Diri evlâdının yasını tutan kadın: Şehit anası

Türbe’nin güvercinleri ortadan kayboldu. Çok değerli bir mücevher; dualar içerisinde uğurlandı. Ölümünden sonra yeniden doğmuştu. Ne kadar zeki bir çocuktu. Verimli ağaca, şah damarından akan kana boyanmış bir gül atmıştı. Şaşılacak bir şey yoktu gerçi. O Gaziriyye (Kerbelâ çölünü) şah damarıyla ölümsüzlük ile sulayan o mukaddes şah damarından almıştı feyzini. Kerbelâ toprağından ve Aşûra olayından doğma bir yiğitti o…

Salihlerin yolundan gitti. Ali Ekber’in parıl parlayan yüzünün nuru hep gözlerinin önünde oldu. Hz. Hasan’ın oğlu Kâsım’ın açtığı yoldan ilerledi ve ab-ı hayat pınarını buldu. Yoldan gitti ve kervâna yetişti.

Zulme asla boyun eğmeyen asil bir ruha sahipti. Fırat’ın onu abdest alırken gördüğünde mahcup olduğu o yiğit savaşçının izinden gidinceye dek gözüne bir damla uyku girmedi. Yola çıktığı kervan onu Irak’ın çöllerine götürdü. Ayaklarında cesaretinden gelen bir sarsılmazlık vardı, yüzünü de ölüm ile sarmıştı. Savaş vakti sağı adeta Musa’nın asasını atıyor; yeryüzündeki rezillerin aldatıcı iplerine isabet ediyor ve hepsini yutuveriyordu. Meydana indiğinde Irak etrafında dönen bir kuyruklu yıldız gibiydi. Halka ve mukaddes değerlere dadanmaya kalkan şeytanları kasıp kavuruyordu. Ne güzeldir şu genç; toplar susup kurşunların ıslıkları kesilince susadığını hissediyor. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Şehit Torunu’nın aziz kızı Sekîne’yi anıyor. Dünya lezzetlerinin kırbasını atıyor ve bu sefer kalkıp kendi savaşmaya başlıyor.

Ana karnında ona can üflendiğinden bu yana dertliydi. Tüm organların parçalandığı bir yerde yeniden doğdu. Vakti sürekli sabır sınavları ile geçti durdu. Ancak “Lebbeyke Ya Huseyn” diyerek hücuma kalktığı zaman bu sefer sınanan değil, ders veren oldu.

Bu dünyada yaşamayı gayeleri olarak görmeyen, ölüme duydukları istek de hiçbir zaman yok olmayan yiğitlerdendi. Onların ruhları Yaradan’a yükselip ölümsüzleşmişti. Ardlarında ise yığılmış cesetler bırakmışlardı.

Allah onları çağırınca O’nun için göçüp giden ve feleği gidişleri için hüzünle doru bırakanlar için her zaman ağlayacağız. Onlar pak kanları ile vatanın pahalı olduğunu öğrenip satanlardan vatanlarını satın aldılar.

Onlar Allah’ın; gönüllerindeki bu hüzünden tastamam bir bahar ekeceğinden hiç kuşku duymayan yiğitlerdi. Çünkü Allah’a güvenmişler, hayatlarını yaşamışlar ve asla umudu kesmemişlerdi.

Bu yüzden de…

Eğer yaslı ana, evladını yitirmiş baba, facia yaşamış bacı, beli bükülen kardeş, dul kalan eş ve yetim evlat dünya hayatını ölüymüş gibi yaşıyorsa bu Ölünce Firdevs-i Âlâ da doğan bu yiğidin özlemindendir…
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: