Cemâziyelevvel ayının yirmi ikinci günü: Hz. İmam Rızâ’nın kardeşi ve Hz. İmam Cevâd’ın amcası Hz. Kâsım’ın (Hepsine selâm olsun) vefâtı hatırası münasebetiyle…

Hz. Kasım b. Musa Kâzım’ın (Onlar’a selâm olsun) T
İslam ümmeti Pâk Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) dostu müminlerin kalbini yakan bir hadisenin yaşandığı bir gün olan Cemâziyelevvel ayının yirmi ikinci gününü idrak ediyor. Bu günde kerâmetler sahibi, pek değerli bir şahsiyet olan Hz. İmam Musa Kâzım oğlu Hz. Kâsım (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) vefât etmiştir.



Hz. Kâsım tıpkı Pâklığın Hanedânı Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) diğer efrâdı gibi; o dönemin zalimlerinin Hz.İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) evlatlarına olan çetin zulümleri sebebiyle Kûfe eteklerinde Ceddi Hz. Mustafâ’nın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Medînesi’nden Irak’a göç etmiştir. O zalimler; Nübuvvet çizgisinin uzantısı, hikmetin madeni, ilmin kaynağı ve müminlere rahmet olan Hz. İmam Rızâ’nın (O'na selâm olsun) varlığında dini açıdan meşru yönetici olduklarına dair bir gerekçe kalmadığından ötürü kin ile doluyor ve hınçlarını Hz.İmam Ali (O'na selâm olsun) evlatlarından alıyorlardı. Bunun için Masum İmamlar’ın (Allah'ın selâmı hepsine olsun) evlatlarını teker teker takip edip binbir türlü yolla onları öldürmeye çalışıyorlardı. İşte bu sebeple aralarında ilminin yoğunluğu, aklının üstünlüğü, yumuşak huyluluğu ve şiddetli takvası ile bilinen Hz. Kasım’ın (O'na selâm olsun) da yer aldığı Hz. İmam Musa Kâzım’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) evlatları dört bir yana yayılmıştır.



Hz. Kasım (O'na selâm olsun) çıktığı göç yolculuğunda Kûfe’de pusuya yatan zalimlere yakalanmamak için Kûfe’nin eteklerine vardığında birlikte yolculuk ettiği ticari kafileden ayrılmış ve kendini gizlemiştir.



İmametin kutsiyet dolu nefesleri ile yüklü, takvası, yaşadığı zorluklar ve salihliği ile kardeşi Hz. İmam Rızâ’dan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) sonra çağının benzersiz şahsiyetlerinden biri olan Hz. İmam Musa Kâzım oğlu Hz. Kâsım’ın (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) ulvî makamını ifade etmek için Sikat-ul İslam Şeyh el-Kuleynî’nin (Kuddise Sirruh) rivayetler yeter. Şeyh Kuleynî el-Kafî’de Hz.İmam Ali b. Musa er-Rızâ’dan (O'na selâm olsun) nakledilen naslar babında Yezîd b. Selît’ten o da Hz. İmam Kâzım’dan (O'na selâm olsun) şöyle nakletmiştir. Rivayette Hz. İmam Kâzım’ın (O'na selâm olsun) Mekke yolunda şöyle buyurduğu naklediliyor: “Ey Ebu İmare sana evimden çıktığımı ve falanca oğluma vasiyet ettiğimi, onu görünürde evlatlarıma ortak ettiğimi, gizlide ise sadece onu (vasiyetçim) kıldığımı bildirdim. Eğer iş benim elimde olsaydı Ona olan sevgimden ve Ona olan şefkatimden ötürü bu işi oğlum Kasım’a (ait) kılardım. Ancak bu Allah’a (Azze ve Celle) aittir ve O onu dilediği yerde kılar…”



Şeyh Kuleynî (Kuddise Sirruh) Selman el-Câferî’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ebul Hasan’ı (O'na selâm olsun) evlatlarından biri canını vermek üzere iken oğlu Kasım’a şöyle derken gördüm: “Kalk oğulcuğum ve kardeşinin başının yanında “Velsâfat-i Saffa’yı (Sâffat Sûresini)” bitirinceye kadar oku.” O da ‘Şimdi sor onlara: «Yaratılışça kendileri mi daha çetin, yoksa Bizim yarattıklarımız mı?»…’ (Saffat 11) ayetini okuyunca genç canını teslim etti.”



Hz. Kâsım (O'na selâm olsun) H.192 senesinde yakalandığı şiddetli bir hastalık sebebiyle Sûrâ bölgesindeki Hay Bahamrâ’da vefât etmiş ve oraya defnedilmiştir. Pâk Ziyaretgâhının altın bir kubbesi ve güzel minarları vardır. Kutsi nurlarla dolu bu pâk mekânda pek çok kerâmet vukû bulmuş ve minberlerde iftiharla anlatılmıştır.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: