Tüm kafilelerin Arafat’a doğru yola çıktığı bir günde Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) kafilesini Irak’a doğru hareket etmeye iten sebep neydi?…

Hacılar Allah-u Teâlâ’nın evinin haccının yapılması çağrısına; Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ise iyiliği emretmeye, kötülükten sakındırmaya, ümmeti ıslah etmeye ve tağutlara karşı cephe almaya çağıran ilahi emre icabet etti. İnsanları biat etmeye zorlayan, ümmetin mirasını ve hayırlarını zayi eden, Hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) sünnetini tahrif eden ve O’nun Ehlibeyti’ne (Allah'ın selâmı hepsine olsun) ve hürmetlerine riayet etmeyen Emevîlerin zulmüne ve zorbalığına karşı çıkmak üzere Kerbelâ’nın bulunduğu Irak topraklarına doğru hareket etti…



Bu yüzden de Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) Arefe günü ziyaretinde müminler insanları karanlıklardan ayrılığa çıkaran İslam dinine biat tazeleyerek hoşgörülü mesajına bağlılıklarını yeniler.



Siyer ve tarih bilginleri Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) ihramını çözüp haccını umreye dönüştürmesi, hemen ardından da terviye gününde (Zilhicce’nin sekizinci günü) hızla Mekke’den Irak’a doğru yola çıkmasının ardında yatan en önemli sebebin Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) Emevilerin O’nun yapmak istediği kıyama erken doğum yaptırmaya kararlı olduklarını hissetmesi olduğunu söylemektedir. Zira Emevîler Hz. İmam Huseyn’e (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hac günleri esnasında suikast düzenleyip orada kanını dökmeyi planlıyordu. Hz. İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) de İslam dininin düşmanı Emevilere fırsat vermemek için derhal Mekke’den çıktı.



Allâme Muhakkık Seyyid Haşim Maruf el-Hasanî (Allah O'na rahmet eylesin) Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) erken çıkışından söz ederken şöyle diyor: “ (Mekke’den) çıkıp Irak’a gitmeye karar vermişti. Sonuçlar ne olursa olsun. Hz. Müslüm b. Akîl (Allah Ondan razı olsun) yazdığı mektuplarda O’nu acele etmeye çağırıyor ve insanlardan görüp duyduğu ısrarı anlatıyordu.”



“Yezid ve yardakçıları da Kûfe’de olan her şeyden haberdardı. Bunun için hac mevsimini suistimal ederek suikastçilerinden büyük bir kısmı yaydılar. Kabe’nin örtüsüne tutunuyor olsa dahi öldüreceklerdi. Bunu hissedince ihramını çözdü ve Mekke’den Zilhicce’nin sekizinci günü çıktı. Mescid-i Haram’da öldürülürse kimvurduya gitmekten korkuyordu. Çünkü öyle öldürülmesi (Kerbelâ’daki katledilişi gibi) zalimlerin ve tağutların gözlerinden uykuyu silip süpüren o sonuçları doğurmayacaktı.



Eğer Yezid’in emrettiği ve Yezid’in babasının daha önce Hz. İmam Ali’nin (O'na selâm olsun) katledilmesi için yaptığı planda olduğu gibi O’nu Mescid-i Haram’da Allah’ın evinde namaz kılarken öldürebilmeyi başarsalardı; insanlar arasında “O bir haricinin kılıcıyla öldürüldü” diye propaganda yapacaklar ve tıpkı Babasının kanının dökülmesinden uzak olduklarını iddia ettikleri gibi O’nun da kanının dökülmesi ile hiçbir ilgileri olmadığını söyleyeceklerdi. Böylece sözleri tarih boyunca sanki bir gerçekmiş gibi yayılacak (ve işin iç yüzü açığa çıkmayacaktı).



O’nun (O'na selâm olsun) Mekke’den çıktığı geceyi anlatan rivayetlerde; sabahında çıktığı gecede kardeşi Muhammed b. Hanefiyye ile vedalaşırken şöyle buyurduğu geçmiştir: “Kardeşim; Yezid b. Muaviye’nin bana suikast düzenletmesinden korktum. Çünkü o zaman O’nunla (O’nun öldürülmes ile) bu evin (Allah’ın evinin) hürmeti çiğnenmiş olan kimse olacağım.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: