Hz. İmam Seccâd (O'na selâm olsun) şahadeti öncesi işte bunları vasiyet etti…

Zuheyr’den şöyle rivayet edilmiştir: Vefât edeceği hastalığa tutulduğu vakit Hz. Ali b. Huseyn’in (O'na selâm olsun) huzuruna girdim. Bana içinde ekmek ve hindibanın olduğu bir tabak uzattı ve “Ye” dedi. Ben de “Yemek yedim ey Resûlullah’ın evlâdı” dedim. “(Ama) o hindibâdır.” dedi. Ben de “Hindibânın ne üstünlüğü vardır?” diye sordum. Şöyle buyurdu: “Hindiba yaprağının her birinde (mutlaka) cennet suyundan bir damla vardır. Onda (da) her hastalıktan devâ (derman, ilaç) vardır.”

Sonra yemek kaldırıldı ve yağ getirildi. “Yağlan ey Ebu Abdullah” diye buyurdu. “Yağlanmıştım” dedi. “(Ama) o menekşe (yağıdır)” diye buyurdu. “Menekşe (yağının) diğer yağlara üstünlüğü nedir?” diye sordum. “İslam’ın diğer dinlere üstünlüğü gibidir” diye buyurdu.Sonra oğlu Muhammed huzuruna girdi. Onunla gizlice uzun uzun konuştu. Konuştuklarının arasında “Üzerine düşen güzel ahlaktır” dediğini işittim.

“Ey Resûlullah’ın evlâdı, eğer Allah’ın emri (gelmişse) mutlaka bilmemiz gerek. (İçimi O’nun ölmek üzere olduğuna ve bunu anlattığına dair bir his kaplamıştı) Senden sonra kime gelip gidilecek? “Ey Ebu Abdullah, işte bu oğluma (Oğlu Muhammed’e işaret etti). Zira O benim Vasîm, vârisim ve ilmimin heybesidir (ilmimin onda toplandığı kimsedir). O ilmin madenidir ve Bâkır-ul ilm’dir (İlmi yarandır).” Ben de “Ey Resûlullah’ın evlâdı, Bâkır-ul ilm ne demektir?” diye sordum. Şöyle buyurdu: “Benim halis şiilerim (taraftarlarım) ona gelip gidecek ve o da onlara ilmi yardıkça yaracaktır (*).”

Sonra Hz.Bakır’ı ihtiyacı olan bir iş için çarşıya yolladı. Muhammed (Bâkır) gelince “Ey Resûlullah’ın evlâdı; en büyük oğluna vasiyet edemez miydin?” dedim. “Ey Ebu Abdullah; İmamet (imam olmak) küçüklük ya da büyüklük ile değildir. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) bize böyle ahit vermiştir ve levhte de sahifede de böyle bulduk.”

Hz. İmam Bâkır’dan (O'na selâm olsun) şöyle rivayet olunmuştur: Huseyn oğlu Ali (O'na selâm olsun) vefât etmek üzere olduğunda beni bağrına bastı, ardından da şöyle dedi: “Oğulcağızım, sana; Babam (O'na selâm olsun) vefât etmek üzere olduğu zaman bana vasiyet ettiği ve (aynısını) Babası’nın da O’na vasiyet ettiğini zikrettiği (şeyi) vasiyet ediyorum.” Şöyle dedi: “Allah’tan başka yardım edeni (imdadına yetişeni) olmayan kimseye zulmetmekten sakın!”

Hz. İmam Zeynelabidîn (O'na selâm olsun) H.94 senesinde 25 Muharrem günü şehîd olmuştur. Velîd b. Abdulmelik’in zehirletmesi sonucu şehîd olmuştur. Mubarek Kabri Bakî Kabristanlığındadır. Vahhabiler o kabristanlıktaki diğer pâk Türbeler ile birlikte O’nun da Türbesini yıkmışlardır. Bazıları da Hz. İmam Zeynelabidîn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadetinin Hişam b. Abdulmelik tarafından yaptırıldığını söylemişlerdir. Şeyh Abbas Kummî Muntehal- Âmâl’de bunu belirtmiştir. Bu suikastın sebebinin de çok meşhur bir olay sonrası planlandığını söylenmiştir. Hz. İmam Zeynelabidîn’in (O'na selâm olsun) meşhur menkibeleri arasında yer alan bu olay Hişam b. Abdulmelik’in Emevî rejiminin yöneticisi olduğu dönemde ve hac mevsiminde gerçekleşmiştir. Olay kısaca şöyledir: Hac mevsimi esnasında Hişam Hacer-ul Esved’e dokunmak istemiş ama hacıların kalabalığından ötürü dokunamamış ve bir kenara çekilmiştir. Hişam’ın ortalığı izlemeye koyulduğu bir esnada Hz. İmam Zeynelabidîn (O'na selâm olsun) Mescid-i Haram’a girip büyük bir ağırbaşlılıkla Hacer-ul Esved’e doğru yürümüş, insanlar onu görünce hemen iki yana ayrılmış, Hz. İmam Zeynelabidîn (O'na selâm olsun) Hacer-ul Esved’i öpüp ibadetini bitirmesini beklemiş ve ardından aynı kalabalık ile hac merasimlerine devam etmişlerdir. Etrafındakiler şaşkınlıkla olanları izleyip Hişam’a Hz. İmam’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) kim olduğunu sorduğunda Hişam yalan söylemiştir ve “Tanımıyorum” demiştir. O sırada orada bulunan Ferezdak da çok meşhur bir şiir okuyarak Hişam’ı yermiştir.

Hişam’ın bu olay sonrası Hz. İmam Zeynelabidîn’e (O'na selâm olsun) şiddetli kin beslemeye başladığı ve kardeşi Velîd’e suikast yaptırdığı söylenmiştir.



(*) İlmi yardıkça yarmak, onu genişletmek ve uzun uzadıya açıklamak gibi anlamlara gelir. (Editör)
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: