Seyyid Safî “Müminler Ehlibeyt inancını doğru ve sağlam bir şekilde anlamalı ve Hz. İmam Mehdî (O'na selâm olsun) ile irtibat halinde olduğunu iddia eden insan şeytanların tuzağına düşmemelidir”

Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Şerî Mütevellîsi Seyyid Ahmed Safî (İzzeti daim olsun) 15 Mayıs 2017 (18 Şaban 1438) Pazartesi günü Irak’ın Divaniyye eyaletinde düzenlenen 9. El-Emân Kültür Festivali’nde konuştu. Festival Hz.İmam Sâdık (O'na selâm olsun) Kültür Derneği ve Mukaddes Hz. İmam Ali, Hz. İmam Huseyn, Hz. İmameyn-i Kâzımeyn ve Hz. Abbas (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Türbeleri işbirliği ile düzenleniyor.

Seyyid Safî şunları söyledi:

“Bu mubarek zamanda ve bu mubarek zamanda, bizler için aziz bir hatıra olan Hz. İmam Mehdî’nin (Allah'ın salât ve selâmları üzerine olsun)doğumu hatırasını kutlamak amacıyla düzenlenen bu festivalde bulunmamız bizim için sevinç ve şeref vericidir. Boyunlar O’nun özel ilgisi ile, o mükerrem ilgi ile bahtiyar olmak için uzanır, kalpler ve umutlar bunun için atar. Sizlerin de bildiği üzere O (Allah'ın selâmı üzerine olsun) halen bizi koruyup gözetmektedir. Bizim gözlerimizin önünden kaybolsa da biz O’nun gözünün önünden kaybolmadık. Ancak bizler Pâk İmamlar’ın (Hepsine selâm olsun) orada bulunmayı temenni ettiği o günde onun ilgisi ile şereflenmek(ten bahsediyoruz). O’nun (Allah'ın selâmı üzerine olsun) İftitâh Duası’nda geçen “Yaratılanlardan hiçbirinden korkulduğu için haktan hiçbir şeyin (gerçeğin hiçbir parçasının) gizlenmediği” o gün (gösterdiği özel ilgiden)...”

“Akaide (inanca) yönelik önemli ve tehlikeli de olan bir konuyu hizmetinize sunarken aynı zamanda da üstünden biraz çabuk geçecek olsam da bir şeye dikkat çekmek istiyorum.”

“İlki: Bizlerin inancında – Ehlibeyt inancında – Hidayet Önderleri’nin (Hepsine selâm olsun) mubarek zincirinde fazla biri yoktur. Yani Müminlerin Emîri’nin varlığı da zorunludur, Hz. İmam Hasan’ın da; Hz. İmam Huseyn’den Hz. İmam Mehdî’ye (Allah'ın selâmı hepsine olsun) kadar olan tüm imamların da. Her ne kadar bazı Pâk İmamların (Hepsine selâm olsun) bizlerin marifeti (tanıyışı) açısından hisseleri az olsa da – ki bu da belli şartlar sonucunda olmuştur – bu o zincirin şu ya da bu İmam’ın yokluğu ile tamamlanabileceği anlamına gelmez. Akaidi (inançsal) açıdan olmazsa olmaz kavramlardan biri de Hz. İmam Mehdî’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) şahsına imandır. Zira Pâk İmamlar’a inanç ulemâya inanmaktan farklıdır. Ulemâya inanç türsel bir inançtır. Yani eğer bir müçtehidde şartların hepsi bir arada bulunuyorsa; ister Zeyd olsun isterse de Amr olsun (Ahmetmiş Mehmetmiş) farketmez, avamın üzerine düşen onu taklit etmektir. (Fetvalarına uymaktır) Ancak İmamlar’a (Hepsine selâm olsun) inanç bundan farklıdır. Çünkü İmamlar’ın (Hepsine selâm olsun) şahsına, her birine tek tek inanmak zorundayız. Sadece Peygamber’den sonra On İki imam olduğuna inanmak yetmez; her birini tek tek tanımak zorunludur. Bu temel ilke gereğince mutlaka inanmamız gereken İmamlar’dan biri de Hz. İmam Mehdî’dir (Allah-u Teâlâ pek müşerref çıkışını yakınlaştırsın).

Başka bir nokta ise – bu aynı zamanda bir sınamadır belki de – bazı insanların kendilerini Hz. İmam Mehdî’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) intisap ettirmeleri ve Hz. İmam Mehdî’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) işlerini (yapmakla görevli imiş) gibi tanıtmalarıdır. Bu bir felakettir. Bir anlamda şu (geçen) süre uzun ve Hz. İmam (Allah'ın selâmı üzerine olsun) gaybette (gizlenmekte). Bu uzaklık da bazı yanlış uygulamalar doğurabiliyor. Hatta bunlar Hz. İmam Mehdî (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ile irtibâtın biçimi ile taban tabana zıt oluyor. Sözünü ettiğimiz (bu uygulama) da bazı kimselerin Hz. İmam Mehdî (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ile özel bir ilişkisi olduğunu ve O’ndan (Allah'ın selâmı üzerine olsun) kendisine özel emirler geldiğini iddia etmesidir. Çok üzülerek söylüyorum (bunu yapıyorlar). Dikkat ediniz Hz. İmam’a inanmanın iki tarafı vardır.”

“İlk tarafa teşvik ederiz. O taraf da akîdedir (inançtır). (O’na) inanç; mutlaka sağlam, derinlere oturmuş ve güçlü bir inanç olmak zorundadır. Çünkü bu Peygamberimiz’in vasiyetidir. Kimi vasiyet etti? Bize iki çok ağır (iki paha biçilmez) emanet bıraktı. Bu paha biçilmez emanetlerin ikisini de tanımak zorundayım. Allah’ın kitabı aşikâr. Itret de (benim nezdimde) bir o kadar net olmak zorundadır. Çünkü inancın (inancımın) olumlu tarafı, mutlaka apaçık bir delil ve basiret üzere inanıyor olmam gerektiğidir.”

“İkinci tarafa gelince. Bu ise saf (aval, bön) taraftır. Başkaları Hz. İmam Mehdî’ye yönelik beslediği duyguların sonucunda bu tarafın tuzağına düşebiliyorlar. (Bu duygusallıkla) kişi – kadın ya da erkek olsun farketmez - Hz. İmam ile ilişkisi olduğunu iddia eden herkese inanıyorlar. İnsan böyle saf saf, aval aval (davrandığı) için mazur görülmez. Eğer bir şarlatan tarafından aldatılırsa mazur görülmez ve sorumluluğunu yerine getirmediği için affedilmez. Kur’ân okumuyor muyuz? Dikkat ediniz Şeytan’a. Allah-u Teâlâ melekleri sınadığı ve hepsinin sınavdan geçip İblis’in başarısız olduğu zaman İblis Allah’a; artık başka bir işte çalışacağına dair bir ahitte bulundu (bir yemin etti). O iş de yoldan çıkarmak (azdırmak). Gerçekten de Şeytan’ın görevi bu. Kur’ân-i Kerîm onun hakkında ne diyor? “Şüphesiz Şeytan’ın tuzağı (hilesi, düzmecesi, entrikası) zayıftır…” Nisa 76. Yani Şeytan’ın tuzaklarına düşersek bunlara düştük diye mazur sayılmayız ve sorumlu tutuluruz. Çünkü Şeytan Allah’a ahit vermiştir: “Kesinlikle onların hepsini yoldan çıkaracağım.” Ben de kalkıp “Şeytan’ın tuzağına düştüm” (diyemem). Kur’ân aklı korumakta, mümini korumakta ve “Şüphesiz Şeytan’ın tuzağı zayıftır…” diye buyurmaktadır.

“Bazıları Hz.İmam Mehdî (O'na selâm olsun) ile bir bağı olmayan iddiaların peşinden sürüklenip gitmektedir. (Bu yüzden) şu herkesin sorumluluğudur: Üzerine düşen bu inancı doğru bir biçimde anlamaktır. (Doğru bir biçimde anlamalısın) ki insan (görünümlü, kılıklı) şeytanların tuzağına düşmeyesin. Belki de Hz. İmam Mehdî’den (Allah'ın selâmı üzerine olsun) daha fazla zulme uğramış bir İmam yoktur. Çünkü kimi zaman bazı insanlar İmam’ı inkâr ediyor, kimi zaman bazı insanlar bu inancın temelinden kuşku duyuyor kimi zaman da bazıları iman ediyor ama İmam’ın düşmanlarına gidiyorlar. O (peşinden gittikleri düşmanlar) var ya; İmam olmasa kimse onların peşinden gitmez. Bu yüzden kardeşlerim; bu inanç mutlaka sağlam, derinlere yerleşmiş olmalıdır. Çünkü sevap da (ödül de) cezâ da bu inanç iledir. Allah’a hamdolsun şimdi çok saygın ve büyük üstatlar var; bu inancı şu ya da bu şekilde anlatıp açıklıyorlar. İmamlar (Allah'ın selâmı üzerine olsun) da Hz. İmam Mehdî’ye (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ilgilerinde çok büyük bir alan ayırdılar.”

“Noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah’tan gözlerimizi ve gözlerinizi o güzel çehreye bakmakla şereflendirmesini niyaz ederiz. Yüce Allah’tan memleketimize güven ve asayiş lütfetmesini niyaz ederiz. Hiç kuşku yok ki; savaş cephelerinde yiğitlerimiz var. Bu yiğitlerimiz şerî ve milli vecîbeleri olan vatan toprağını müdafaa için atıldılar. Şu metnin (sözlerin) de Iraklılar olarak kültürümüzde olmasını (kültürümüzün bir parçası olarak yer almasını) umuyorum: ‘Yüce Dini Merceiyet’in fetvâsı ve aziz evlatlarımızın kanları olmasa bölgenin hali başka olurdu.’ Bu (pratik) tarihi de kalemlerimizle (yazılı) tarihe dönüştürmeliyiz. Çünkü kan ile yazılan bir tarih, parlak bir tarih olur. Aziz düşünürler ile hür ve hamiyetperver kalemlerin sahipleri; çok tehlikeli bir aşamada olduğumuz (gerçeğine) dikkat etmelidir. Çok büyük fedâkârlıklar var. Sahtekârlığı ile, nefreti ile ve terörü ile insanlığın tanıdığı en azgın, en yoldan çıkmış düşmanlara karşı çetin bir savaşa girişen bir halk var. Bu halk da son derece önemli roller yerine getiriyor ve bunlar sizin tarafınızdan belgelenmiş değil. Sen şu an şahitsin. Ancak yirmi yıl sonra bu mesajı evlatlarınıza ulaştırmanız zorlaşacaktır. Çünkü bir kanıtınız olmadan konuşmuş olacaksınız. Hafıza da her zaman kanıt olamayabiliyor. Savaşan yiğitlerimizin üzerimizde hakkı var. Eğer onlar olmasaydı Irak’ın da bölgenin durumu da başka olurdu.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: