Şevval ayının ortası: Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Hz.Hamza’nın (O'na selâm olsun) şehâdeti hatırası…

Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) amcası Hz. Hamza’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti hatırasının yıldönümünü idrak etmekteyiz. Hz. Hamza (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hicretin üçüncü yılında Şaban ayının on beşinci gününde Uhud savaşında müşriklere karşı savaşırken şehîd olmuştur. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah bu savaşta Âl-i İmran Sûresi’nin 166. Ayetini indirmiştir: “İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen, Allah'ın izniyledir ve müminleri belli etmek (ayırt etmek) içindir.”

Rivayetlerde Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Medîne’de ilk sancak verdiği kimsenin Hz. Hamza (Allah'ın selâmı üzerine olsun) olduğu belirtilmiştir. Onu Şam’dan gelen ve başlarında Ebu Cehil’in yer aldığı 300 kişilik bir Kureyşli piyade taburuna karşı koyması için otuz kişilik bir takımın başında yollamıştı. İki taraf arasında herhangi bir çatışma yaşanmamış ve Hz. Hamza’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) takımı Medîne’ye sağ salim geri dönmüştü.

Hz. Hamza (Allah Ondan razı olsun) hicretin ilk yılında Buvât,Ebvâ ve Benî Kaynukâ gazâlarında Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) sancağını taşımıştı. Büyük Bedir savaşında da pek güzel bir şekilde mücadele etti ve Kureyş’in büyük savaşçılarından yedi tanesini cehenneme yolladı.

Hz. Hamza (Allah Ondan razı olsun) Uhud savaşında da hazır bulundu. Çetin çarpışmalarına ve yiğitliklerine düşmanları da şahitlik etmiştir. Bedir savaşında Arapların meşhur savaşçılarını öldürdüğü için Mekke’li müşrikler O’na çok şiddetli kin besledi. Onun için tuzak kurup fırsat kollamaya başladılar. Bedir’de öldürülen babası Utbe’nin ve kardeşinin intikamını almak isteyen Utbe’nin kızı Hind, Uhud savaşından önce Habeşistanlı bir köle olan Harb oğlu Vahşî’yi ayarladı. Ona eğer Hamza’yı öldürürse çok mal vereceğini vaad ederek kandırdı.

Vahşî süngü (kısa mızrak) atışları ile meşhurdu. Araplar o zaman bu silahı pek bilmiyordu. Çünkü bu silah Habeşistanlılar’ın silahıydı.

Vahşî Uhud savaşında yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Hamza’yı gözlüyordum. İnsanları kılıcıyla çarçabuk biçiyordu. Karşısına ne geçerse geçsin (nasıl bir düşman durursa dursun) katlediyordu. O yüzden çarçabuk süngüme davranıp ona fırlattım. Karnının alt kısmına saplandı. Düştü ve cansız bir halde yerde uzandı. Ben de askerlerden uzağa çekildim. Hind’e Hamza’nın (O'na selâm olsun) öldüğü haberi ulaşınca geldi ve karnını yardı.Ciğerini çıkarıp ağzına aldı ama ağzında tutamayıp tekrar tükürdü.”

Savaş bitince Hz. Hamza’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bedeni Uhud dağındaki vadinin karnında bulundu. Müsle yapılmıştı. (Cahiliye Arapları tarafından düşmanın ölmüş bedenini parçalanmasına müsle denirdi). Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) O’nu görüncü ağlayıp şöyle buyurdu: “Senin (musibetine) benzer bir musibet başıma gelmeyecektir. Şimdiye kadar şu duruştan (şu karşılaştığım durumdan) daha hiddetli durmuş değilim.” Sonra O’nun defnedilmesini emretti.

Hz. Hamza’nın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti Nebevî hicretin üçüncü senesinde gerçekleşmişti. Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) O’nun için etkileyici sözlerle dolu bir ağıt okudu. Bir kısmında şöyle dendiği zikredilmiştir: “Ey Allah Resûlü’nün amcası, Allah’ın arslanı ve Allah Resûlü’nün arslanı! Ey Hamza; ey hayırları işleyen, ey dertleri gideren! Ey Hamza; ey Allah Resûlü’nün yüzündeki (başındaki kötülükleri) kovan; ey (bu kötülüklerin O’na ulaşmasına) manî olan!...”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: