Şeyh Mustafa Ebut-Tabûk: “Kur’ân’a ancak pâk kılınmışlar dokunabilir. Batıl Kur’ân’ın ne önünden ne de ardından gelemez. Öyleyse Ali de öyledir…”

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi tarafından Hindistan’da düzenlenen V. Müminlerin Emîri (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kültür Festivali 14 Nisan 2017 (16 Receb 1438) Çarşamba akşamı ev sahibi her şehir olan Kalküta’daki Fazl-un-Nisâ Huseyniyesi’nde düzenlenen kapanış töreninin ardından sona erdi.

Törende Mukaddes Hz.İmam Ali (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Diyanet İşleri Bölümü ve Mukaddes Türbe heyeti başkanı Şeyh Mustafa Ebut-Tabûk bir konuşma yaptı. Şeyh Ebut-Tabûk şunları söyledi: “Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) “Ali Kur’ân ile beraberdir, Kur’ân da Ali ile beraberdir” buyurmuştur. Bu Hz. İmam Ali’nin (O'na selâm olsun) varlık âleminde bulunanların en şereflisi arasındaki ilişkidir. Bu hadis neye delalet ediyor (neyi gösteriyor)? Üzerinde düşünelim. Kur’ân’a ancak pâk kılınmış kimselerin dokunabileceğini ve Batıl Kur’ân’ın ne önünden ne de ardından gelemeyeceğini (biliyoruz). O zaman Ali de öyledir.”

“O halde bu hadis Hz. Ali b. Ebi Talib’in (Onlar’a selâm olsun) masum oluşundan başka bir şeye delalet ediyor mu?!! Hz.Ali’nin Kur’ân ile olduğunu öğrendik; peki Kur’ân neden H.Ali ile?! İnsan Hz. Ali’nin Kur’ân ile birlikte oluşunu; Hz. Ali’in Kur’ân’ın arkasında duruşu ya da önünde durması olarak anlayabilir. Bu yüzden de Hz. Resûlullah (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) buradaki birlikteliğin dostluk (beraberlik) türünden bir anlamda (anlaşılmasını) istedi. Öyleyse Ali Kur’ân ile birlikteliği yan yana (bir birlikteliktir); ne önünde ne ardındadır. Hz.Ali’nin varlık âlemindeki (var edilmişler arasındaki) en şerefli varlık ile bağı ise şöyledir: O Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) yatağında yatıp canıyla O’nu korumuş ve en zorlu şartlarda ve duruşlarda O’nun getirdiği mesajı savunmuştur.”

“Geçtiğimiz günlerde Irak Mukaddes Türbeleri’nin de katılımıyla; beşeriyet tarihi boyunca Receb-i Şerîf ayında gerçekleşen en yüce münasebeti kutladık. (İşte bu günde) Arapların Mekke’de ayin yaptığı sırada bir kadın – hem de nasıl bir kadın – gelip Kabe’yi tavaf edenlerle birlikte tavaf etti. Derken Kabe duvarı yarıldı ve içeri girdi. Üç gün sonra da (işte o kadın) Esed kızı Fatıma; yeni doğmuş bebeği Ebu Talib oğlu Ali’yi (Onlar’a selâm olsun) taşıyarak çıktı.

“Hz. Ali, Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ Onlar’a ve Pâk Ehlibeytleri’ne salât etsin) nefsidir. Tıpkı mubahele ayetinde geçtiği gibi: “Sana ilim geldikten sonra, bu hususta seninle kim tartışacak olursa, de ki: ‘Gelin oğullarımızı, oğullarınızı; kadınlarımızı, kadınlarınızı; nefislerimizi ve nefislerinizi çağıralım, sonra lânetleşelim de Allah'ın lânetinin yalancılara olmasını dileyelim.’” Şimdi Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) Esed kızı Fatıma’dan söz ederken “O benim için anneydi” demesini idrak ediyoruz. Çünkü O Hz. Ali’yi doğurdu, Hz. Ali de Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ Onlar’a ve Pâk Ehlibeytleri’ne salât etsin) nefsidir.

“İçerisinde yaşadığımız bu imanî iklim için Irak Mukaddes Türbeleri olarak; bu festival için gereken şartları hazırlayan ve katkıda bulunan tüm kardeşlerimize, özellikle de Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’ne ve bu mubarek festivale ev sahipliği yapan Kalküta şehrinin halkına şükranlarımızı sunarız.”

Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun) Kültür Festivali Ehlibeyt’in (Hepsine selâm olsun) şiarlarına tazimde bulunmak, hatırasını yaşatmak ve Onlar’ın (Hepsine selâm olsun) hak yolunu, mubarek yaşantısını ve öğrettiği hak İslam’ı yaymak amacıyla düzenlenmektedir. Irak’taki Mukaddes Türbeler’in Irak’ta ve başka ülkelerde düzenlediği çok sayıda festival, forum ve konferanslardan biri olan bu organizasyon; Dünya’nın ücra bir köşesinden Mukaddes Türbeler’e bir pencere niteliğindedir. Festivalin Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) mektebini tanıtan ve Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) sevdalıları ile bağları tazeleyip geliştiren yönünün yanı sıra özel bir fırsattır da. Çünkü cennet bahçeleri Mukaddes Türbeler’i; kültür,düşünce, imar, bilim, sağlık, ziraat, yatırım vb tüm alanlarda birden rekor sürede kat ettiği muazzam gelişimi ve topluma örnek teşkil eden kurumlara nasıl dönüştüklerini binlerce kilometre ötede yaşayan halklara görme imkanı sağlamaktadır. Festival her yıl yeni bir şehirde düzenlenmekte ve her yıl hem kalite açısından hem de başarı açısından çıtayı yukarı çekmektedir.

Bu yıl sloganı “Müminlerin Emîri (O'na selâm olsun) - Kullar üzerinde Hüccet ve Reşâd (olgunluk) yoluna ileten Hadî (rehber, kılavuz)” olarak belirlenen festival; 14 – 18 Nisan 2017 tarihleri boyunca devam etti.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: