Hz. Ümmul Benîn’e (O'na selâm olsun) neden bu isim verildi? O’na bu ismi kim verdi?

Hz.Ümmul Benîn (O'na selâm olsun) eşinden Müminlerin Emîri ve Âlemlerin Rabbi’nin Resûlü’nün Halîfesi olduğu için ne onu saraylarda oturtmasını ne de onu bolluk ve refah içerisinde yaşatmasını istedi. Aksine O’ndan kendi adıyla çağırmamasını istedi. Adı Fatıma’ydı. Başka bir deyişle Âlemlerin Hanımlarının Seyyidesi Hz. Fatıma Zehrâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) adaşıydı.

Neden peki?

Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şöyle dedi: “Bana Fatıma ismi ile seslenme! Çünkü Hasan, Huseny, Zeyneb ve Ümmü Kulsüm (Hepsine selâm olsun) annelerini hatırlıyorlar ve bundan etkileniyorlar.”

Hz. Ümmul Benîn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) muazzam bir edebe ve ahlâka sahipti.

Müminlerin Emîri’nin (O'na selâm olsun) evlatlarının şehit annelerinin adının duyunca hüzünlendiğini görmüştü. Onlara annelere kaybetmiş olmanın hüznünü tekrar tekrar yaşatmak istemiyordu.

Bu yüzden de Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun) O’na “Evlatların Annesi” anlamına gelen “Ummul Benîn” lakabı ile hitap etmeye başladı. Bu Araplar arasında çok kullanılan bir lakaptı. Bu lakap da sırf Arap geleneğine uygun olsun diye verilmedi. Allah-u Teâlâ Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun) ile evliliğinden Hz. Ümmul Benîn’e (Onlar’a selâm olsun) her biri birer dolunayı andıran dört yiğit evlat verdi.

Kendi adıyla anılmamayı bile isteyecek kadar bu denli derin bir hassasiyet; gerçekten de vefâkarlığın zirvesi…

Her zaman Hz. Fatıma’nın yetimlerini (Hepsine selâm olsun) kendi evlatlarının önünde tuttu ve öz evlatlarını Onlar’a hizmet üzere yetiştirdi. Dört evladı da Hz. Huseyn’in (Hepsine selâm olsun) davası uğruna Aşûra günü Kerbelâ’da şehîd oldu. Medîne’ye acı dolu haber gelince önce Hz. Huseyn’i (O'na selâm olsun) sordu. O’na bir oğlunun şehîd olduğu haberini verdiler. Yine Huseyn’i sordu. İkinci oğlunun da şehîd olduğunu haber verdiler. Yine Huseyn’i sordu. Üçüncü oğlunun şehîd olduğunu haber verdiler. Yine Huseyn’i sordu. Hz.Abbas’ın (O'na selâm olsun) da şehid olduğu haberini verdiler. Beli bükülecek gibi oldu. Eliyle belini tuttu. “Kalbimi parçaladın” dedi ve neden Hz. Huseyn’i (O'na selâm olsun) anlatmadığı için sitem etti. En son Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) şahadet haberini verdiler… İşte o zaman asıl büyük üzüntüyü yaşadı…

Hiçbir zaman Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) dururken kendi evlatları zihnini meşgul etmedi. Hz. Huseyn’i (O'na selâm olsun) o kadar çok seviyordu ki; etinden kanından oğulları şehid olması pahasına sağ salim kalmasını umuyordu.

İman, Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) aşkı, vefâ, özgecilik, fedakârlık…

Hz.Abbas’ı dünyaya getirip yetiştiren anne işte böyle bir anneydi…



Hz. Ümmul Benîn (O'na selâm olsun) sadece bir evin hanımefendisi değil; bu ümmetin şu ana kadar yaşamış olan ve yaşayacak olan kadınlarının ve erkeklerin efendisidir. İsmi bu güne kadar ışıl ışıl parlamaktadır; ne hatırası unutulup gitmiş ne de itibarı azalmıştır. Asırlar boyunca adı ölümsüzleşmiş; asaletin, vefakârlığın ve hak dine hizmetin sembolü olmuştur. Hakkı ve hakikati arayanlara hak uğruna özverinin ve fedakârlığın ne demek olduğuna dair dersler vermiştir…

Selâm olsun Hz. Ummul Benîn’e, Kocası’na, uğurlarına adından bile feragat ettiği Yetimler’e ve başta Hz.Ebulfazl Abbas olmak üzere dört kahraman evlâdına…
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: