Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) kampından örnek kadınlar: Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yardımına koşması için sevdiği kocasından boşanan kadın

Tarihin onun iftihar edilecek duruşlarını kaydettiği, seçkin kadınların rütbesini verdiği, hakkı ne kadar derinden tanıdığını ve hakka ne kadar bağlı olduğunu açığa çıkardığı ve hem İmamı’na hem eşi Zuheyr b. Kayn’a karşı ne kadar üstün bir edebe sahip olduğunu ortaya koyduğu bir hanım: Kûfeli Dulhem bint-i Amr.

Bu hanımefendi kocasının dosdoğru yola gelmesini sağlamıştır. Çünkü kocası Zuheyr b. Kayn Ehlibeyt’e (Allah'ın selâmı hepsine olsun) bağlı değildi; hatta Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) çizgisine zıt olan Osman b. Affan çizgisinden gidiyordu. Ancak o ve eşi Kûfe’ye doğru giderken yolları Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) kervanı ile kesişti. Çok geçmeden Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) elçisi geldi. Zuheyr’in çadırının kapısında durdu ve “Ebu Abdullah beni gönderdi; ona gitmen için (ona gitmeni istiyor).” Bunun üzerine Zuheyr’in meclisini korkunç bir sessizlik kapladı. Zuheyr ve beraberindeki topluluk Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile aynı yoldan gitmekten bile hoşlanmıyordu. Şimdi Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) elçisi O’nunla buluşmaya çağırmıştı.

İşte tam da o anlarda o bilge ve mümine hanım sessizliği ve şaşkınlığı deldi. Dulhem kocasına döndü ve kalplerde birikmiş kirleri ve pasları patlayan bir yanardağ gibi dışarı atan şu sözleri söyledi: “Zuheyr, Resûlullah’ın evlâdı sana elçi göndermiş; gitmeyecek misin? SubhânAllah! Gidip söyleyeceği sözleri dinlesen (bari)…” Sonra da gitti.

Zuheyr bunun üzerine Ebu Abdullah Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) kampına gidip söyleyeceklerini dinlemeye karar verdi. Zuheyr aniden kendini Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) huzurunda otururken buldu. Ayakları onu kampa getirmişti. Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile konuşup kıyamının hedeflerini açıklayınca değişti. Kesin bir karar aldı: Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Reyhânesi’nin kervânına katılacaktı.

Sonra da topluluğuna döndü. Müjde almış gibi sevinçli bir haldeydi. Sonra eşine döndü. Onu boşayacaktı. Onu sevmediğinden değil, tam tersine sevdiği ve ailesine yetişmesini istediği için. Şahadete karar vermişti. Ona cesur kararını açıkladı ve hakkın kervanına katılacağını söyledi.

Dulhem bunun üzerine ayağa kalktı ve ağlayarak onunla vedalaştı. Sebat içerisinde şöyle dedi: “Allah senin için (bunu) seçti… Senden kıyamet gününde Huseyn’in (O'na selâm olsun) Dedesi’nin yanında beni anmanı istiyorum…”

İşte böyle; Zuheyr dünya hayatına özgü ve güzel olan ne varsa hepsiyle boşamış oldu. Sonra da Hz. Huseyn’e (O'na selâm olsun) şöyle dedi:“Vallahi dünya kalacak olsa ve (bu dünyada) ölümsüz olacak olsaydık; ama sana yaren olup derdine ortak olmak için ondan ayrılmamız gerekseydik gene seninle ayaklanmayı onda kalmaya tercih ederdik.”

Zuheyr eşini ve dünyayı boşamıştı. Eşi de dünyayı ve süslerini boşadı; kocası şehîd olmak konusunda tereddüt etmesin diye çekindiği için eşinin kararına boyun eğdi.

Bu hanımefendinin fedâkarlığı eşinin hem inanç hem düşünce açısından tamamen değişmesine vesile oldu. Bu da başka kadınlarda az rastladığımız bir şeydir. Hem kocasının görüşlerini yanlışlardan arındırdı; hem de O’nun Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) yareni olmasını ve davası uğruna fedakarlıkta bulunmasını sağladı.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: