Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Seyyide Zeyneb’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) doğumunun ardından hüzünlü suskunluğu ve ağlaması…

Haşimoğulları’nın Hanımefendisi ve Hak yolun meşalesi Hz. Zeyneb-i Kubra’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) doğumu sevincinin yaşandığı şu günlerde adına O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hikmet ve dirayetlerle dolu mubarek yaşantısından bazı pasajların üzerinde durmak istedik.

Bu pek yüce makama sahip Seyyide’ye dair bir önemli hadise de şudur: Hz. Peygamber Efendimiz (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bu evlâdının dünyaya geldiği haberini alınca hızla Pâk Canpâresi Hz. Fatıma Zehrâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) evine gitmiştir. Takati kesilmişçesine üzüntülü bir hale bürünen Peygamberimiz (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) yeni torunun görünce gözyaşları mubarek yanaklarından süzülmüş ve onu bağrına basıp uzun uzun öpmüştür. Âlemlerin Hanımlarının Seyyidesi Hz. Fatıma (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bu manzara karşısında şaşırmış ve şöyle buyurmuştur: “Babacığım seni ağlatan nedir? Allah gözünü (hiç) ağlatmasın!”

Hafif kısık ve hüzünlü bir sesle şöyle cevapladı: “Ey Fatıma! Bil ki benden ve senden sonra bu kıza musibetler ve felaketler (döküldükçe) dökülecektir!”

Hz. Peygamber (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) kız torunun başına gelecek o dağları yerinden oynatan musibetleri bildirdi. Havvâ kızlarının içinde hiçbirinin imtihan olunmadığı gibi zorluklarla imtihan olacaktı. Canpâresi ve İlim Şehrinin Kapısı Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) hüznünü ve acılarını paylaştı. Akabinde Nebevî Hanedânın sadık takipçisi, Müminlerin Emîri’ne (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yeni doğan kızı için tebrik sunmak üzere geldi. O’nu kederli ve üzüntülü bir halde buldu. Kızının yaşayacağı musibetlerden ve facialardan söz ediyordu. Hz. Selmân da Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) acılarına ve hüzünlerine ortak oldu.

Rivayetler ayrıca şunu naklediyor: Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) canını teslim etmeye yakin bir zamanda Hz. Zeyneb Dedesi’ne gelip şöyle dedi: “Dedeciğim bir rüya gördüm. Bir fırtına esti ve dünyayı da içindeki her şeyi kararttı, karanlığa bürüdü. Beni de bir yandan öteki yana hareket ettirdi. Büyük bir ağaç gördüm. Esen rüzgarın şiddetinden ona tutundum. Derken rüzgar onu söktü ve beni yere attı. Sonra o ağacın güçlü dallarından birine tutundum. Onu da kopardım. Bunun üzerine (ağacın) bir başka koluna asıldım, onu da kırdım. İki dalına birden tutundum. Onları da kırdım. Bunun üzerine uykudan uyandım.” Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bunun üzerine ağladı ve şöyle buyurdu: “Ağaç dedendir. İlk dal da annen Fatıma’dır. İkincisi Baban Ali’dir. İki dal da kardeşlerin Hasanân’dır (Hasan ile Huseyn’dir). Dünya onları kaybetmekle kararacaktır. Sen de onların felâketinde matem kıyafeti giyeceksin.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: