Hz. İmam Musa Kâzım (O'na selâm olsun) işte böyle şehîd oldu…

Hz.İmam Kâzım (O'na selâm olsun) hayatının bir bölümünü zindanların karanlığında geçirdi; bir hapishaneden diğerine taşındı. Önce onu Abbasî rejimi yöneticisi Mehdî hapsetti, sonra serbest bıraktı. Sonra Abbasî rejiminin bir sonraki yöneticisi Harun, O’nu Basra’da Cafer oğlu İsa’nın zindanında hapsettirdi. Sonra O’nu Bağdat’taki Rebî oğlu Fazl’ın hapishanesine naklettirdi. Ardından da Yahya oğlu Fazl’ın hapishanesine aktarılmasını emretti. İmamımız Hz. Musa Kâzım’ın (O'na selâm olsun) en son kaldığı hapishane Şâhik oğlu Sindî’nin (Allah'ın laneti üzerine olsun) zindanıydı. Sonuncusu O’na en çok işkence ve zulüm edilen hapishaneydi. Günün gündüz vaktinde mi yoksa gece vaktinde mi olduğunu bile görmesine müsaade etmeyecek her taraftan kapalı zifiri karanlık bir hücrede hapsedilmişti.

Gurbet ellere zorla götürülüp zulüm üzerine zulüm gören bu Masum İmam (O'na selâm olsun) yaşadığı dönemin yöneticiler ve her yönden üstün olduğu gerçeğine katlanamayan birtakım fasık ve kindarların elinden çok çekti ve büyük musibetler gördü. Yukarıda adını andığımız ve kendine mehdî lakabını taktıran Abbasî yöneticisi Muhammed Hz. İmam’ı (O'na selâm olsun) katlettirmeyi bile istedi. Ancak Allah-u Teâlâ onun bu hain emeline ulaşmasına mani oldu. Muhammed’in oğlu Harun da başa geçtikten sonra Hz.İmam’a (O'na selâm olsun) zulümler etmeye başladı. Hz.İmam’ı (O'na selâm olsun) zorla Medîne’den alıp iki defa hapsettirdi. Sonra da Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) hanedânına şiddetli bir kin ve düşmanlık gütmesi ile tanınan Şahik oğlu Sindî’ye Hz.İmam Kâzım’ı (Allah'ın selâmı üzerine olsun) zehirlemesini emretti. O melun da on tane zehirli hurma hazırladı ve Hz. İmam’ı (O'na selâm olsun) onları yemeye zorladı. Hz.İmam (O'na selâm olsun) hurmaları yedikten sonra şiddetli bir şekilde hastalandı ve üç gün sonra; H.183 senesi 25 Receb gününde zifiri karanlık bir hapishanede, prangalara vurulmuş ve zehirlenmiş bir mazlum olarak şehîd oldu.

Zalimler onun mubarek cenâzesini çıkarıp aşağılayıcı tavırlar ve sözler sarf ederek Bağdat’taki Risafa köprüsüne koydular. Hz.İmam’ın (O'na selâm olsun) kutlu naaşı tıpkı Dedesi Hz. Huseyn (O'na selâm olsun) gibi üç gün defni yapılmadan öylece bırakıldı. Sonra da Bağdat’ın batı tarafında yer alan ve “Kureyş kabristanlığı – Makbere-tu Kureyş” olarak da bilinen “Bâb-et Tîn” kabristanlığında defnedildi. Şu anda Mukaddes Ziyaretgâhı’nın bulunduğu yer de orasıdır. Bağdat’ın Kerh ilçesinin yanında yer alan bu bölgeye O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) adı verilerek “Kazımiyye” denmiştir.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: