Seyyid Sâfî’den; İstanbul’da, Dünya’daki tüm Müslümanlara Davetiye: : “Tüm müslümanları; ilişkilerimizi geliştirebilmek ve birlikteliğimizi pekiştirmek üzere Kerbelâ’ya, İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) ziyaretine davet ediyorum”

El Kefil Ağı Özel, İstanbul
Mukaddes Hz.Abbas ve Hz.Huseyn (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) Türbesi adına konuşan, Mukaddes Hz. Abbas Türbesi Genel Sekreteri Sn. Seyyid Ahmed Safî’nin, “I.Aşûrâ Yıllık Konferansı” açılış törenin yaptığı konuşma geniş yankı uyandırdı ve konferans konuşmacıları ile konferans katılımcılarının büyük beğenisini topladı.
Seyyid Ahmed Es-Sâfî, yaptığı konuşmada Nebiyy-i Âzam’ın (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) ile İmam Huseyn (Aleyhisselâm) arasındaki ilişkiye değinerek, Nebiyy-i Âzam’ın, İmam Huseyn (Aleyhisselâm) doğumunun hemen ardından O’nu (Aleyhisselâm) daha ilk gördüğü seferde ağladığını, bunun anlamının da; O’nun (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) akıbeti hakkında haberdar olduğunu ifade etti. “Bazıları: “O (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) neden Allah’tan (Azze ve Celle) bu sonu değiştirmesini istemeyip ağlamakla yetindi ve nübüvvetin tahakkuk etmesine tesir etmedi?” diye soruyorlardır” diyen Seyyid Safî, bu soruya şöyle cevap verdi: “ Belki de, Nebiyy-i Âzam (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) bu kaderin tahakkuk etmesinde ve (olayların) bu şekilde kalmasında İslam Dini için büyük fayda bulunduğunu biliyordu ve vaziyeti (bu yüzden) olduğu haliyle – yani dua etmeden – bıraktı.”
Tarihten her çağda - özellikle de bu çağda - faydalanabilmek ve birlik olabilmemiz için iyi bir (Tarih) okumasına ihtiyaç duyduğumuza dair vurgu yapan Seyyid Ahmed Safî şu sözlerle devam etti: “ Tarihten sadece belli bir dönemde değil her dönemde – ve özellikle de, içinde yaşamakta olduğumuz süreçte - istifade edebilmemiz için tarihi yeniden okumanın zaruri olduğu” hususuna değindi.
“Biz burada, konferansımızı Aşûrâ üzerine gerçekleştireceğimizden; Aşûrâ hadisesini de olduğu gibi inceleyeceğiz. Zira bu hadise, gerçekleştiği esnada ve sonrasında birçok farklı şekilde irdelendi.”
Aşûrâ Olayı’nı anlamak için neler bilmemiz gerektiğine de değinen Seyyid Safî’nin şu cümlesi akıllarda yer etti: “ (Aşûrâ’yı doğru okumak için) her iki ordunun da söylemlerini bilmeye ihtiyacımız vardır. Zira her biri bir yaklaşımı benimsiyordu. Biri hak, diğeri de batıl…”
Seyyid Sâfî önemli bir açıklama daha yaparak şöyle devam etti: “Aşûrâ mevsimi (Aşûrâ merasimlerinin yapıldığı dönem, bilhassa zellikle de muharrem ayının başında başlayıp safer ayının 20’si olan Erbâin’e – İmam Huseyn Aleyhisselâm’ın kırkı – kadar olan süreç), her ne kadar gerçek kahramânı olan İmam Huseyn (Aleyhisselâm) için yapılıyor olsa da aslında, Hz.Resul-i Âzam Efendimiz (Allah’ın en güzel salât-u-selâmı O’nun ve Ehlibeyti’nin üzerine olsun) içindir. Çünkü, elimizdeki rivayetler Aşûrâ’nın bağının O’nunla (Allah’ın en güzel salât-u-selâmı O’nun ve Ehlibeyti’nin üzerine olsun) ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. ”

Seyyid Safî, İmam Huseyn’in Ehlibeyti ve Ashabı’nın (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) şecaatine ve azimlerinin ne denli şiddetli olduğuna değindi. Seyyid Safî; sayılarının az olmasının, onları bir an olsun geri durduramadığı hakikatinin okunmuş bir efsane değil tarihin sayfalarına kazınmış ve dost düşman herkesin kabul ettiği bir gerçek olduğunun altını çizdi.
“ Aşûrâ ile ilgili olan ağlamaya gelince, bu inançtan kaynaklanan bir ağlamadır ve zayıflığı değil gücü gösterir. “diyen Seyyid Safî bunun nedenini şöyle açıkladı: “İnsan bir kul karşısında ağlarsa kendini zayıf hisseder, ancak Allah karşısında ağlarsa güçlü hisseder.” Kafalara takılan “Bu ağlama Allah (Azze Ve Celle) karşısında bir ağlama sayılabilir mi” sorusuna ise Seyyid Safî,İmam Huseyn’e (Aleyhisselâm) ilk ağlayanın Resulullah (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) olduğunu, bu sebeple İmam Huseyn’e (Aleyhisselâm) ağlamanın hakikatte Resulullah’ın (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) sünnetine uymak olduğunu ve Resulullah’ın (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) ağlamasının sadece Allah (Azze ve Celle) için olduğunu ifade ederek, akli ve naklî delillerle ortaya koydu ve konferansta bulunanlar, Aşûrâ ve İmam Huseyn (Aleyhisselâm) için ağlamanın hakikatte insanı zayıflatan değil, güçlendiren bir amel olduğu gerçeğine dair yeni bir ilmi bakış açısı kazandırdı.
“Aşûrâ Müslümanların omuz omuza gelmelerinin bir sembolüdür. İmam Huseyn Aleyhisselâm ziyareti de bir tür yakınlaşmadır ve başkalarına birçok şey keşfettirir. Bunlardan biri de bizim Ehlibeyt (Allah’ın en güzel salât-u selâmları üzerlerine olsun) mezhebi takipçileri olduğumuz ve bizim de Kur’ânımız’ın Müslümanların Kur’ân’ı ile aynı olduğumuz (gerçeğidir). Mukaddes Türbelerde ve camilerimizde bulunan Kur’ân nüshalarının içinde çok sayıda nüsha Suudi Arabistan’da basılmıştır. Bu da birilerinin bizim gerçek Kur’ân yerine “Fatıma Mushafı” adında başka bir Kur’an’ımız olduğu ve (gerçek Kur’ân yerine) onu okuduğumuz !!! iddiasını çürütmektedir. Bu yüzden Müslümanlar arasındaki ilişkileri pekiştirmek (birlikteliğimizi geliştirmek) ve onları daha yakından tanımak için İmam Huseyn’in (Aleyhisselâm) ziyaretine davet ediyorum. Çünkü O (İmam Huseyn) Aleyhisselâm Peygamber Efendimiz (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) ile ilintilidir. Peygamber Efendimiz (Allah’ın en güzel salât-u selâmı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun) de hepimizindir.
Okur yorumları
Yorum bulunmuyor
Yorum ekle
İsim:
Ülke:
E-posta:
Paylaş: