Yüce Dini Mercii Ayetullah Uzma Seyyid Ali Huseynî Sistanî (Allah uzun ömürler versin) bürosu H. 1437 (bu yıl) için; bir kişinin Ramazan ayı orucuna ait fıtre zekâtının 1500 (bin beş yüz) Irak Dinarı olduğunu ilan etti.
Fıtre zekâtının miktârı bir “sâ’”dır. Sâ’ ise genelde azık olarak bilinen buğday gibi yiyeceklerden 750 gr ağırlığı kadarıncadır. Doğrudan gıda malzemesinin kendisi yerine bu malzemenin tutarı da verilebilir. Açıktır ki bu tutar ülkeden ülkeye göre farklılık göstermektedir. Yüce Dini Merceiyet bürosunda bunun Irak’taki tutarı 1500 Irak Dinarı olarak tespit edilmiştir.
Fıtre zekâtının böyle adlandırılmasının sebebi Fıtr (Ramazan) bayramında farz olmasıdır. Aynı şekilde o zekâtı vereni ölümden koruyup pâklandırması sebebiyle “bedenlerin zekâtı” olarak da adlandırılır. Fakîhlerin çoğunluğunun ilmî risâlelerinde belirttiği gibi bulûğ çağına ermiş olan ve bir yıllık azığına sahip olan herkesin üzerine farzdır. Üzerine fıtre zekâtı farz olan herkes Fıtır bayramı gecesinde (bayram gününden önceki gece) uzak, yakın, küçük ya da büyük fark etmez onlara bakmakla yükümlü olduğu her bir şahsın adına fıtre zekâtını çıkarmalıdır. Hatta eğer Fıtır bayramı gecesinin hemen öncesinde güneş battığında ona misafir gelmiş ise o misafirlerin her birinin adına da fıtre zekâtı ayırmalıdır.
Fıtre zekâtının çıkarılmasının vakti ise Şevval ayının hilâlinin görülmesi ya da Ramazan ayının otuzuncu gününün güneş batımı ya da gecenin bayram gecesinin olduğu sabit olduğu (kesinleştiği) zamandır. Zira o zaman farz olur. Bunu o vakitten önce çıkarmak doğru değildir. Böyle yapmak; namazı farz olduğu vakitten önce kılmak gibidir. Ancak şu olabilir: Bu meblâğ fakire bayram gecesinden önce borç niyeti ile vermek ve bayram sabit olduktan sonra o verdiğini fıtre olarak sayılmasına niyet edebilir. Fakire veriliş vakti ise bayram namazını kılan kimse için bayram namazı öncesidir. Bayram namazı kılmayan kimse için de bayram günü öğleden öncesidir. Eğer fakire o dönem boyunca ödemezse farz oluşu ortadan kalkmaz; yine ödemelidir ve öderken de “mutlak kurbet” kastıyla niyet etmelidir. (kurbet Allah-u Teâlâ’ya yaklaşmak demektir.)
“Fıtre zekâtı kimlere verilmelidir” sorusuna gelince; fıtre zekâtı, şerî açıdan fakir ve miskin tanımına uyan, kendilerine malın zekâtının verilmesinin helâl olduğu kimselere verilmelidir.