Aşûra’nın Hanımefendilerinden: Hz.İmam Hasan’ın oğlu Hz. Kâsım’ın annesi Hz. Remle (Hepsine selâm olsun)...

Kerbelâ olayında yardım ve fedakârlık açısından kadınların ön plana çıkan bir rolü vardır. İslam tarihindeki en aydın ve en parlak sayfalardan bazısı burada yazılmıştır. Hz.İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) kampındaki hanımefendiler; tabiatlarında olan evlatlarının selametine gösterdiği hırsı aşmış ve Hz.İmam Huseyn’in (Allah'ın selâmı üzerine olsun) davası uğruna feda edip birbirinden üstün fedakârlıklar sergilemişlerdir. Hz.İmam Huseyn’i (Allah'ın selâmı üzerine olsun) müdafaa etmesi ve düşmanına karşı çarpışıp şehid olması için kimi eşini kimi de evladını teşvik etmiş ve son derece asil bir duruş sergilemişlerdir.

Onlardan biri Hz.İmam Hasan-ı Muctebâ’nın oğlu Hz. Kasım’ın annesi Hz.Remle’dir (Allah'ın selâmı hepsine olsun). Bu büyük hanımefendi üç evladı ile birlikte Kerbelâ’ya gemeyi Hz. İmam Huseyn’den (Allah'ın selâmı üzerine olsun) kendisi talep etmiştir.

Hz.Remle (O'na selâm olsun) Kerbelâ yolu boyunca oğlu Hz. Kasım’ı, amcası Hz.İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) ile birlikte çarpışmaya teşvik ediyor ve İslam’ı da Nübuvvet Hanedanı Ehlibeyt’i (Hepsine selâm olsun) müdafaa etmesi için moralini yükseltiyordu. Bu da evladının şahadet özlemini kabarttıkça kabartıyordu.

Bu hanımefendi için Hz.İmam Hasan b. Ali’nin (Allah'ın selâmı üzerine olsun) zevcesi ve aralarında Hz. Kasım’ın da olduğu üç hamiyetli yiğidi (Allah'ın selâmı hepsine olsun) yetiştiren şefkatli ana olmak; başlı başına bir iftihar sebebidir. Hz. Remle oğlunu, zamanının İmamı Hz. İmam Huseyn’e (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) yardım edip çarpışması için teşvik ettiği sırada Hz. Kasım (Allah'ın selâmı üzerine olsun) henüz buluğ çağına ermemiş bir çocuktu. Yüzü bir dolunay kadar güzel ve aydın yeğeninin çarpışıp şehid olmak için izin istediğini görünce amcası Hz. Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ona sarıldı ve kendinden geçinceye kadar ağladı. Hz. Kasım (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ısrar edip durduktan ve babası Hz.İmam Hasan’ın (Allah'ın selâmı üzerine olsun) ona bıraktığı ve amcasının yareni olmasını söylediği vasiyeti gösterdikten sonra Hz.İmam Huseyn (Allah'ın selâmı üzerine olsun) izin verdi.

Hz.İmam Hasan’ın oğlu Hz. Kasım (Allah'ın selâmı üzerlerine olsun) yaşının küçüklüğüne rağmen olgun yiğitler gibi çarpıştı. Hz. Remle (Allah O'ndan razı olsun) ise çadırın arkasından yürek parçalayan o manzaraları izliyordu. Çok geçmeden ciğerparesi Kasım’ı getirdiler. Pâk bedeni kılıçlar ve mızraklarla parçalanmıştı. Her ana evladının mürüvetini görmeyi umar. O ise evladının düğünü yerine şehid olduğuna şahitlik etmişti. Analar evlatlarını zifafa uğurlayacağı günü görmek ister. O ise yavrusunu cennete uğurladığı günü görmüştü. Kınası da Allah yolunda dökülen pâk kınası olmuştu...

Hz.Remle (Allah O'ndan razı olsun) ardından esirler kervanına dahil edildi. Yavrusu Kasım’ı, Kerbelâ’da uzanan amcası Hz.İmam Huseyn’in, hane halkının ve seçkin ashabının (Allah'ın selâmı hepsine olsun) ait pâk bedenlerin yanında bırakan acılı ana; doğru dürüst evladının matemini tutamadan ve defnini bile yapamadan gitmek zorunda kaldı. Şam’a kadar süren esaret yolculuğunda Hz.İmam Zeynelabidîn, Hz. Zeyneb ve Hz.Resûlullah’ın kızları ile gelinlerinin (Allah-u Teâlâ hepsine salât eylesin) yanından ayrılmadı. Gördükleri zulümleri o da gördü. Yaşadıkları eziyetleri o da yaşadı. Acılarını ve dertlerini paylaşıp var gücüyle destek oldu...
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: