“Savaşmak üzerine öyle bir genç karşılarına çıkmıştır ki; yaratılışıyla, ahlakıyla ve konuşmasıyla insanlar içerisinde Senin Resûlün’e en çok benzeyen kimse O’dur”

Kerbelâ’daki Huseynî matem alayları Hz. İmam Huseyn’in ve Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhlarının yanı başında; hidayet nişanelerinden ve Haşimoğulları’nın yüce gençlerinden birinin tarihi duruşlarını andı. İslami iradenin ve fedâkârlığın ne demek olduğunu somutlaştıran bu şahsiyet; İslam’ın ilkelerine en ufak bir kuşku duymaksızın iman eden bir mücahit olarak Kerbelâ çölünün ufkunda doğmuş ve başlı başına bir dava haline gelmiştir.

Semavî risaletin ve nurlu meşalenin taşıyıcısı Hz. Muhammed (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) ailesinden dünyaya gelmiştir. Nübuvvet planının ve yaratıcı (üretken) Muhammedî yolun uzantısını oluşturan seçkin bir tabakadandır ve fedakâr ve mücahit gençlerin en harika örneklerinden biri olmuştur.

O; Ebu Talib oğlu Ali oğlu Huseyn oğlu Ali’dir. (Allah'ın selâmı hepsine olsun) Hicrî 33 yılında Şaban ayının on birinci senesinde dünyaya gelmiştir. Bazıları da H.38 senesinde dünyaya geldiğini söylemiştir.

Annesi: Mesud-i Sakâfî oğlu Ebi Urve kızı Leyla. Mesud oğlu Ebi Urve; İslam’a giren dört efendiden biriydi ve tanınmış büyük şahsiyetlerdendi.

Künyesi: Ebul Hasan’dır (O'na selâm olsun). Ebu Hamza Sumâlî’nin Hz. İmam Sâdık’tan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) O’nun hakkında naklettiği ziyaretinde şöyle denmektedir: “Yanağını kabre koy ve üç defa şöyle de: “Sallallâhu Aleyke Ya Ebelhasen/ Allah sana salât eylesin ey EbulHasan!”

Lakabı: Bu şehîd efendimize “Ekber” yani “Daha büyük” lakabı verilmiştir. Çünkü O’nunla aynı ismi taşıyan Hz. İmam Ali Zeynelabidîn’den (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yaşça daha büyüktür. Hz. İmam Seccâd (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bunu açıklamıştır.İbn-i Ziyad (Allah’ın laneti onun üzerine olsun) O’na “Allah Ali’yi öldürmedi mi?” diye sorduğunda Hz. İmam (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şöyle buyurdu: “Benden daha büyük bir kardeşim vardı; adı Ali’ydi. O’nu öldürdünüz.”

Aşûra günündeki duruşları: Rivayet olduğu üzere Aşûra gününde Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostları şehid olduktan sonra geriye hane halkı ve yakınlarından başka kimse kalmadı. İlk öne çıkan Hz. Ali Ekber (O'na selâm olsun) idi. “El-Cenâh/Kanat” adı verilen bir ata binmişti. Babası’ndan (O'na selâm olsun) savaşmak için izin aldı. O da izin verdi. Sonra O’na O’ndan umut kesmiş birinin bakışıyla baktı, gözleri çözüldü ve gözyaşları akmaya başladı. Ağlayıp şöyle buyurdu: “Allah’ım onların aleyhine sen şahit ol. Karşılarına savaşmak için öyle bir genç çıkmıştır ki; O yaratılışıyla, ahlakıyla ve konuşmasıyla insanlar arasında Senin Resûlün’e en çok benzeyendir.”

Sonra Hz.Ali Ekber (O'na selâm olsun) savaşmaya başladı. Savaşırken okuduğu şiirde şöyle diyordu:

Ben Ali oğlu Huseyn oğlu Ali’yim!

Allah’ın evine andolsun biz Peygamber’e (yakınlık hususunda) evlayız.

Tallahi bize sözde evlat (haramzade) hükmedemez

Size kılıçla vurup babamı korurum

Haşimî Alevî (İmam Ali oğlu) bir gencin darbesini (üstünüze indiririm)

Bir süre savaştıktan sonra babasına geri döndü ve “Baba, susuzluk…” dedi. Bunun üzerine Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) O’na şöyle dedi: “Sabret habibim; akşam olmadan Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) seni o (içeceği) en bol olan kasesi (kupası, kadehi) ile sulayacaktır.”

Bunu birkaç defa yaptı. Munkiz el-Abdî O’nu ordusundakilere karşı şiddetle saldırırken gördü ve nefreti ile saldırıp arkadan mızrakla vurdu ve yere serdi. Sonra etrafını sardılar ve kılıçları ile onu parçaladılar. Ardından Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) geldi ve başının önünde durdu. Şöyle buyurdu. “Seni öldüren topluluğu Allah öldürsün oğulcuğum; Rahmân’a karşı ve Hz. Resûl’ün hürmetini çiğneme (konusunda) ne kadar da küstahlar!”

Sonra (O'na selâm olsun) gözleri yaşlarla doldu ve şöyle buyurdu: “Senden sonra dünyanın başına küller olsun!” Sonra ailesindeki delikanlılara “kardeşinizi taşıyın” dedi. Onlar da onu katledildiği yerden kaldırdılar ve Hz. Huseyn’in (O'na selâm olsun) otağının önüne koydular.

Pâk Kabri: Hz. İmam Zeynelabidîn Hz.Ali Ekber’i, Hz. Huseyn’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yanı başına koyup oraya defnetmiştir. Başka bir yere değil de özellikle oraya defnetmiş olması makamını yüceliğinden haber vermektedir.Nitekim tarih boyunca bu insanların Hz. Ali Ekber’in (O'na selâm olsun) yüce sıfatları ile faziletli meziyetlerini daha iyi bir şekilde tanımasına vesile olmuştur.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: