Receb-i Şerîf’in ilk günü: Muhammedî ilimlerin “Bâkır”ı ve nurlu meşalesinin dünyayı şereflendirmesi

  1. 57 senesinde Receb-i Şerîf ayının ilk günü, On iki Nur’dan biri olan Hz. İmam Muhammed Bâkır’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) dünyayı şereflendirmesi ile Nübuvvet Hânedânı Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) efradı, taraftarları (Şiası) ve dostları sevince boğulmuştur. Yeryüzünde ilim ve hikmet pınarlarını fışkırtacak olan bu Masum İmam’ın gelişi; Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hanedânı tarafından uzun süredir bekleniyordu. Zira Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) onlarca yıl öncesinden O’nun geleceğine işaret etmişti.

Hz. İmam Bâkır’ın mubarek nesebi şöyledir: Ebu Talib oğlu Ali oğlu Huseyn oğlu Ali oğlu Muhammed (Hepsine selâm olsun). Ebu Cafer künyesi ile meşhurdur. Validesi Hz. İmam Hasan-ı Muctebâ’nın kızı Hz. Fatıma’dır (Onlar’a selâm olsun). Zevcesi Muhammed b. Ebi Bekr’in oğlu Kasım’ın kızı Ümmü Ferve, Hz. İmam Cafer-i Sâdık’ın (O'na selâm olsun) validesidir. Başka zevceleri de vardır.

(Allah'ın selâmı üzerine olsun) ilimde engin bir deryâdır; marifette (bilişte) kimselerin erişemeyeceği zirveye erişmiştir. Tam lakabı gibi; yani “Bâkır-ul ilm: İlmi yaran, (yardıkça genişleten, açtıkça açan)” idi. Ulemanın ve halkın arasında sahip olduğu konum sebebiyle Ümeyyeoğullarının yöneticileri O’ndan çekinirdi. O yüzden de O’na açıkça zulüm etmeye girişmekten korkarlardı. Bu yüzden de O’nu zehirleterek şehîd ettiler.

(O'na selâm olsun) mantığının gücü ile tanınmıştır.Fıkıh, kelâm ve şerî hüküm alanlarında hüccetlerin (delillerin) keskinliği ve derinliği ile bilinmiştir. Kendi dönemindeki ulemâ O’na (Allah'ın selâmı üzerine olsun) soru sorup ilminden istifade etmek için uzak yoldan gelir ve meclislerine katılırdı.

Lakaplarından bazıları: Bâkır, Şâkir (şükreden) ve Hâdî (hidayete erdiren, doğru yolu bulduran)…. En meşhuru Bâkır’dır. Bu lakabı O’na Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) tarafından verilmiştir. “Bâkır” lakabının anlamı, sözlüklerde de belirtirildiği üzere; çok derin ilmi bilgiye sahip, ilmin gizli saklı sırlarını keşfedip ortaya koyan kimselere verilen bir lakaptır. (O'na selâm olsun) akaid,fıkıh, tefsir, hadis vb tüm ilimlerde başkalarından üstün oluşu ile ön plana çıkmıştır. İlminin enginliği ve derinliği; dönemin ilim, düşünce ve edebiyat önderlerince hayret ile karşılanıyordu.

Hz. İmam Bâkır (O'na selâm olsun) elli yedi sene yaşamıştır. Bunun üç senesi Dedesi Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile geçmiş, daha sonra da Babası Hz. İmam Seccâd (O'na selâm olsun) ile otuz dört yıl on ay yaşamıştır. Babası Hz. İmam Zeynelâbidîn’in (O'na selâm olsun) şahadeti sonrası başlayan İmamet vazifesi on dokuz yıl iki ay sürmüştür. Yani Babası Hz. İmam Seccâd ve Dedesi Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) kadar yaşamıştır. Müşerref hayatının başında Taff Vakıası’nın (Aşura olayını) ve Ümeyyeoğulları ile Kûfe’deki yandaşlarının eliyle yapılan katliamlara şahitlik etmiş; çocuk yaşlarda iken Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) başına gelen musibetleri görmüştür. Daha sonra da Ümeyyeoğulları’nın zalim yöneticileri tarafından Babası Hz. İmam Zeynelâbidîn’e (O'na selâm olsun) karşı işledikleri ve Babası’ndan sonra da yaklaşık yirmi yıl boyunca süren zulümlerine, eziyetlerine ve rezaletlerine tanıklık etmiştir.

Hz. İmam Zeynelâbidîn (O'na selâm olsun) oğlu Hz. İmam Muhammed Bâkır’ın (O'na selâm olsun) kendisinden sonraki Masum İmam ve Halife olduğunu birçok münasebette ilan etmiştir. Hz. İmam Seccâd (O'na selâm olsun) şöyle buyurmuştur: “Biliniz ki O (İmam Bâkır); İmam’dır ve İmamlar’ın babasıdır.İlmin madenidir; onu yardıkça yarar (açar,genişletir). Allah’a yemîn olsun ki O; insanlar içinde Resûlullah’a (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) en çok benzeyen kimsedir…” Yine bunun gibi birçok farklı yerde ve farklı ifadelerle Hz. İmam Bâkır’ın (O'na selâm olsun) bir sonraki İmam olduğunu ilan etmiştir.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: