Lübnanlı Hıristiyan felsefeci yazar Dr. Mişal Ka’dî “Fatıma Zehrâ’dan (O'na selâm olsun) öğrenmek bizim için hayırdır.Çünkü o kutsiyeti tüm anlamlarıyla temsil eder”

Lübnanlı Hıristiyan felsefeci yazar Dr. Mişal Ka’dî ‘Seyyide Fatıma Zehrâ’dan (O'na selâm olsun) asalet, belagat ve marifet öğrenmek bizim için hayırdır. Çünkü o kutsiyeti tüm anlamlarıyla temsil eder.’ dedi.

Ehlibeyt’i (Allah'ın selâmı hepsine olsun) seven Lübnanlı bir Hristiyan yazar ve şair olan Dr. Mişal Ka’dî’nin Ehlibeyt (Allah'ın selâmı hepsine olsun) hakkında birçok kitap yazmıştır.

21 Cemâziyelâhir 1439 (10 Mart 2018) Cumartesi günü Mukaddes Hz.Abbas (Allah'ın selâmı üzerine olsun) Türbesi El-Kefîl Kadınlara yönelik Dini Okullar Şubesi tarafından düzenlenen II. Uluslararası “Nübuvvet Ruhu” Kültür Festivalinin kapanış törenine katılamadığı için özürlerini ifade eden Dr. Mişal Ka’dî’nin konuşması Dr. Tağrid Haydar tarafından okundu.

Dr. Ka’dî’nin konuşmasında şunlar yer aldı: ‘Kimdir Fatıma Zehrâ (O'na selâm olsun)? O tüm Dünyanın ona takdir ve saygılarını sunmakta görüş birliğinde olduğu bir hanedendir. O saygınlığın, asaletin ve müşerref soyun ne anlama geldiğini hissetmemizi sağlayan bir okuldandır. O toplumunda bir öğretmendir, edebiyatçıdır, konuşmacıdır; (o kadar üstündü ki) hiçbir edebiyatçı onun yanına bile yaklaşamazdı. Liderdir, öncüdür ve beşeriyetin dünyasında bir insanlık örneği olmuştur. O Allah, İslam ve hak yolunda mücadele eden bir mücahide olmuştur.’

“Zulme karşı çıktı ve ilahi hakkın siyasetini korumak için ayaklanmıştır. Gece defnedilmesini ve cenazesine, hakka karşı kafir olup onu iciten hiçbir kimsenin katılmamasını vasiyet ettiği zaman ihticâcının (mazeretleri ortadan kaldıran deliller sunmasının) çıtasını en yükseğe çekmiştir.”

“Bizler, Hıristiyanlar olarak; Oğlu İsa’nın (O'na selâm olsun) yanında mücadele eden Bakire Hanımefendi’nin evlatlarıyız. Ancak Seyyide Zehrâ (O'na selâm olsun) beşeriyetin tarihi boyunca hassas bir dönemde İslam için yaptığı mücadele ile ön plana çıkmaktadır. Dini ve toplumsal mevkii ile bu mücadelesini vermiştir. Hayatı boyunca ancak vefâ ve doğruluktan başka bir şey için amel etmemiştir; o yüzden O’na “Sıddîyka/Dosdoğru kadın” lakabı verilmiştir.”

“O gücünü ve cesaretini Allah’tan (Azze ve Celle) almıştır. O yüzden de babasının getirdiği mesaja ikna etme konusunda çok büyük bir kudreti bulunuyordu. Hastalığına rağmen birbirinden farklı duruşlarda hep sapasağlam kalmıştır. O büyük davalar için yaşamıştır. Bizlere haktan geri adım atmamayı ve zorluklar karşısında zayıf düşmemeyi öğretmiştir.”

“Onun duruşları siyasî reform ile somutlaşmıştır. Müslüman kadının ahlakını, psikolojisini ve otokontrolünü göstermek istemiştir. İlim ve Peygamber (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) hadisleri ile ilgilenmiş ve tüm sahalarda başkalarından önüne geçmiştir. Peygamber’in kişiliğini tüm boyutlarıyla taşımıştır. Bu yüzden de hiçbir insan, hiçbir entellektüel O’nun ilmini, maarifini, faziletlerini, menkıbelerini ve üstün nişanelerini inkar edemez. Zira O’nun ilmi ve edebi hakkında ulema çok sayıda toplantılar düzenlemiş ve sözleri ile yaptıklarından dersler çıkarmışlardır.”

“Bu Kutsal Azîze işte böyle insanlığın yüceliğini gösteren mesajı için yaşamıştır. Öyle ki Resûl (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) O’nun hakkında ‘O Âlemlerin (İki Cihânın) kadınlarının seyyidesidir (hanımefendisidir)’ demiştir. Öyleyse O’nun asalet, belagat ve marifet öğrenmek bizim için hayırdır. Çünkü o kutsiyeti tüm anlamlarıyla temsil eder.”
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: