Hz. Fatıma Zehra’nın (O'na selâm olsun) masum oluşu ve Tathîr ayetine dair….

İtikadımızın bir parçası da Nebîlerin ve Resûllerin masum oluşudur. Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) masum olduğunu söylediğimiz gibi Hz. İmam Ali’den (O'na selâm olsun) başlayan ve sonuncuları Beklenen İmam Hz. Mehdî (Allah-u Teâlâ pek mubarek çıkışını yakınlaştırsın) olan On İki İmam’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) da masum olduğuna îman ederiz. Bunların yanı sıra Hz. Fatıma Zehrâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da masum olduğuna îman ederiz. Hz. Zehra’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) sözü hüccettir. Yani dinen sözleri delil oluşturur ve dinen bağlayıcı bir referanstır. Peki Hz. Zehra’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) masum olduğuna dair delil nedir?

Alimlerden biri bu konuya akıl yoluyla bir delil getirmiştir ve âlimler de onun yolundan gitmiştir. Seyyid AbdulHuseyn Şerefuddîn el-Musawî “Ennassu- Fî – mukabilil- İçtihâd /Nassa karşı İçtihad” adlı eserinde şöyle diyor: “Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) “Fatıma benden bir parçadır” demiş olması büyük bir delîl oluşturur. Çünkü Hz.Peygamber-i Ekrem’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bir parçası olduğunu ifade etmektedir. Hz. Peygamber (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) masum olduğu için de bunu Hz.Zehra’nın (O'na selâm olsun) masum oluşuna delil gösteririz. Bu da iltizamî (bağlayıcı) delil olarak adlandırılır ve bu bir aklî delildir.”

Dikkat ettiğimizde Hz. Fatıma Zehrâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) makâmının akılların idrâk edemeyeceği bir makâm olduğunu görüyoruz. Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) “Allah, Fatıma’nın gazaplanmasına gazâp eder ve razı olmasına razı olur.” (Günümüz Türkçesiyle: Allah, Fatıma’nın öfkelenmesine öfkelenir ve hoşnut olmasına hoşnut olur.”) Allah-u Teâlâ’nın Hz. Fatıma (Allah'ın selâmı üzerine olsun)hata yapmaktan uzak masum bir şahsiyet değilken O’nun öfkelenmesine öfkelenmesi imkansızdır. Öyle olsa, yani Allah-u Teâlâ masum olmayan bir şahsın öfkesine öfke duysa; o şahıs hatalı iken öfkelenince de öfkelenmesini gerektirir. Bu da Allah-u Teâlâ’nın bir yanlış için yanlış yere öfkelenmesi anlamına gelir ki; her türlü noksanlıktan uzak olan Allah böyle olmaktan da çok çok uzaktır.

Öyleyse Hz. Fatıma (Allah'ın selâmı üzerine olsun) masum olduğu gibi öfkesi de ancak Allah-u Teâlâ’nın gazap edeceği şeylere olur. Öfkelenişi Allah-u Teâlâ’nın öfkesi ile tamamen örtüşen kimse de ancak hakkı işler, hata yapmaz ve bir göz açıp kapayıncaya kadar bâtıla meyletmez.

Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) eğer bir şahıstan söz ediyor ve herhangi bir söz ile onu delil gösteriyorsa bu O’nun ilahi mesajını bildirme vazifesi çerçevesinde yaptığı bir eylemdir. Bu sebeple hiçbir zaman göstermelik bir nezaket olsun diye ne bir söz söyler, ne bir iş yapar ne de herhani bir söz,hal ve tavrında hakkar aykırı bir aşırılığa kapılır. Tüm Müslümanlar da Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) sözlerinin, yaptıklarının ve onayının hüccet olduğunu kabul eder. Bu söz, fiil ve onay; şeriatı (dini hükümleri ve yasayı) oluşturan argümanlardır ve bu Allah-u Teâlâ’ya yakınlaşmak içindir.

Bunun yanı sıra Hz. Fatıma Zehra (Allah'ın selâmı üzerine olsun) tathîr (Ahzab 33) ayeti hükmü gereği masumdur. Bu da tek başına O’nun masum olduğuna bir dayanak olarak yeterlidir. Maksadımız O’nun; Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) abasının altına aldığı ve Allah-u Teâlâ’nın kitâbında haklarında şöyle buyurduğu “Ey Ehl-i Beyt! Şüphesiz Allah, (tekvini iradeyle) sadece sizden her türlü pisliği (manevî kiri) gidermek (uzak tutmak) ve sizi tertemiz kılmak ister” (Ahzab 33) beş kişiden biridir.

Haddâd-ı Hadremî’nin “Kavl-ul Fasl” adlı kitabında söylediği şu sözlerle yetineceğiz: “Tathîr ayetinin hadîsi sahîh, meşhur ve mütevâtir (İslamî kaynaklarda birbirinden farklı ve güvenilir kanallar yoluyla sıklıkla nakledilmiş olan) hadislerden biridir. Ümmet (bu hadis) üzerine ittifaka varmıştır (doğruluğu konusunda görüş birliği üzeredir). On yedi büyük hadîs hafızı tarafından hadisin sahîh olduğu söylenmiştir.Hadisi nakleden kanalların toplam sayısı elliyi bulmaktadır.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: