Gazi Muhammed Naim: “Aldığım yara ile iftihar ediyorum. Bana Hz.Ebulfazl Abbas’ı (O'na selâm olsun) hatırlatıyor. Bu benim için şeref madalyonudur.”

Vatanını, dinini ve mukaddes değerlerini müdafaa etmek için meydana indi. Zırh ve silah olarak da imanı kuşandı. Irak’ı, halkını ve mukaddes değerlerini müdafaa fetvasının ilk günlerinden itibaren Halk Seferberliğine (Haşd-i Şâbî) katıldı ve DAİŞ (DEAŞ, IŞİD) teröristlerinin gasp ettiği Irak topraklarındaki birçok yerde çarpıştı… Evli olan dört kardeşinin yerine cihad etmeyi kararlaştırdı. Elindeki her şeyi, gençliğini ve geleceğini feda etmeye azmetmiş olarak meydana indi. Sekiz ay boyunca çarpıştıktan sonra Selahaddin eyaletindeki bölgelerden birinde bombalı bir aracın patlaması sonucu gazi oldu. Aldığı isabet sonucunda iki gözünü ve sol elini kaybetti. Bedeninin başka yerlerinde de yaralar oluştu.

Muhammed Naim Keşkûl. Yirmi dört yaşında. Bağdat’ın Sadr kentinden. Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’na gelmiş. Vatanını, dinini ve mukaddes değerlerini müdafaa ederken aldığı yaralar onun gözünde iftihar ettiği birer şeref madalyonu. Çünkü aldığı yaralar Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) aldığı yaralara benziyor.

Uluslararası El-Kefîl Ağı hikayesini dinlemek için bu gazi ile bir araya geldi. Gazi Muhammed kısaca şunları söyledi: “Yüce Dini Mercîi Ayetullah Seyyid Ali Huseynî Sistânî (Gölgesi daim olsun) mukaddes müdafaa fetvasını yayınladığı ilk günlerden itibaren bu vatanın evladı kardeşlerim ile birlikte çarpışmak için Haşd-i Şâbî (Halk Seferberliği) kurumuna katıldım. Annem, babam ve evli olan dört kardeşim de bunu onaylamıştı. Fedakârlıkta bulunmaya kararlı bir şekilde ve dini, vatanı ve mukaddes değerleri (müdafaa) yolunda şahadet şerefine nail olarak kahraman savaşçılar ile birlikte şahadet şerefine nail olurum diye umarak meydana indik.”

“Günlerce ve gecelerce Irak’ın muhtelif yerlerlinden gelmiş, aralarında benden yaşça daha küçükler ile benden daha büyük yaşını başını almış ihtiyarların da yer aldığı savaşçılar ile birlkte savaştım. Yeri geldi kurşunlarımızı paylaştık ve çok sayıda bölgeyi yeniden özgürlüğüne kavuşturduk. Bazı arkadaşlarım şehid oldu. Onlara yetişirim diye ümit ettik. Ancak Tikrit’teki Vadî bölgesinde düşmanın bombalı araçla saldırısına maruz kaldıktan sonra gazi oldum. (Bombalı araç gelmeden) önce günlerce ve gecelerce mücadele ediyorduk. Aldığım isabet sonucu bir hastaneye taşındım ve (anesteziden) uyandıktan sonra iki gözümü ve sol elimi tamamen yitirdiğimi öğrendim.”

Aldığım yaranın hem benim için, hem ailem için, hem yakınlarım için hem de dostlarım için acı verici olduğunu inkar etmeyeceğim. Ancak bana güç veren şey Hz.Ebulfazl Abbas’ın (O'na selâm olsun) yaralarını hatırlatmasıdır. Bu benim için büyük bir gurur kaynağı ve iftihar edeceğim bir şeref madalyonudur. Bu gün de O’nun huzurundayım. Bu fedakârlıklarım O’na, bu vatana ve bu dine fedâ olsun. Sevgili Irak’ımız için zaferin yakın olmasını ve tüm kahraman savaşçı teşkilatların uğur içerisinde evlerine udönmelerini temenni ediyorum.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: