“Babacığım kim sana kanınla kına yaptı? Babacığım şah damarını kim kopardı? Babacığım, babacığım…”

“Babacığım kim sana kanınla kına yaptı? Babacığım şah damarını kim kopardı? Babacığım, beni küçük yaşımda kim yetim etti? Babacığım,senden sonra ondan rica edebileceğimiz kim kaldı? Babacığım, yetim kızın büyüyünceye kadar kimi var ki (yetim kıza büyüyünceye dek kim sahip çıkacak)?” İşte bu sözler Şam harabelerinde Hz. Rukayye’nin, Babası Hz. Huseyn’in (Onlar’a selâm olsun) başına söylediği son sözlerdi…

Muhammedî Hanedânın Hürlerin Efendisi Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) şahadetinin ardından yaşadığı esaret yolculuğunun birçok acı dolu durağı vardı. Emevîlerin zulmünü ve gaddarlığını yansıtan bu acı dolu olaylardan biri de Hz. İmam Huseyn’in (O'na selâm olsun) küçük kızı Hz. Rukayye’nin (O'na selâm olsun) şahadetiydi. H. 61 senesi 5 Safer gününde Ümeyyeoğulları zalimlerinin sarayının başındaki Şam harabelerinde yükselen Hz. Rukayye’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) “Babam nerede… Babam nerede…” feryatları; gerçekten de tam anlamıyla “Zalim yönetici karşısında söylenmiş hak bir söz”dü.

Hz. Rukayye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) işte böyle bir günde Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hanedânından geriye kalanların Şam harabelerinde tutulduğu anlarda çok sevdiği Babası’na (Allah'ın selâmı üzerine olsun) gitti.



Rivayetlerin belirtildiğine göre Hz. Rukayye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kerbelâ olayında hazırdı ve o sırada üç yaşındaydı. Babası Hz. Huseyn’in, hane halkının ve dostlarının (Allah'ın selâmı hepsine olsun) katledildiği o dev faciayı gözleriyle gödü. Sonra Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) diğer efradı ile birlikte esir edilip önce Kufe’ye sonra da Şam’a götürüldü…



Şahadetine varıncaya kadar yaşadığı her bir acı olay insanı hayretler içerisinde bırakan, yürek burkan ve kan ağlatan türdendir. Gerçekten de Hz. Rukayye’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) yaşadığı musibetleri duyup da sızlamayacak yürekler bedbaht olsun.O hüzün dolu musibetlerden biri de Hz. Rukayye’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahadeti hadisesidir:



Şam’a vardıkları zaman melun Yezîd, mubarek hanedanın esirlerinin Şam’daki harabelerden birine yerleştirilmelerini emretti. Orada kaldıkları bir gecede Hz. Rukayye (O'na selâm olsun) bir anda uykusundan telaşla kalktı ve “Babam Huseyn nerde? Ben onu şimdi gördüm, çok tedirgindi” dedi. Kadınlar onu duyunca ağlamaya başladı. Ardından diğer çocuklar da ağlamaya başlayınca ağlama sesleri iyice yükseldi.



Yükselen sesleri duyan Yezid (Allah O’na lanet etsin) uykusundan uyanıp “Ne oluyor ya?” dedi. Etrafındakiler olanları anlatınca Hz. Rukayye’ye Babası’nın (Onlar’a selâm olsun) başını götürmelerini emretti. Onlar da mubarek başı üzerine bir bez koyup götürdüler ve önüne koydular. Hz. Rukayye (O'na selâm olsun) örtüyü kaldırdı ve mubarek başı görünce şöyle feryat etti: “Babacığım kim sana kanınla kına yaptı? Babacığım şah damarını kim kopardı? Babacığım, beni küçük yaşımda kim yetim etti? Babacığım,senden sonra ondan rica edebileceğimiz kim kaldı? Babacığım, yetim kızın büyüyünceye kadar kimi var ki (yetim kıza büyüyünceye dek kim sahip çıkacak)?” Sonra minik dudaklarını onun ağzına koydu. Ardından çok şiddetli bir şekilde ağladı ve kendinden geçti. Onu hareket ettirip uyandırmak istediklerinde bu dünyadan ayrıldığını fark ettiler. Ağlayışlar ve hıçkırıklar yeniden başladı; matem yeniden yaşanmaya başladı… Hz. Rukayye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hayat ile vedalaştığı o yere, Emevi Camiinin yakınlarına defnedildi. Pâk Türbesi bugün herkesçe bilinmektedir. Allah-u Teâlâ katındaki büyük makamı vesilesiyle çok sayıda keramet gerçekleştiğinden ötürü Hz. Rukayye’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mubarek Türbesi bugün O’nun mubarek kabrinin yanı başında Allah-u Teâlâ’ya dua etmek ve O’nun vesilesiyle Allah-u Teâlâ’dan dileklerini dilemek isteyen ziyaretçilerin yoğun bir biçimde uğradığı ve sıklıkla ziyaret ettiği mukaddes mekânlardandır.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: