Allah’ın ayında oruç tutmanın bazı faziletleri…

Ramazan ayı Allah’ın (Azze ve Celle) şereflendirdiği bir aydır. O’nda Kur’ân’ı indirmiş,diğer aylardan faziletli kılmış; günlerini en üstün günler, gecelerini en üstün geceler ve vakitlerini en üstün vakitler kılmıştır… Bu ay hanif İslam dinini ve merhamet olunmuş ümmet olan İslam ümmetini farklı kılan özelliklerdendir… Zira nefesler onda tesbih ve zikir olarak, uyku da onda ibadet ve itaat olarak sayılır. Bu nimet daha önce hiçbir ümmete verilmemiştir.

Tıpkı Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) buyurduğu gibi: “O sabrın ayıdır… Muvâsâtın* ayıdır… Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu ateşten azad oluştur.”

Bu mubarek ayda sayılıp dökülemeyecek kadar çok faziletler vardır. Bunlardan bazısı Hz Resûlullah’tan (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) naklolunan şu hadislerde anlatılanlardır: “ Ramazan ayı Allah’ın (Azze ve Celle) sizlere orucunu farz kıldığı bir aydır. Her kim iman edip (hesap gününde mükafatını Allah’tan görmeyi umarak) onu oruç tutarsa annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlarından (sıyrılıp) çıkar”

(Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) yine şöyle buyurmuştur: “Mükafatını hesap gününde Allah’ta bekleyerek oruç tutan bir mümin yoktur ki Allah (Azze ve Celle) ona yedi hasleti (özelliği) farz kılmış olmasın:

İlki: Bedenindeki haram çözülüp (gider)

İkincisi: Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden uzaklaştırılmaz.

Üçüncüsü: Babası Hz.Adem’in (O'na selâm olsun) işlediği yanlışın keffaretini ödemiş olur.

Dördüncüsü: Allah (Azze ve Celle) onun için ölüm sarhoşluğunu (can çekişmeyi) kolaylaştırır.

Beşincisi: Kıyamet gününün açlığından ve susuzluğundan güvende olur.

Altıncısı: Allah ona ateşten (kurtuluş) beratı verir.

Yedincisi: Allah ona cennetin leziz yemeklerinden yedirir.

* Muvasât sözcüğü Türkçe’ye farklı şekillerde çevrilebilen bir sözcüktür. Teselli, taziye, başkasının acısını paylaşma vb gibi anlamlara gelebilmektedir. Ancak özel bir anlamı daha vardır. Arapça’da birinin bir şeye kendi ihtiyaç duyduğu halde başkasını öne geçirmesine ve o ihtiyaç duyduğu şeyi ona vermesine isâr denir. Muvasât ise bunun bir seviye daha ötesidir. Muvasât kişinin sevdiğinin ihtiyaç duyduğu şeyden sevdiği bundan hiç fayda görmeyecek olacak olsa bile feragat etmesidir. Hz.Ebulfazl Abbas’ın, Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) susuz olduğu için su içmekten kendini alıkoyması gibi. Hz. Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) suyu içmemesi Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) susuzluğunu gidermeyecekti; çünkü uzaktaydı. Ancak Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) buna rağmen Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) su içmeden su içmeyi reddetti. Muvasât işte budur.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: