına amelin ne kadar büyük bir amel olduğunu ifade etmek için yeterlidir.
(*) En yakın destekçisi, ayrılmaz dostu.
(**) Günlük farz namazlar on yedi ve nafile namazlar otuz dört olmak üzere toplamları elli bir rekat etmektedir.