“Gerçekten bu Aşûra sahnesi; 1400 sene öteye geçmiş ve şu anda savaş meydanlarında bekleyen aziz kardeşlerimizin canlarına ve bedenlerine işlemiştir.”

“Gerçekten bu Aşûra sahnesi; 1400 sene öteye geçmiş ve şu anda savaş meydanlarında bekleyen aziz kardeşlerimizin canlarına ve bedenlerine işlemiştir.Bu savaşçılık ve yiğitlik hallerini Aşûra mektebinden aldıklarını gözlerimizle gördük ve bunu onların dudaklarından işittik. Aşûra mektebi; çok zamanın ve asırların geçmesine rağmen doğurgan bir okuldur.”

Bu sözler Yüce Dini Merceiyet temsilcisi ve Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Şerî Mütevellîsi Seyyid Ahmed Safî (İzzeti daim olsun) tarafından 14 Ekim 2016 (12 Muharrem 1438) Cuma günü Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhının ana avlusunda kıldırılan Cuma namazının ikinci hutbesinden. Aşûra gününden Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarını iki yönden ele alarak cesaretlerini, yiğitliklerini, atılganlıklarını ve basiretlerini işleyen Seyyid Safî; Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarının cesaret yönü ve bugüne yansımalarını işlediği bölümde şöyle devam etti:

Bazılarından şöyle dediklerini duyduk: “ On kişilik bir duruma ihtiyacımız olduğunda görevi yapmak için otuzdan fazlası atılıyordu. Ölüme doğru büyük bir kuvvetle ve yiğitlikle atılıyorlardı; hem de bazılarının imkanlarının azlığına rağmen.”

Cesaret; insanın ölümle arasında birkaç an kalacağını bildiği bir yola atılmasıdır... Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarından Dahhak gibi bir iki kişi hariç (Dahhak b. Abdullah el-Meşrikî) kimse sağ kalmadı. Her biri gidiyor savaşıyor, sonra dönüyor, sonra yeniden savaşıyor ve şehîd oluncaya kadar böyle devam ediyor. Böylece birbirilerinin ardı sıra hepsi şehîd oldu... Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarının tümü Aşûra günü bitimine kadar şehîd oldular. Sayılarının azlığına rağmen; sahip oldukları cesaret savaşın ömrünü uzattı. Çünkü düşmanlar Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) ile açık açık karşı karşıya gelmiyorlardı. 72 ya da 82 kişiye karşı sayısı o denli çok bir ordunun savaşı bir saat ya da daha az sürer... Eğer tek bir saldırı ile onlara saldırmış olsalardı savaş biterdi... Ancak Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarının sahip olduğu cesaret savaşın ömrünü uzattı. Savaş kuşluk vaktinde başladı. Namaz sonra bitti.

Onların cesaretlerini anlatan şeylerden biri de şu: Onlardan biri Hz. İmam Huseyn (O'na selâm olsun) namazını bitirinceye dek O’nun önünde duruyor (ve O’nu koruyordu)... Hiç kuşku yok ki insanın; diye göğsünü, kalbini ve kuvvetin oklar karşısında siper etmesi ve Hz. İmam Huseyn’e (O'na selâm olsun) ok isabet etmeyecek şekilde sarsılmamadan ve yalpalamadan durabilmesi cesarettir.

Gerçekten de tarih boyunca bu yiğitlik türünden bir duruşla muzaffer olmuş değiliz... Evet; şu anda kahramanlar bu okuldan (ilham ve manevi destek) almaya çalışıyorlar, başardılar da. Güçlü bir (ilham ve manevi destek) aldılar ve bilfiil güçlü ve cesur kalplerle düşmanlarla karşı karşıya geldiler (ve mücadele ettiler). Bu gençlerin arasında yaşı 17’yi aşmamış delikanlı da var; yaşlı da. (Yaşlı olan) kendini yaşları 80’i aşmış olan Habib b. Mezâhir’e ve Muslim b. Avsece’ye benzetiyor. Bu gözlerimizle gördüğümüz bir gerçek. Yüksek moralleri, dinlerinin gücü... Düşmana saldırmak ve ölüme doğru atılmaktan öyle bir lezzet alıyorlar ki; anasından süt emen bebek gibi keyifleri yerinde... O halde bu sahnenin önemli olan kısmı; Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) dostlarının sahip olduğu ve başarıyla ihraç ettikleri cesaretleridir... Onu halen düşmana karşı savaşan iyilik dolu savaşçılara başarıyla ihraç ettiler...
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: