“Tayy-ul Arz” mucizesi: Hz. İmam Hasan-ı Askerî’yi (O'na selâm olsun) Cürcân’a gidişi

Masum İmamlar (Hepsine selâm olsun) Allah-u Teâlâ ile özel bir ilişkiye sahiptir. Masum (herhangi bir hata yapma, kötülük yapma veya bunları aklından geçirme) ve İmamet (Önderlik, hidayet önderliği) makamlarına sahip olan Ehlibeyt İmamları (Allah'ın selâmı hepsine olsun) Allah-u Teâlâ ile özel bir ilişkilerinin bulunduğunu ve İmam olduklarını vurgulayan çok sayıda özellikleri vardır. Gayb ilmini bilmeleri ve gösterdikleri mucizeler, kerametler de bunlardandır. Hz. İmam Hasan-ı Askerî’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) de çok sayıda mucizeleri ve kerametleri vardır. Tarih kitapları bunları kaydetmiştir. Böyle bir günde – Yani Rebiülâhir’in üçüncü gününde – İran’ın Cürcan kenti Hz. İmam (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ile buluştu. Bu kent Bender Şah ile Şahrûd adlı bölgeler arasında yer almakta olup Kazvîn gölüne kıyısı vardır. Hz. İmam Hasan-ı Askerî (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dostlarından birine verdiği sözü tutmak ve mucizeleri ile kerametlerini göstermek amacıyla Samarra’dan Tayy-ul Arz (Anında konum değiştirme) kerameti ile bir anda Cürcân’a geldi.

Cafer b. Şerîf-i Cürcânî’den şöyle nakledilmiştir: “Bir yıl hacca gittim. (Hacca yolunda iken) Surre men Rea’da (Samarra’nın eski adı) Ebu Muhammed’in (Hz. İmam Hasan-ı Askerî’nin - O'na selâm olsun) huzurunda bulundum. Dostlarımız (hak sahiplerine vermek üzere) bana bir miktar para yüklemişlerdi. O’na bunları kime ödeyeceğimi sormak istedim. Ben daha hiçbir şey söylemeden şöyle buyurdu: “Yanındakileri hizmetkârım Marik’e öde.”

(Cafer diyor ki) Ben de öyle yaptım ve ödedim. Şöyle dedim: “Cürcân’daki şian (taraftarların) sana selâm söylüyorlar.”

“Haccını bitirdikten sonra dönmeyecek misin?” diye buyurdu. “Evet” dedim. Şöyle buyurdu:

“Bu günden yüz yetmiş gün sonra; Rebiülâhir başladıktan üç gece sonra Cuma gününde, gündüzün başında Cürcân’a gireceksin. Onlara benim o (günün) gündüzünün sonunda buluşacağımı bildir. Zira Allah seni ve seninle olanı selâmette kılacaktır. Öyleyse ailene ve evlatlarına doğru ilerle. Oğlu şerîfin bir oğlu olacak. Onu da Salt b. Şerîf b. Cafer b. Şerîf olarak adlandır. Allah onu da (özel bir makama) eriştirecek ve bizim evliyalarımızdan (özel dostlarımızdan) olacaktır.”

Ben de: “Ey Allah Resûlü’nün evlâdı! İbrahim b. İsmail Cürcânî sizin şianızdandır ve dostlarınıza çokça marufta (iyilikte) bulunmaktadır. Kendi malından onlar için yüz bin dirhemden fazla bir para harcamaktadır. O Cürcân’da Allah’ın nimetlerinin çokça uğradığı (varlıklı) kimselerdendir.”

Şöyle buyurdu: “Allah Ebu İshak İbrahim b. İsmail’in şiamıza yaptıklarını (kabul buyursun), günahlarını bağışlasın ve ona hak söz söyleyen (doğru ve) düzgün bir erkek evlat ile rızıklandırsın. O’na şöyle de: “Hasan b. Ali sana “Oğluna Ahmed ismini ver” diyor.”

(Ravî şöyle diyor) Ben de onun yanından ayrılıp haccımı yaptım. Allah sağ salim (haccımı tamamlattı) ve tam da O’nun dediği gibi; Rebiülahir ayının üçüncü günü olan Cuma gününde, gündüzün ilk vaktinde Curcân’a ulaştırdı. Dostlarım beni tebrik etmek için geldiler. Ben de onlara İmam’ın bana sözü ile onlara söz verdim“İmam bugünün sonunda sizinle bulaşacak. Öyleyse neye ihtiyacınız varsa hazırlanın. Ne kadar dileğiniz ve hacetiniz (yapılmasına ihtiyaç duyduğunuz şey) varsa hepsini beraberinizde getirin” (dedim)

Öğleni ve ikindiyi kıldıktan sonra hepsi evimde toplandılar. Vallahî bir anda Ebu Muhammed’in bize geldiğini hissettik. Biz bir arada toplanmışken gelip aramıza buyurdu. Önce O bize selam verdi. Biz de onu karşılayıp elini öptük. Sonra şöyle buyurdu: “Ben Cafer b. Şerîf’e bu günün sonunda size geleceğime dair söz verdim. Öğleni ve ikindiyi Surre Men Rea’da kılıp ahit (biat) tazeleyebilmeniz için size doğru (yola çıktım). İşte şu an da gelmiş bulunuyorum. Öyleyse ne kadar dileğiniz ve hacetiniz (ihtiyacınız, derdiniz) varsa hepsini toplayın (getirin).


İlk isteğini söyleyen Nazar b. Cabir idi. “Ey Allah Resûlü’nün evlâdı. Oğlum Cabir bir aydır göremez oldu. Allah’a dua et ona gözlerini geri versin.”

“Getir onu” diye buyurdu. (Getirince) elini onun gözlerine sürdü. Yeniden görmeye başladı. Sonra teker teker öne çıkmaya başladılar. Ona ne sordularsa ve O’ndan ne diledilerse yanıtlayıp gerçekleştirdi. Herkesin ne derdi ihtiyacı varsa hepsiniz çözüp onlara hayır duası ettikten sonra aynı gün gitti.”

Cürcan fıkıh, din, felsefe, astronomi vb birçok ilimde çok sayıda dahi ilim adamı yetiştiren şehirlerden biri olup eskiden adına Esterâbâd denirdi. Şu anda İran’ın kuzeyinde yer almaktadır. Cürcân da Esterâbâd’ın merkezinde yer alırdı. Şerîf-i Cürcânî, Mîr Damad-ı Huseynî, Fendersekî ve Emîn-i Esterabâdî gibi çok meşhur şahsiyetler buralıdır.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: