Ramazan ayının on beşinci günü: Hz. İmam Hasan-ı Muctebâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) mubarek doğum günü yıldönümü…

İslam ümmeti Ramazan ayının on beşinci gününü idrak ediyor. Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) ve dostlarının gönüllerinin sevince büründüğü bu özel gün; hicri üçüncü sene gerçekleşen Hz. Resûlullah’ın torunu (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Hz. İmam Hasan-ı Muctebâ’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) doğumunun yıldönümüdür.

Mubarek nesebi: Ebu Talib oğlu Ali oğlu Hasan (Allah'ın selâmı hepsine olsun). Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ilk torunudur. Müşerref Künyesi: Ebu Muhammed’dir. Lakaplarından bazıları şunlardır: Seyyid (Efendî), Sibt (Kız evlattan gelen torun), Emîn (Pek güvenilir), Hüccet, Berr (İyilik dolu), Nakî (pek Pâk), Zekî (çok tezkiye edilmiş,ilim ile beslenmiş, arındırılmış), Muctebâ (Seçilmiş), Zâhid (Dünyadan – dünyevîlikten- yüz çeviren


İsminin verilişi: Hz. Fatıma Hz. Hasan’ı (Onlar’a selâm olsun) dünyaya getirince Hz. Resûlullah Hz. Ali’ye (Allah-u Teâlâ Onlar’a ve Pâk Ehlibeytleri'ne salât etsin) “O’na isim koy!” diye buyurdu. Hz.Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) de “O’na ancak dedesi isim koyar” dedi. Bunun üzerine Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) “Rabbim’den öne geçecek (önce davranacak) değilim” diye buyurunca Hz. Cebrail (O'na selâm olsun) indi ve şöyle dedi: “Ey Muhammed! Allah bu yeni doğan çocuktan ötürü seni kutluyor ve O’na Harun oğlu Şubber’in ismini ver buyuruyor. Anlamı Hasan’dır”

Hasan Arapça dilinde güzel ve güzel erkek gibi anlamlara gelir.

Hz. İmam Hasan (O'na selâm olsun) kendi çağında insanların içinde en çok ibadet edeni, en zahid olanı, en faziletli olanı ve en üstün olanıydı. Hacca yürüyerek giderdi. Hatta bu yürüyüşünü de çıplak ayaklı olarak yaptığı söylenmiştir. Ölüm anılınca ağlardı. Sırattan geçiş anılınca ağlardı. Allah-u Teâlâ’ya sunulmak anılınca öyle bir iç geçirirdi ki neredeyse bayılacak sanılırdı. Aynı şekilde (O'na selâm olsun) küçüklüğünden beri zekâsı ve bilgeliği ile tanınırdı. Yedi yaşında ve hatta daha küçük iken Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) meclislerine katılır, Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) konuşmalarını ve inen ayetleri dinler, sonra da eve gelerek Pâk Validesi Hz. Zehra’ya (Allah'ın selâmı üzerine olsun) tüm duyduklarını hiçbir eksiklik ya da fazlalık olmadan aynen aktarırdı. Muhterem Babası Hz. İmam Ali (O'na selâm olsun) eve gelince zevcesinin Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) tüm sözlerinden ve bildirdiklerinden eksiksiz bir şekilde haberdar olduğunu görürdü. Kaynağını sorunca da “Oğlun Hasan’dan” cevâbını alırdı.

(Allah'ın selâmı üzerine olsun) sınırsız keremi ile tanınıyordu. Rivayetlerde üç defa tüm mal varlığını Allah yolunda bağışladığı, hak etsin ya da etmesin kendisine açılan hiçbir eli geri çevirmediği ve kendisine ihtiyacını yazılı olarak veren herkesin ihtiyacını karşıladığı anlatılmıştır. Keremi o denli çoktu ki Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hepsi cömert olmasına rağmen Kerîm-i Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) denince Hz. İmam Hasan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) kastedilir.

Allah-u Teâlâ bizleri kendi keremi hakkı için Kerîm-i Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) velayetinden ayırmasın ve onun cömertliğine yaraşan şefaatinden mahrum eylemesin!
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: