Cemâziyelâhir ayının yirminci gününde Hz.Fatıma’nın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) nuru Dünyayı şereflendirdi…

Bugün (20 Cemâziyelâhir); Hz. Resûlullah’ın (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ciğerpâresi Hz.Fatıma Zehrâ’nın (Allah’ın selâmı üzerine olsun) Muhammedî nuruyla yeryüzünü şereflendirdiği ve Kevser’in yeryüzüne indiği gündür.

Mufazzal bin Ömer’den şöyle nakledilmiştir: “Ebu Abdullah Hz. İmam Sadık’a Hz.Fatıma Zehrâ’nın (İkisine de selâm olsun) nasıl doğduğunu sordum. Şöyle buyurdu: ‘Hatîce (O’na selâm olsun), Allah Resûlu (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) ile evlendiğinde Mekke’nin kadınları onu dışladı. Ne onun evine giriyor, ne ona selam veriyor; ne de bir kadının onun evine girmesine izin veriyorlardı. Hatîce bundan ötürü kendini yalnız hissetti. Allah Resûlü’nü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) sakındığından korkmuş ve dertlenmişti. Fatıma’ya (O’na selâm olsun) hamile kaldığında Fatıma (O’na selâm olsun) karnında iken O’nunla konuşup yatıştırıyor ve sabır veriyordu. O da bunu Allah Resûlü’nden (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) gizlemişti. Bir gün Allah Resûlü (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) içeri girdiğinde Fatıma (O’na selâm olsun) ile konuşurken O’nu duydu. Hatice, kiminle konuşuyorsun?’ diye buyurdu. O da ‘Karnımdaki benimle konuşup bana ünsiyet veriyor (yalnızlığımı gideriyor)’ dedi. (Allah-u Teâlâ O’na ve Pâk Ehlibeyti’ne salât eylesin) şöyle buyurdu: ‘Ey Hatice; işte bu (gelen) Cebrail’dir: O’nun dişi olacağını, pak ve uğurlu bir nesil (soy üyesi) olacağını, Allah-u Teâlâ’nın neslimi O’ndan kılacağını, O’nun neslinden İmamlar kılacağını ve O’nun (Allah’ın) vahyinin bitişinin ardından Onlar’ı yeryüzünde halîfeler kılacağını haber veriyor.’”

“Bu hâl Hz. Hatice’de (O'na selâm olsun) doğum sancıları baş gösterinceye dek devam etti.”

“Kureyş’e ve Haşimoğulları’nın hanımlarına haber salıp onlardan doğuma yardımcı olmalarını istedi.”

“Onlar da bu çağrıya “Sen bize karşı çıktın, sözümüzü kabul etmedin ve Ebu Talib’in parasız, fakir yetimi Muhammed ile evlendin. O zaman biz de sen işini kolaylaştırmak için hiçbir şey yapmayacağız” diyerek cevap yolladı.”

“Hz. Hatice (O'na selâm olsun) bu cevabı alınca üzüldü ve dertlendi. O bu hal üzere iken dört uzun boylu esmer hanım içeri girdi. Haşimoğulları’nın hanımlarına benziyorlardı. Hz. Hatice (O'na selâm olsun) onları görünce ürktü.”

“Onlardan biri ‘Dışarı çıkma Hatice; bizleri Rabbin sanagöndermiştir. Bizler bacılarınız. Ben Sare’yim. Bu Muzahim kızı Asiye’dir. Cennetteki arkadaşındır. Şu da İmran kızı Meryem’dir. Bu da Musa b. İmran’ın bacısı Külsüm’dür. Allah bizi sana (yapacağın doğumda yardım etmemiz) için sana gönderdi.’

“Bunun üzerine biri Hatice’nin (O’na selâm olsun) sağına, biri soluna, üçüncüsü karşısında ve dördüncüsü de arkasına geçti. Hz. Hatice (Allah’ın selâmı üzerine olsun) üzerine Tahire-i Mutahhare’yi; yani kendi pek pâk ve O’na bağlanan her şeyi pâklaştıran Hz. Fatıma’yı (O’na selâm olsun) dünyaya getirdi.”

“Hz. Fatıma (O'na selâm olsun) yeryüzüne indiğinde yeryüzü nurla parladı. Öyle bir parlamıştı ki Mekke’nin tüm evlerinden içeri girmiş; yeryüzünün ne batısında ne de doğusunda aydınlatılmadık hiçbir yer bırakmamıştı.”

“Ardından on tane Hur-ul ayn (Hurî) içeri girdi. Her biri bir cennetten birer leğen ve ibrik taşıyordu. İbriklerde de kevser suyu vardı. Hz. Fatıma’yı (O'na selâm olsun) o ibriklerdeki kevser suyu ile yıkadılar. Sonra da rengi sütten daha ak ve kokusu miskten de anberden (güzel kokusu ile meşhur bir madde*) güzel iki bez çıkardılar. Hurilerden biri bu bezlerden biri ile kundağın beden kısmını, bir başka Huri de ikinci bez ile kundağın baş bölümünü yaptı.”

“Sonra da Hz. Fatıma’ya (O'na selâm olsun) kelime-i şahadeti okudular. O da şöyle buyurdu: ‘Şahadet ederim ki; Allah’tan başka ilâh yoktur, Babam Allah’ın Resûlü ve Peygamberlerin Efendisi’dir, Kocam Vasîlerin Efendisi’dir ve evlatlarım da torunların Efendileridir!’”

“Bunun üzerine kadınlar şöyle dedi: ‘Al onu Hatîce; O Tahire-i Mutahhare’dir (Pâktır ve Pâk kılınmıştır); zekiyyedir (tezkiye edilmiştir,arındırılmıştır), uğurludur, O’nda da bereket kılınmıştır, O’nun neslinde de.’”

"Hatice (O'na selâm olsun) çok sevinçli bir şekilde onu aldı ve ilk defa onu emzirdi. Hz. Fatıma (Allah'ın selâmı üzerine olsun) o kadar hızlı bir şekilde büyüyüp gelişiyordu ki; sıradan bir bebeğin bir aydaki gelişimini bir günde, bir yıllık gelişimini de bir ayda tamamlıyordu."
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: