Vefâtı hatırası ile: Hz. Hatice Kubra’nın (O'na selâm olsun) fazilet deryâsından damlalar…

Hz. Hatice’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) pek yüce bir makamı vardır. Şöyle rivayet olunmuştur: “Cebrail Hz. Resûlullah’a (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) inip Hz. Hatice’yi (O'na selâm olsun) sordu. Efendimiz (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) onu yerinde bulamayınca Cebrail şöyle dedi: “Geldiği zaman Rabbi’nin O’na selâm okuduğunu (söylediğini) bildir…” dedi.” Hz. Resûlullah’tan (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) kızı Hz. Fatıma’ya, annesi Hz. Hatîce’nin (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) vefâtından dolayı teselli verirken şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Cebrail (O'na selâm olsun) annen Hatîce’nin evinin Cennette; İmran kızı Meryem’in evi ile Firavun’un karısı Asiye’nin evinin arasında içi oyulmuş inciden olacağına ahit verdi. (O öyle bir evdir ki) onda ne bir gürültü (yaygara) vardır ne de bir bitkinlik (bitkin düşüren dertler, hastalıklar)…”

Müminlerin Annesi Hz. Hatîce Kubra (O'na selâm olsun) Allah-u Teâlâ tarafından cihan kadınlarının hiçbirinin sahip olmadığı üstün meziyet ve övülmüş huylarla özel kılınmıştır. Bunların Hz. Hatice’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) özel olduğu hiçbir tartışma kabul etmeyen gerçeklerdir. Bunlardan ilki Beşeriyetin en Hayırlısı Hz. Muhammed (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ile evliliği ve aralarındaki karşılıklı derin sevgidir. Hz. Hatice’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) her türlü kuşku ve nifaktan tertemiz kılınmış bir akideye sahipti. Hiçbir zaman herhangi bir küfür, şirk ya da bedbahtlık ile imanı zedelenmedi ya da imanının pürüzlendiğine dair herhangi bir şüpheli hâl ya da tavrı olmadı. Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ilahi mesajını bildirmekle görevlendirildiği andan itibaren Allah-u Teâlâ’ya teslimiyetini sunarak imanını ilan etti. Hiçbir zaman hem Mekke’nin dört bir yanında hem de Arap yarımadasının bazı şehirlerinde yayılmış olan putlara tapmadı. Kureyş’in yaygın inancı olan putperestliği hiçbir zaman benimsemeyerek Kureyş’in putperest liderlerine meydan okudu. Putlara tapmalarından ötürü de onlara öfke duyuyordu.

Hz. Hatice (O'na selâm olsun) sapasağlam ve son derece derin bir imana sahip bir mümine idi. İmanı kabul etmeye hazırdı. Bazı hadisler O’nun Hz. Peygamber (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ile ilahi mesajını kabul ettiği günün ikindisi iman edip O’nunla birlikte namaz kıldığını bazı hadisler de Hz. Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) aynı gün yani Pazartesi günü iman ettiğini ve Hz. Hatice’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) de Salı günü imanını dışa vurduğunu söylemiştir.

Hz.Hatice’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) iftihar kaynaklarından ve O’nu hem genele hem de en özel kılanlara üstün kılan gizli kalmış menkıbelerinden biri de Müminlerin Emîri Hz. İmam Ali’nin ve Masum Evlatları’nın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) velâyetini henüz bununla mükellef kılınmadan ve henüz bu farz kılınmadan evvel kabul etmiş olmasıdır. Zira Hz. Fatıma Zehra’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) doğduğu gün kendi kulağıyla O’nun Pâk İmamlar’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) isimlerini tek tek andığını duymuştu. O zaman Müminlerin Emîri’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) sahip olduğu makamı anladı. Hz. Hatice (Allah'ın selâmı üzerine olsun) vahyin gereğini ve ilahi emirleri yerine getirmek için var gücüyle çalışıp didiniyordu. Hz. Hatice (Allah'ın selâmı üzerine olsun) aynı zamanda Pâk İmamlar’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) da iftihar kaynaklarındandır. Zira Onlar, O’na (Allah'ın selâmı hepsine olsun) mensup olmak ile övünmüşlerdir. Kerbelâ’da Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) karşısındaki topluluk ile konuşurken şöyle buyurmuştur: “Ninem Huveylid kızı Hatîce’nin bu ümmetin kadınları içinde ilk Müslüman (kadın) olduğunu biliyor musunuz?”

Hicretten üç yıl önce mubarek Ramazan ayının onuncu gününde Hz. Hatice Kubra (O'na selâm olsun) Rabbi’nin (Azze ve Celle) nidâsına icabet ederek ahret yurduna intikal etmiştir. Bu söylediğimiz tarih O’nun Hz. Ebu Talib’in (Onlar’a selâm olsun) vefâtından kırk beş gün sonra vefât ettiğini belirten rivayete göredir. Bunun dışında Hz. Hatîce Kubra’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) vefâtının başka bir tarihte vukû bul söyleyen görüşler vardır. Bazısı 23 Receb’de, bazısı 27 Receb’de, bazısı 29 Receb’de, bazıı Ramazan ayını başında, bazısı Ramazan ayının 12’sinde, bazıları Hz. Ebu Talib’in (O'na selâm olsun) vefâtından üç gün sonra gerçekleştiğini söylemiş ve diğerleri de başka tarihlerde gerçekleştiğini ifade etmiştir.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: