Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nden Berlin’de düzenlenen Arkeoloji Konferansı’na aktif katılım

Müze Böl. Bşk. Sadık Lazım
Berlin Arkeoloji Enstitüsü’nün daveti üzerine Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’ne bağlı El-Kefîl El Yazmaları ve Nadir Eserler Müzesi, Mukaddes Türbe’yi temsilen Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen “Irak’ta ortaçağ mimarisi; kasıtlı yıkım ile bakım ve restorasyon (çalışmalarının karşılaştığı) tehlikeler” konulu arkeoloji konferansına katıldı. İki gün boyunca süren konferansta belirtilen konuya dair birçok tez ve tartışma sunuldu.

Müze Bölümü başkanı Sadık Lazım Uluslararası El-Kefîl Ağı’na konferans ile ilgili açıklamada bulunarak şunları söyledi: “Konferansa iki konu üzerinden katıldık. İlkinde Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi örneğinden yola çıkarak Irak’taki Mukaddes Türbeler’in tarihi anıtlar olduğu konulu bir araştırma sunduk. (Çalışmamızda) Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nin arkeoloji ve tarihi miras kanunları kapsamında arkeolojik otoriteye bağlı bir (kurum olduğunu) ve Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nin Irak Mukaddes Türbeleri’nden biri olduğunu, Türbe’nin hem Irak için hem de İslam âlemi için ayrı bir özellik taşıdığını ve 1801’deki Selefî saldırısı ile 1991 yılında Mubarek Şaban ayı İntifadası sonrası (Saddam diktası tarafından gerçekleştirilen) yakılma ve yıkım olayları gibi tarih boyunca yıkım, yağmalanma ve soyulmalara maruz kaldığını (anlattık).”

“Aynı şekilde araştırmamızda Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’nin Şerî Mütevellisi Seyyid Ahmed Safî’nin (İzzeti daim olsun) diliyle tarihi ve miras niteliği taşıyan binalara saldırılması hakkındaki görüşünü belirttiğine işaret ettik ve şöyle dediğini (aktardık): “Bizler şu anda; din ile ve insanlıkla alâkası olmayan bazı alçakların yüzünden Dünyada bir insani kriz yaşıyoruz. Ellerinin uzandığı mimari eserlere saldırmaya başladılar. Bu insanî bir problemdir. İnsanlık şu anda çok ağır bir bedel ödemektedir. Bu yüzden sadece yetkililer değil, uygarlık ehli herkes şehirlerinin ve ülkelerinin tarihi yönlerini ölümü göze alırcasına savunmalıdır.”

“Araştırmamızda Mukaddes Türbe’nin tarihi miras ve arkeolojiye sahip çıkma şuurunun sonucunda kurulan El-Kefîl Yazma ve Nadir Eserler Müzesi’nin ve akademik kurumların yanı sıra Irak’ın içindeki ve dışındaki arkeolojik kurumlar arasında bir köprü haline dönüştüğünün üzerinde durduk.”

“Araştırmamızda aynı şekilde Yüce Dini Merceiyet’in arkeolojik mevkileri gereksiz ve boş yere kullanma, arkeolojik eserlere sahip olma ve bunlarla ticaret yapılmasının haram olduğuna dair fetva verdiğine değindik.”

Sadık Lazım çalışmasının sonunda konferansa katılanlara şunları söyledi: “Bizler arkeolojik eserlerimiz ve tarihimizi koruyup başlarına gelen trajedilerin tekrar etmesini engelleyecek ve bunun önünü alacak her türlü icraatta sizi destekliyoruz. (Ayrıca) Mukaddes Türbeler tarafından temsil edilen mimari mirasın belgeselleştirilmesine yönelik emeklerin yoğunlaştırılmasını temenni ederiz.”

Sadık Lazım’ın işlediği ikinci konu ise bu konferansın arkeolojik ve tarihi eserler ile ilgilenen kurumların birbirileri ile ilişki kurmak ve ilişkilerini geliştirmek için global bir fırsat oluşuydu.

Konferans sonunda katılımcılar Sadık Lazım’ın söylediklerinin ardından; Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi de dahil olmak üzere Irak tarihi ve kültürel mirasının korumasına yönelik ana hatları net bir strateji doğrultusunda ciddiyetle ve şeffaflıkla çalışılması ve bu tarihi ve kültürel mirasın içerdiği ve kapsadığı değere yaraşan bir şekilde ön plana çıkarılması temennilerinde bulundu.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: