“Sizinle bizim aramızdaki fark işte bu!”

Ne kadar da büyük; hatta yerden göğe kadar!... Bir tarafta gelişmişlik, öbür yanda geri kalmışlık… Bir yanda acımasızlık, öbür yanda merhamet… Bir yanda Allah’ın apaydın nurları, öbür yanda ise cehalet ve karanlık…



Bir yanda Muhammedî hanedânın ahlâkının yetiştirdiği; ailesinden ve sevdiklerinden ayrılıp temizlenen topraklarda rahmet yayan bir ak sakallı ihtiyar… Rahmet dolu dinin öğretilerini uygulamak ve ömrünü dinin rükünlerinden birini yerine getirerek sonlandırmak için yola çıkmış; Yüce Dini Merceiyet’in vatanı savunma çağrısına sevinçle icabet etmiş…Ne mutlu ona!... Tarih onun bu onurlu duruşunu anacak ve yaptıklarını altın harflerle yazacaktır…



Öbür yanda ise kin ve nefret ile beslene beslene büyümüş uğursuz, meymenetsiz bir tayfa… Acımasızlığını ve katı yürekliliğini İbn-i Teymiye’nin terör ve tekfirle dolu öğretilerinden almış… Canlara kıymak, hürmetleri çiğnemek ve ciğerleri yemek ile övünüyor… Hakk ile batılı birbirinden ayırt etmenin ölçüsü olan akıl sahipleri için bu ikisi arasındaki farkı daha fazla anlatmaya gerek yok… Zaten bunun nihai yargısı Allah katında verilecektir de…



Fotoğrafta bir yanda Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini müdafaaya çağıran fetvanın ardından gönüllü olarak ülkesini savunan bir savaşçının Musul eyaletini DAİŞ (DAEŞ,IŞİD) teröristlerinden temizlemekle meşgul olduğu sırada yaptıkları yer alıyor. DAİŞ teröristlerinin iki buçuk yıldır zulmünden kaçan küçük kızı himayesi altına alıyor. Teröristlerin onu cani, kasap ve zalim gibi göstermek için var güçleri ile çabaladığı Musul halkına yalanların aksini ispatlarcasına minik kızcağıza dedesiymişçesine merhamet dolu ve babacan tavırlarla kol kanat geriyor…Öteki taraftakini anlatmaya gerek bile yok…



Bu yaşanan yüzlerce insani duruştan sadece bir tanesi…



Tıpkı çok meşhur bir Arap atasözünün dediği gibi:



“Kabın dışına taşan neyse içindeki de odur…”