Yüce Dini Merceiyet’ten Irak’ı müdafaa eden savaşçılara davranışlarında İslami ve insani ölçütleri gözetmeye ve sivilleri korumaya yönelik tavsiyeler

Yüce Dini Merceiyet farklı inanç ya da etnik kökenleri ile birlikte tüm Iraklılara karşı eşit mesafede durmayı ve art niyetli medya ile satın alınmış uydu kanallarının suistimal edebileceği noktaların üzerinde durmayı adet haline getirmiştir. Bu yüzden de teröre karşı savaş verirken sivillere zarar verebilecek herhangi bir eylemin gerçekleşmemesine yoğunlaşmıştır. Bu da dünyanın dört bir yanında gerçekleşen askeri operasyonların çoğunda yaşanan bir olgudur. Bu yüzden de Yüce Dini Merceiyet buna karşı olunmasının, gerçekleştirilen herhangi bir askeri ilerleme esnasında işin insani boyutuna ve terörün gaspettiği toprakları temizlerken sivillerin herhangi bir zarar görmemesine çok önem vermekte ve bunun için birçok talimat verip tavsiyede bulunmuştur.



Yüce Dini Merceiyet temsilcisi ve Mukaddes Hz. Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Şerî Mütevellîsi Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî (İzzeti daim olsun) tarafından 17 Haziran 2016 (11 Ramazan 1437) Cuma günü Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhının ana avlusunda kıldırılan Cuma namazının ikinci hutbesinin bir bölümü de işte buna ayrıldı. Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini tekfirci DAİŞ (DAEŞ,IŞİD) teröristlerine karşı müdafaa eden Irak ordusu, güvenlik güçleri ve gönüllülere yönelik bölümde Yüce Dini Merceiyet temsilcisi şunları söyledi:



“Günümüz Irak tarihinin sayfalarına kahramanlık ve fedâkârlık destanları yazan yiğit savaşçılarımızın şuna dikkat etmesi zarurîdir: Savaşın gayesi DAİŞ çetelerinin kontrol ettiği bölgelerden vatandaşları kurtarmaktır. Onlara (o vatandaşlara) kardeşleri ve bacıları olarak; kendilerini de bu karanlık düşünceye sahip yabancı güruhtan Iraklıları kurtarmak için gelmiş olarak bakmalılardır. (Bu güruhun) başkalarını tekfir edip katledilmelerini helal sayan karanlık düşüncesi ve bunu pratiğe döktüğü vahşice uygulamaları İslam’dan da insanlıktan da uzaktır. Irak tarihi buna benzer bir vahşiliğe şahitlik etmemiştir. (Savaşçılar) hedeflerinin intikam almak, saldırmak vb olmasından sakınsınlar ve buna dikkat etsinler. Bu vazifelerini şerî, ahlakî ve insanî ölçütlere uygun bir biçimde yerine getirebilmeleri için iki hususun varlığı zorunludur:

1- En üst düzeyde kendine, davranışlarına ve savaşta yaptıklarına hakim olmak. Aziz bir sevdiklerini savaşırken yitirmenin hüznü ve üzüntüsü, yaralı birinin durumunu görmekten dolayı acı, öfkeye kapılmışlık ya da infiale kapılmak onları; öldürdükleri (teröristlerin) cesedine müsle yapmak (organlarını kesip aşağılamak), ya da yaralı halde ele geçirdiklerini katletmeye, kuşku duydukları bir evi patlatmaya, savaştıkları kimselerin yakınlarının malını yağmalamaya ya da suçsuz sivillerin malına el koymaya sevk etmesin.

2- Herkes ile insani ve İslami ölçütleri gözeterek muamelede bulunsunlar. Savaşan saldırgan ile bununla bir ilgisi olmayan vatandaşı ayırt etmek zorunludur. Savaşın hedefi; Irak halkına ait olan ve terörist çetelerin şeklini yozlaştırıp silmeyi istediği o uygar, insani ve milli kimliği korumaktır. Sonra (aynı) tavsiye ileri yaşta olanlar, kadınlar ve çocuklar için (bir kez daha) vurgulanıyor. (Iraklı) uydu kanallarının çoğunda gördüğümüz şu fotoğraflar ne kadar da yüce ve ne kadar güzel fotoğraflar! (Bunlardan birinde) silahlı kuvvetlerimiz, mücahitlerimiz bir aileyi güvende olacakları bölgeye götürebilmek için ailenin üyesi yaşlı adamı sırtlarında taşıyor. Ya da bir çocuğu besliyorlar. Ya da korku içinde bir kadını yatıştırıyorlar. Ya da bir hastaya tedavi yapıyorlar. Ya da siviller için bir barınma yeri hazırlıyorlar.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: