Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Eğer onlara, “Nefislerinizi öldürün” yahut “Memleketinizden çıkın” diye emretmiş olsaydık, pek azından başkaları bunu yapmazlardı. Kendilerine verilen öğüdü yerine getirmiş olsalardı, onlar için hem daha hayırlı ve hem de (imanlarını) daha pekiştirici olurdu. * O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verirdik * Ve onları dosdoğru yola eriştirirdik. * Kim Allah'a ve Peygamber'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın nimetine eriştirdiği peygamberler, dosdoğru olanlar, şahitler ve salihlerle beraberdirler. Ne güzel arkadaştırlar onlar! * (Ki) bu da Allah'tan bir lütuftur. Bilen olarak Allah yeter.” (Nisa 66 – 70)
Bu ayetin doğruluğunu aşikâr bir şekilde bir kez daha gösteren bir delil de Hz.Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) torunu Hz.İmam Huseyn ve Kardeşi hz.Ebulfazl Abbas’tır (Allah’ın selâmı ikisinin de üzerine olsun). Zira Allah-u Teâlâ hz. Peygamber’in (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) kızının oğlu ve vasîsinin vasîsi Hz.İmam Huseyn’e (O’na selâm olsun) göçü, savaşı ve Allah’ın da Resûlü’nün de düşmanı olan Yezîd’e karşı ayaklanmayı yazmıştır. Vahyin Emîni (emanet edileni) Cebrail, Hz. Resûlullah’a (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) bunu bildirmiş; Hz.İmam Huseyn (Allah’ın selâmı üzerine olsun) de Rabbinin emrine uyup kıyam etmiştir. Hz.İmam Huseyn (Allah’ın selâmı üzerine olsun) ile beraber ayaklanıp savaşanların sayısı da çok azdır. Bu çok az sayıdaki kahramanların başında da Hz.Ebulfazl Abbas (Allah’ın selâmı üzerine olsun) gelir.
Zira Hz.Ebulfazl Abbas (Allah’ın selâmı üzerine olsun) yapılan öğüdü dinlemiş, öğrendiği ile amel etmiş ve Hz.İmam Huseyn’in (O’na selâm olsun) en hayırlı, en çetin ve en sebatlı destekçisi olmuştur. Bu duruşları ile de Yüce Allah’tan çok büyük bir ecre nail olmuş, dosdoğru yol üzere öbür aleme geçmiştir. ziyaret duasında Hz.İmam Sadık’ın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) zikretmiş olduğu üzere Allah-u Teâlâ’ya, Resûlü’ne ve Masum İmam’a itaatı vesilesiyle peygamberlerle, sıddîyklerle (dosdoğru kimselerle), şehîdlerle ve salih kimselerle beraber haşrolmuştur. Zaten böylesi dostların olması ne kadar da güzeldir. Böylelikle Yüce Allah’ın O’nun hakkındaki şu buyruğu ‘…(Ki) bu da Allah'tan bir lütuftur. Bilen olarak Allah yeter.’ Gerçekleşmiştir.
Yüce Allah katındaki bu üstün makamı sebebiyle elde ettiği yüksek makam, ulvî şan ve üstün konumdan ötürü Hz.Ebulfazl Abbas’a (Allah’ın selâmı üzerine olsun) ne mutlu !