Muharrem-i Harâm ayı başladı: Hz.İmam Huseyn ile Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Onlar’a selâm olsun) Kubbe-i Şerîfelerinin sancakları değiştirildi

29 Zilhicce 1438 (21 Eylül 2017) Perşembe akşamı kılınan akşam ve yatsı namazlarının ardından Hz.İmam Huseyn’in ve Kardeşi Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhları’nda özel tören düzenlenerek Kubbe-i Şerîfelerde yer alan kızıl renkli sancaklar indirilip kara renkli sancaklar göndere çekildi. Bu özel tören 13 yıldır; Hz.İmam Huseyn’in, hane halkı ve dostları ile birlikte (Allah'ın selâmı hepsine olsun) şehîd olduğu eşi benzeri görülmemiş Aşura faciasının meydana geldiği Muharrem-i Harâm ayına girildiğini ilan etmek amacıyla düzenleniyor. Hz.İmam Huseyn’in, hane halkının ve dostlarının (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yaşadığı facia ve musibetler Muharrem-i Harâm ve Safer-i Hayr ayında meydana geldiği için bu iki ay; Hüseynî hüzünler mevsimi olarak da biliniyor.

Kubbe-i Şerîfelerin sancaklarının değiştiği Hüseynî hüzünler mevsiminin başlangıcı töreni; Irak’tan ve dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçi akınına sahne oldu. Mukaddes Kerbelâ törene katılmak için Irak’ın ve Dünya’nın dört bir yanından gelen ziyaretçiler ile dolup taştı.

Hz.İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nın ana avlusunda karî Hacı Usame Kerbelâî’nin Kur’ân-i Kerîm tilaveti ile başlayan törende Mukaddes Hz.Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi ŞerÎ Mütevellîsi Şeyh Abdulmehdî Kerbelâî bir konuşma yaptı. Huseynî ayinlerin ve şiarların önemine dikkat çeken ve müminleri bu ayinleri faciaya yaraşan bir şekilde yapmaya çağıran Şeyh Kerbelâî; bu facianın insanlığa çok sayıda ders öğrettiğini ifade etti. “Bu facia; insanlığın tanıklık ettiği en büyük faciadır” diyen Şeyh Kerbelâî; bu hususa dair Ehlibeyt’ten (Allah'ın selâmı hepsine olsun) rivayet olunan birçok hadis zikrettikten sonra Hz.İmam Huseyn’e (Allah'ın selâmı üzerine olsun) hitap ederek şöyle dedi:

“Iraklılar Muharrem’in onuncu gününde ‘Yok mu yardım eden?’ diye nida ettiğin zaman (çağrına icabet edip) seninle biat tazelemişler ve ‘Biz seninleyiz; fedakârlıkta, cihadda ve kendimizi fedâ etmede senin yolundayız’ demişlerdir. İşte bugün de senin erlerin, yarenlerin; savaş meydanlarında DAİŞ’a (DEAŞ,IŞİD) karşı çarpışıyorlar. Onlar ruhlarıyla ve kalpleriyle senin o bin dört yüz yıl önceki yardım çağrını yaşadılar ve kanlarıyla icabet ettiler.”

“İşte torunun; Ayetullah Uzma Seyyid Ali Huseynî Sistanî (Bereketli gölgesi daim olsun)... Bu çağın eşrarının (kötülerini) bu dini toprağa gömmek, mukaddes değerlerini kirletmek, hürmetlerini çiğnemek ve İslam’ı yok etmek istediğini görünce senin kabr-i şerîfinin yanı başından, pâk ziyaretgâhının avlusundan Irak’ın, halkının ve mukaddes değerlerinin müdafaa edilmesine dair ölümsüz çağrısını yaptı. Bu nidânın sadâ sıda müminlerin kalplerine girdi ve senin sevenlerinde, yarenlerinde hamiyet pınarları fışkırdı. Genciyle yaşlısıyla, eriyle ihtiyarıyla; sana verdikleri vaadi yerine getirmek ve Sana hitaben söyledikleri ‘Keşke sizinle birlikte olsaydık da büyük bir zafer kazansaydık’ sözü gerçekten umduklarını (ispat etmek için) savaş meydanına doğru yürüdüler.”

Şeyh Kerbelâî ardından müminlere seslendi: “Ey müminler, mümineler! Bu zaferinizi muhafaza ediniz! Nihai zafer de yakındır inşa’Allah! Dininizi, namazlarınızı koruyunuz; bunlarda gevşeklik göstermeyiniz ve zalime (omzunuzdan destek alacak kadar dahi) dayanıp itimat etmeyiniz! Fesad (bozgunculuk, yolsuzluk), sapkınlık ve dalalet ile yüzleşiniz (mücadele ediniz) ve iyiliği emredip kötülükten alıkoyan kimseler olunuz!”

“Ey mümineler! Tesettürünüzü ve iffetinizi muhafaza ediniz; savaşçı erlerinize yardımcılar olunuz ve başınıza gelen belâlara ve sevenlerden ayrılığa karşı sabrediniz!”

Ardından hazin bir cenâze ezgisi eşliğinde kızıl renkli sancak indi ve Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) sevdalılarının “Lebbeyke Ya Huseyn! / Emrindeyiz Ya Huseyn!” şiarları ile Iraklı meşhur bir mersiyehanın okuduğu tarihi bir mersiye olan “Ya Şehr-i Aşûr” mersiyesi eşliğinde kara renkli sancak mubarek kubbede dalgalandırılmaya başlandı.

Ardından matem alayı; Mukaddes Hz. Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi’ndeki benzer bir biçimde sancak değişim törenini gerçekleştirmek üzere Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’na doğru hareket etti.

Törende Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Şerî Mütevellîsi adına Dini Rehberlik Bölümü’nden Şeyh Ali Muhân bir konuşma yaptı. Şeyh Muhân konuşmasında birçok noktaya değindi. Bunlardan en önemlileri şöyleydi:

“1- Ehlibeyt’in (Allah'ın selâmı hepsine olsun) göz kapaklarını (ağlamaktan) yaralayıp kanatan Hüzünler ayı Muharrem ayını karşıladığımız bu saatte yüreklerimiz hüzün ve hamaset duyguları ile çırpınıyor.”

“2- Bu saatta geçip giden bir yıl ile vedâlaşıyoruz. Böylece (yeni seneye) Hz.İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ile başlayıp yine O’nunla (Allah'ın selâmı üzerine olsun – eski seneye) kapanış yapmış oluyoruz.”

“3-Hz. Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) bizim içimizde mamurdur; onun nuru ile dünyanın karanlıklarında ve feleğin kasıp kavuran rüzgarlarında nurlanıp aydınlanırız.”

“4-Bunun gibi bir Muharrem ayında zalimler Âl-i Muhammed’in (Muhammed Hanedânı’nın - Allah'ın selâmı hepsine olsun) nurunu söndürmeye çalışmışlar ve onlara vahyeden şeytana uyarak Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) Reyhânesini, kızı oğlunu ve O’nun hane halkı ile dostlarını (Allah'ın salât-u selâmı üzerlerine olsun) katletmişler, kervanını yağmalamışlar, ailesini esir etmişler ve onlara en çetin işkenceleri yapmışlardır.”

“5- Zalimler bu cinayetleri ile Hz. İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) nurunu söndürmeye çalışmışlardır. Ancak O’nun bu mukaddes diyarda dökülen pâk kanı O’ndan sonra insanları diriltmiştir.”

“6- Hz.İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) için müminlerin gönlünde hiçbir zaman soğumayacak olan bir hararet (yürek yanması, ateş) vardır. (Bu ateş) bir kandildir; fenerdir.”

“7-Muharrem-i Harâm ayının büyük bir özelliği vardır. Bu yüzden de gündüzleri ve geceleri çok farklı matem ve ayinler ile yaşatılmaktadır. (Müminler) bunları yaparken İmamları’nın (Hepsine selâm olsun) “İşimizi yaşatın” emrine uymakta ve hem Onlar’ı hem de Ceddi’nin ümmetinde ıslah için çıkışını yapan (ayaklanan) Hz.İmam Huseyn’i (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hatırlatmaktadırlar.”

“8-Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Kubbesinin sancağının değişimi ayini; Huseynî matem mevsiminin başlangıcıdır. Bu andan itibaren Hz. Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ayının başladığını ilan ediyor ve Müminlerin ölümsüz sloganını tekrar ediyoruz: ‘Lebbeyke Ya Huseyn!’”

“9- Bizler de bu matem mevsimini yaşatanlar da Allah-u Teâlâ’ya yakınlaşmaya ve Allah’ın (Azze ve Celle) yüceltilmesini emrettiği bu büyük şiarları zayıflatacak ya da hafife alınmasına sebep olacak (herhangi bir eylemden) kaçınmaya ve sakınmaya büyük özen gösterelim.”

“10- Huseynî ayinler Yüce Dini Merceiyet’in kifai cihâd fetvasına icabet edilmesi ve savaş meydanlarına doğru hareket edilip bu vatanın toprağının müdafaa edilmesinin en önemli faktörlerinden olmuştur. Zira hamasetlerini ve cesaretlerini Hz.İmam Huseyn’den (Hepsine selâm olsun) ilham alıp O’nun hane halkı ve dostlarına (Allah'ın selâmı hepsine olsun) benzemeye çalışıyorlardı.”

Ardından yıllardır gerçekleştirilen gelenek bu yıl da sürdürülerek Hz.Ebulfazl Abbas’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Mukaddes Ziyaretgâhı’nda dalgalandırılmak üzere Irak eyaletlerinden birinden bir sancak alındı. Bu yıl bu şeref Babil eyaletine aitti. Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi Genel Sekreteri Seyyid Muhammed el-Uşeykar (Başarısı daim olsun) sancağın teslim alınmasının ardından hazin cenaze ezgisi eşliğinde Kubbe-i Şerîfe’deki kızıl renkli sancak indirilip kara renkli sancak çekildi ve dalgalandırılmaya başlandı.

Uydu televizyon kanalları, internet siteleri, internet ağı ve sosyal medya platformlarında canlı yayınlanan törenin kapanışında matem meclisi düzenlendi.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: