Bayram günü; sevinç,süslenme ve neşelenme günü müdür?

Arapça “îyd- Bayram” kelimesi “Avdet- uzun bir süre ortalıklarda görünmemenin ardından geri dönüş” kökünden türemiştir. Tıpkı insan eğer sevdiğinden uzun bir süre uzak kaldıktan sonra geri dönmesi gibi. Çünkü uzun süre sevdiğini göremeyen insanın gelişi ile sevdiği için sevinç ve mutluluk vesilesi olur. Bir nevî gelişi onun için “bayram” olur.

Eğer sevdiğini bekleyen insana “Bunca süredir göremediğin sevdiğini onunla buluşmaya duyduğun özlem kadar onu nasıl bulmak istersin?” diye sorulsa vereceği cevap: “Selâmetle, sağlıklı bir halde ve onun en son gördüğümden bu yana en iyi durumda görmek isterim” der.

“Peki ya tam tersi olursa?” diye sorulursa: “Eğer geri döndüğünde onu bıraktığımdan çok daha kötü halde, başı önde ve bitkin bir halde bulursam bu gelişi benim için hüzün, acı ve kedere sebep olur.”

Bizler tüm bayramlarımızda ve bunlardan biri olan, bu günlerde yaşamakta olduğumuz Kurban bayramında hayatımızın yeni ve aydın günlerini karşılamaktayız. Bu gün uzun süren bir ayrılığın bitişi sayılmaktadır. Yorgunluk, çalışma ve mücadele ile dolu bir sürenin sonunda yeni bir döneme girilmiştir. Öte yandan aynı yükler ve çilelere maruz kalınacak yeni bir dönemin anahtarı da sayılmaktadır. Bu yüzden bayram mümin insanın kalbine sevinç yaşatmalıdır. Amel edip çabaladığı ve uğraşıp didindiği yorucu bir dönemden sonra yeniden afiyet ve sağlığa kavuşmuştur. Çabalarını ve emekleri ona uzun süre sonra geri dönen sevdiğine takdim edeceği hediyeler olacaktır. Sevdiği de; teşekkür edip onlarla gurur duyduğu bu hediyeleri koruması, onları sandukasında ve hediyeler sergisinde özenle koruyup saklamasını tenbihleyecektir.

Üzücü olan şu ki; Müslüman toplumlarda İslamî bayrmlar özel maneviyata sahip ibadet günlerinden, insanları bir araya getiren ve ümmeti kardeşlik, saygı, dayanışma ve sevgi üzere birleştirip yaşadıkları sorunları birlikte çözdüren münasebetlerden süs, karşılıklı böbürlenme, yeme içme, israf ve bayramın kılınış felsefesine aykırı boş uğraşlar günlerine dönüşmüştür.

Hz. İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bir bayramda şöyle buyurmuştur: “Bu (bayram) ancak Allah’ın O’nun orucunu kabul ettiği ve (ibadet ile ayakta geçirdiği geceler/vakitler) için teşekkür ettiği kimselere bayramdır. Allah’a karşı gelinmeyen ( Allah’ın emrine karşı gelinecek işin yapılmadığı) her gün bayramdır.”

Öyleyse kişiye; kişinin nefsini ıslah ettiği, onda hidayetini artırdığı ve kendini helâk edecek işlerden kaçındığı bir gün olarak dönen her gün bir bayramdır.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: